İnsanın en büyük rakibi, yine kendisidir.

Yanlış rakiple yarışa kalkışmak, boşu boşuna harcanan enerji ve boşa giden zaman demektir.

Çünkü bir insan, kendine rakip gördüğü insan kadar gelişim gösterir.

İnsan kendi gündemini, kendi hedefine göre belirlemelidir.

Kimin ya da kimlerin ne yaptığı, nasıl yaptığını, neyin peşinde koştuğunu takip etmek elbette ki çok önemlidir.

İnsanın bir yetki alanı, bir etki alanı, bir de ilgi alanı vardır.

İlgi alanları, etki alanları yetki alanının kaybolmasına neden olmamalıdır.

Lüzumsuz bir ilgi alanı belirlemek, dikkat dağılmasına neden olur.

Ama esas olan yetki alanında başarıyı sağlayacak etkinliği sağlayabilmektir.

Yetkisiz etkili olmaya çalışmak, oldukça antipatik ve itici bir davranış şeklidir.

Ne yazık ki bu durum, toplumuzda, çevremizde ve özel hayatımızda oldukça yaygın bir durumdur.

Hayatında taş üstüne taş koymayı başaramamış insanların, sizin yapıp ettiğiniz iyi şeyleri görmesine rağmen eleştirmekten, yerden yere vurmaktan vazgeçmediğini görünce sakın ha umutsuzluğa kapılmayınız. Haksız eleştiriler sizi hedefinizden uzaklaştırmasın.

İyi de bu yönde başarı göstermek o kadar kolay mı?

Elbette kolay değil ama imkansız da değil.

Kendinizi test etmek için önce belli bir disiplin içerinde pragmatik bir planınızın olması gerekir.

Pragmatik planların derinliği aldığınız eğitimlere, geçmişinizdeki başarılı birikimlerinize veya başarısızlıklarınızdan çıkardığını derslerden edindiğini tecrübelere, karakteristik özelliklerinizle ve çevrenizle de alakalıdır.

Bu konuya ilgi duyanlara önerim, öncelikle kendinizi çok iyi tanımanızdır.

Alabileceğiniz risklerin sınırlarının nerelere kadar dayanabileceğini,

Neleri kaybedebilmeyi göze alabileceğinizi,

Ne kadar isabetli tahlillerde bulabildiğinizi ve olayları ne derece yorumlayıp doğru çıkarımlarda bulunabildiğinizi en azından tespit etmeniz gerekir.

Kendinizi tanıdıktan sonra, öncelikle kendinizle barışık pozitif enerjili, gücünüz oranında başarı elde etmeyi de öğrenmiş olacaksınız.

Kendinize güveniniz artıkça doğal olarak da yarışı kendinizle yapmaya başlayacaksınız.

İşte bu noktadan sonra da kendi eksik yanlarınızı da göreceksiniz. Eksik yanlarınızın olduğunu bilmek sizi panikletmeyecektir.

Çünkü;

Özgüveni yüksek kişiliğiniz, haddini bilerek yaşama anlayışınız, bilime ve bilgiye açlığınız ve bu açlığınızı gidermek için verdiğiniz mücadele kendinize olan saygınızı da artıracaktır.

Ukalalığa varmayan bilgili özgüveniniz, size saygı ve güven duyulmasının da sebebi olacaktır.

Kendi kişiliğinizde gördüğünüz yeteneksiz alanlarınızı yakın çevrenize aldığınız insanların yetenekleri ile tamamlamayı da öğreneceksiniz.

İnsanların sırtına binerek değil,

İnsanların omuzlarına basarak değil,

Onları omuzlarınızın üzerine alarak yükseltmenizin, sizi çok ileriye taşıdığını ve kişilik olarak Nirvana’nıza çıktığınızı göreceksiniz.

İyi bir yönetici olmanın ana şartı; kendinizi vermek üzere programlamanızdır.

Çünkü yöneticiler için vermek değerlidir. Vermeyi bileceksiniz.

Bir tebessüm, bir gönül alma, bilgiye hürmet, kişiliğe saygı, hak edene hak ettiğini verme, liderliğinizin de en önemli emaresidir.

İnsan bu yetenekleri kazanması için öncelikle ne yapması gerektiği de aklınıza gelebilir.

Bu noktada önerim; sorumluluk almak, riskleri göğüslemek ve sorunlar karşında çözüm odaklı düşünme yetisini elde etmek ve mümkün olduğu kadar kimseden yardım beklemeden, aklınızı ve zekanızı pozitif yönde kullanarak var olan sorunları çözüme kavuşturma becerisi elde etmektir.

Tabi bunca yazılan çizilenden sonra ekleyeceğim son şey, haddinizi bilerek gücünüz oranında, arzularınızın esiri olmadan aklınızın belirlediği ihtiyaçlarınızın peşinde koşarak yaşamak size mutluluğun kapılarını açacaktır.

Denemeye var mısınız?

 

Çanakkale İYİ Parti

 

Yukarıdaki bilgi ve hayat tecrübesi doğrultusunda memleketimizin, milletimizin ve elbette ki Çanakkale’mizin hayrına olacak şekilde, ama sadece Türk Milletine güvenerek ve sadece Atatürk’e inanmış insanlar olarak, Türk Milletinin sesi olmaya gayretiyle İYİ Parti il ve ilçe yönetimleri olarak siyaset yapıyoruz.

İYİ Parti siyasi anlayışında oy avcılığı uğruna milli ve manevi değerlerden taviz vermek yoktur.

Gizli kapılar arkasında pazarlıklar yoktur.

Her şey milletinin gözü önünde tüm açıklığıyla yürütülmektedir.

Dün İYİ Parti ve CHP liderleri arasında yapılan görüşmede yerel seçimlerde en azından belli illerde iş birliği yapılıp yapılmayacağının tartışmaya açılması da oldukça anlamlıdır.

İYİ Partinin her il ve ilçelerde aday çıkarma düşüncesi oldukça sağlıklı bir karardır.

Ancak akıl ve mantık en azından Ankara ve İstanbul gibi illerde iş birliğinin yapılması gerektiğini de söylüyor.

Ankara ve İstanbul’da Mansur ve İmamoğlu’nun yanına güçlü bir İYİ Partili Başkan yardımcısı fevkalade güzel işlere imza atacaktır diye de düşünüyorum.

Bu lokal iş birliğinin şimdiden ülkemize ve milletimizi huzur getirmesini temenni ediyorum.