( Ağız Çalıştayı  II )    

 

Bilimsellikte çalıştayı, sempozyumu (kurultayı), paneli, kısacası, sözlü anlatım türlerini  etkin kılan ne ?..

1-      Konu, 

2-      Davet etme, düzenleyen kurum ve kuruluşlar,

3-      Bu etkinliği düzenleyenlerin ciddiyeti, tanınırlığı ile güvenirliği,

4-      Bu anlatım türlerine katılan akademisyenler,

5-      Konu ve bildiri bütünlüğü,

6-      Bildiri seçme, davet etme,

7-      Yayınlama ve akademik dünya ile paylaşım şekli,

8-      Böyle bir çalışmaya parasal ve moral destek verme.

9-      Bilim adamlarımızın çalışma alanları üzerindeki etkinliği-yetkinliği ve tanınırlığı…

Tüm bunları ele aldığınızda Çalıştay’ı veya Sempozyum’u yapılacak sürede katılımcıları moral güç açısından destekleyen (ara ikramlar-yemekler vs.) kuruluşlarla iletişim bütünlüğü ile hepsinden önemlisi de bu süreçi organize etme ve yönetme gücüdür…

Yukarıdaki maddeleri etkin kılmada katılımcıların birbiriyle olan iletişimi-merhaba-sı, hoşgörüsü, sabrı, beklenti yeterliliğidir. 
Katılımcıların unvanı (ünvanı), ne olursa olsun, karşılıklı saygı ve hoşgörü,  bu etkinlikleri, etken kılar…

Katılımcı genç arkadaşların konuşmalarında BEN anlatımlı söylemleri, BİZ anlamlı söylemlere çevrilmesi de hem gözlemimiz hem de bu tür söylemlerine arkadaşlarımızın dikkat etmeleri de dileğimizdir…

Ağız Çalıştay’ında etken olan, bu konu üzerinde çalışan ve çalıştıran, takip ederek yayın çıkmasını sağlayan bir akademisyen hocamız, Prof. Dr. Leylâ  Karahan’ı anmadan, konuşmalarındaki nezaketi, tonlamaları ve Türkiye Türkçesi’ni kullanmasındaki duyarlılığındaki model şeklini burada belirtmeden (zikretmeden) geçmek mümkün mü?  Kutluyorum demek bile beni öğrencisi olarak, rahatsız eder, çünkü yaptığı çalışmalar hocamızı kutlu kılmıştır, bizler de  hem dinleyici olarak hem de katılımcı olarak, bu mutluluğu tatmışızdır. Kendilerine buradan teşekkür borcumuz vardır…

Ağız Çalıştayı’nda ortak çalışma yürüterek, bu etkinlikte görevi olan TDK eski başkanı Prof. Dr.Gürel  Gülsevin, Prof Dr. Leylâ Karahan, Prof. Dr. Serdar Yavuz, Prof. Dr. Caner Kerimoğlu ve Doç. Dr. Özgür Ay akademisyenlere de  gönülden teşekkür etmek, katılanlar adına köşe yazarı olarak bize düşmüşse de bunu zevkle yerine getirmek onlara MERHABA demek güzel bir görevdir, diyoruz…

Oturum salonlarının adları ayrı bir güzellik ve geçmişle bütünleşme adına da ayrı bir özellik sağlayan “Mimar Sinan, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip”  hep bizleri gözlüyor, salonlarında Türkçe adına ne konuşuluyor diye takip ediyor, dünden bu güne bıraktıklarını bizlerin söylemlerinde buluyorlardı, sanırım;  onların da ruhları huzur bulsun…  Bunu düşünen düzenleme kuruluna, Çalıştayın mutfağındaki ADSIZ kahramanlarına teşekkür etme şeklimiz yeter mi desem, bilemem, ama bu klasik söylemin geçerliği de her zaman daimdir…

Çalıştay’ın son gecesi yemek sonrası bir sürprizi de unutmamak gerek. Bu sürprizin düşüncesi ve hazırlayıcısı olan Çimen Özçam ile uygulamaya koyan Düzenleme Kurulu Başkanı  Prof. Dr. Ahat ÜSTÜNER’in, Leylâ Karahan hocamızın rakamsal yaş değişiminde çiçek buketi eşliğinde YAŞPASTA kestirmesi, bu pastanın ikramı da farklı bir güzellik kattı, tüm katılımcılarının damak zevklerine…

Oturum yerlerinde bilimselliğin tadı,  ikram yerlerinde damak tadı bütünlüğünü de genç katılımcılara göstermek ve geleceklerine model olması bakımından göstermek önemlidir, Çimen Özçam hocamızın (eşi Hasan Bey’i de unutmadan) koşturmaları, Ahat Üstüner başkanımızın dikkati için TEŞEKKÜR az gelse de ŞÜKÜR kavramını içinde taşıyan bu söylemi etkin kılmak, damak tadının üstünde olsa gerek…

Hele bir genç arkadaşımız vardı ki, şahsen sıkıştığımda yanıbaşımda bulduğum Öğr. Gör.ÜNAL Yıldırım’ın (eşinin evdeki huzurunu)  yardımlarıyla dışarı yansıtması da beni mutlu etti…

TDK’nun Bilimsel Çalışmalarla varlığını etkinleştirmesinin yanında tüm şehirlerimizde ARAPÇA ve İNGİLİZCE  işbirliğindeki Türkçe kelime ve söylem katliamına DİKKAT çekmeleri dileğiyle;

 Girne’den SEVGİLER…