Takım elbiseliler mevzuuna girmeden gelin öncelikle “takım” ne demek onu tartışalım.

 

“Takım” kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde 14 farklı anlama gelmektedir. Biz birkaçını yazalım.

1. Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman. 2. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk.  3. Ekip.  4. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü. 5. Takım elbise.

Yani anlayacağınız takım demek aynı şeye hizmet eden koşan organizasyon demek.

 İşte bu bağlamda biz “takım elbise” üzerinde duracağız.

Takım elbisenin giyileceği iki önemli yer vardır. Birisi TBMM’de çalışanlarla milletvekilleridir, diğeri de damatlık.

Takım elbise giydiğiniz ciddiyet kazanırsınız. Karşınızdaki insanlara disiplinli, dürüst olduğunuz hissiyatına verirsiniz.

Ülkemizde takım elbiseye en büyük itibarı kazandıran Mustafa Kemal Atatürk ve elbette ki devlet çalışanlardı.

Modern hayat içerisinde takım elbise giyen insan demek, mühim insan olmak demekti.

Ama gerçekte öyle mi? Asla öyle değil. Hele de şimdi hiç değil.

Takım elbise şimdilerde tüm kusurlarını gizleyen örtüye dönüşmüştür.

Kıyafetine bakıp adam sandığımız, güvendiğimiz birçok insanın  aslında içi boş bir tenekeye benzediğini  anladığımızda çoğunlukla iş işten geçmiş olur.

“Üstü başı düzgündü. Takım elbiseliydi. Öyle soyguncuya, düzenbaza, serseri birine benzemiyordu “deriz.

Günümüzde takım elbisesi giyen en tehlikeli kesim şark kurnazı, düşük kapasiteli siyasetçi tipleridir.

Onuruyla ve samimi duygularla bir ideal uğruna siyaset yapanları elbette ki tenzih ederim ama siyasete ve yerel siyasetçilere şöyle bir bakın; nerede işe yaramazı, bir baltaya sap olamamış işsiz güçsüz tayfası varsa partilerde en önemli köşe başlarını tutmuştur ve bunlar koloni olarak hareket ederler.

Siyasete gördüğüm şudur.

Ülkemizde siyaset paralı insanların işidir.

Siyasette parası olan düdüğü çalar.

İster sağ, isterse sol eksenli partiler olsun siyasi partilerde yerelden delege ağaları, genel merkez bazında da delege baronları danışıklı döğüşle işleri götürüler.

Türkiye’de her iki yılda bir seçim olduğu için siyasetin cinleri acemi siyasetçi avına çıkarlar.

Cebinde parası olan, para kazanmış ve zaman içinde kendini fazlaca akıllı sanan tipler siyaset cinleri tarafından hemen keşfedilir ve  etrafı kuşatılır. Yerince istifade edildikten sonra  bir kenara atılır.

Siyaset bir hastalıktır.

İnsanın içine nüfus ettiyse artık istese de siyasetten kurtulamaz.

Dedim ya;

Ülkemizde siyaset her şeyin başıdır.

Siyasetçinin parmağının olmadığı hiçbir iş yok gibidir.

Günümüz Türkiye’sinde halkın gözünde siyasetçi demek, rantçı demektir, çıkarcı demektir.

Yerelde ve genelde esas sorulması gerek en basit soru şu olmalıdır?

İli veya ilçeyi hatta bir beldeyi siyaseten yönetmeye talip olanların; uluslararası olaylara ne kadar hakim, memleket meselelerine ve milli menfaatlere ne kadar hassasiyetle yaklaşıyor?

Öncelikle halkın çıkarlarını mı yoksa kendi çıkarlarını mı düşünüyor? Konusunu çok iyi irdelemek gerekir.

Yukarıda yazılanların tamamı elbette ki her siyasetçiye mal edilemez. İçlerinde gerçekten vatan ve millet aşkıyla yanarak siyasete dahil olanlar da vardır. Ama emin olunuz ki bu tiplerin bu vatan sevdalılarının partilerinin içindeki hüküm ve değeri en arka sıralardadır.

Siyasi partilerin mutlaka güçlü bir ideolojisinin olması gerekir. Türkiye de şu anda Recep Tayyip Erdoğan/AKP, Hüdapar ve YSP/HDP kadar ideolojisine sadık parti hemen hemen yok gibidir.

Onun içindir ki siz siz olun gördüğünüz her takım elbiseli siyasetçiye fazla itibar etmeyin.

Kurumsal kültüre ve kurumsal anlayışa sahip olmayanların siyasete bir katkısı olmayacaktır.

Sonuçta, kişisel ve belli grup çıkarları üzerine siyaset yapan şahbaz siyasetçiler gırtlağına kadar liyakatsizlik batağında açan nadide çiçek gibidirler. Ama ne yazık ki siyasetçiler batağında boğulan Türk milletidir. Onlara umut bağlayan masum halk yığınlarıdır.

Belki çelişki gibi gelecek ama şunu da samimiyetle ifade etmeliyim;

Aklı başında her insan mutlaka siyasete girmelidir.

Siyasetimizde erdemli kişilerin bulunması için bu şarttır.

Türk Milletinin milli şuura sahip kaliteli siyasetçilere acilen ihtiyacı vardır.

Bu nedenle biraz vakitten, biraz da nakitten fedakarlıkta bulunarak elimizi taşın altına koymalıyız. Ama bunu yaparken de kimsenin çıkarına hizmet etmemeli ve dolgu maddesi olmamalıyız.

Takım elbise deyince aklınıza sadece pantolon, ceket, gömlek, kravat ayakkabı gelmemelidir. Badem bıyıklı, uzun sakallı, şalvarlı, sarıklı takım kıyafetler son yıllarda iyice moda haline gelmiştir.

Her şartta ve koşulda dikkatli olmalıyız.

Kimi paramızı ve geleceğimiz çalar kimi de vatanımızı.