Bazen bütün şevkiniz kaçar, çok sevdiğiniz işi dahi yapmak istemezsiniz.

Bazen öyle anlarınız olur ki, ağzınızı açıp da bir çift söz söylemek istemezsiniz.
Hani insan hasta olur da canı çektiği halde en sevdiği yiyeceği bile yemek istemez ya, işte bugünün Türkiye’sinde ruh halimiz aynen böyle.Kolumuz kanadımız kırılmış, geçim derdinden, enflasyon teröründen mecalsiz kalmış gibiyiz.
Türkiye’de insanların en büyük sorunu geçim derdidir.
Marketlerde ve pazarda artan fahiş fiyatlardır.
Dar gelirlinin ay sonuna yetmeyen bütçesidir.
Halkın uçan kuşa borcu var.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, kimse kimseden borç isteyemez, istese de alamaz hale geldi.
Tek seçenek, kredi kartları üzerinden bankacılık sisteminden borç almak.
Bu seçenek insanın iliğini kemiğini kurutacak seviyede yüksek borçlara batmasını sağlayan seçenek.
İnsan batacağını bile bile kredi kartları üzerinden borçlanarak hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Fırsatçılık dersen ayyuka çıkmış.
İşçi, memur ve emekli maaşlarına zam yapılır yapılmaz devletin ve özel sektörün zam furyası fırtınaya ve kasırgaya dönüşüyor.
Türkiye’de insanca yaşamak, hele de dar gelirli küçük esnaf, memur, işçi ve emekli olarak yaşamak, gerçekten insana büyük ıstırap veriyor.
İsraftır, adam kayırmanın, şeffaf yapılamayan ihalelerin, hoyratça devlet kasasından bol keseden hesapsız kitapsız harcamaların halkın çektiği sıkıntıların ana sebepleridir.
Bunca yokluğa ve yoksulluğa, adam kayırmaya rağmen pes etmek yok.
Pes etmeye de hakkımız yok.
Çünkü bu vatan bizim. Bizim gibi sıradan insanların vatanıdır, devletidir Türkiye.
Bizim zenginler gibi başka ülkelere kaçma şansımız yok.
Bırakın başka ülkeler kaçmayı bir şehirden bir şehre göçecek halimiz yok.
Bu nedenle sabırla ve inatla muhalefetin aklını başına alarak iktidar olmasını, halka biraz biraz nefes aldırmasını, devletin devlet olduğunu hatırlamasını, eşitliği, liyakati öne çıkarmasını, yargının haksızlığa ve hukuksuzluğa dur demesini dört gözle bekleyeceğiz.
Sabırla ve inatla pes etmeden hangi partinin idare ettiğini umursamadan hakkın ve adaletin hâkim olduğu bir iradenin devletimizi yönetmesini dört gözle bekleyeceğiz.