Yüzünü moderniteye ve özgürlüklere çevirmiş, demokratik LAİK sosyal hukuk devletimi geri istiyorum.

Türklüğü ve Türk Milletini tereddütsüz sahiplenen, koruyup kollayan devletimi geri istiyorum.
Muhasır medeniyet yolunda ilerlemeyi hedef edinmiş devletimi geri istiyorum.
“Yurtta sulh cihanda sulh” diyen, vatanımızdaki ayrışmayı sonlandıran, hepimizi kardeş kılan devletimi geri istiyorum.
Cemaat ve tarikatlardan arındırılmış devletimi geri istiyorum.
Türk Ordu’sunun, siyasetten uzak duran liyakati esas alan gelenek ve göreneklerini geri istiyorum.
Atatürk yolunda ve milli değerlerimize sahip çıkan laik bireyler ve nesiller yetiştiren Millî Eğitim Bakanlığımızı geri istiyorum.
Kapatılan askeri liselerimi ve askeri hastanelerimi geri istiyorum.
Torpilin işlemediği, hak, adalet ve liyakatin geçer akçe olduğu devlet düzenini geri istiyorum.
Atatürk Türkiye’sinin cumhuriyet değerlerine sahip çıkan yargıçları ve savcıları geri istiyorum.
Yargıçlarımızın ve savcılarımızın üzerinde baskı kuran cemaat tarikat ve siyaset de dahil her türlü baskının son bulmasını istiyorum.
Ben MHP ve AKP’den Atatürk Türkiye’sini geri vermelerini istiyorum.
 
Üçüncü Dünya Savaşı mı çıkacak?
Putin Rusya’sının Ukrayna’yı işgale kalkışmasındaki stratejik hataydı.
Rusya milli güç unsurlarını yanlış değerlendirdi.
Ukrayna’nın imkân ve kabiliyetlerini stabil kabul etti. Ukrayna’nın direnişini hesaplamadı.
Ukrayna’ya ABD ve Batı desteğinin bu seviyede olacağını beklemiyordu.
Yanlış stratejinin taktik çabalarla düzeltilemeyeceğini Rusya’ya ağır bedeller ödeyerek bir kere daha tecrübe etmeye başladı.
Ukrayna uluslararası arenada yalnız değildi.
Rusya-Ukrayna savaşına uluslararası müdahaleler arttı.
Rusya ağır bir yenilgiye doğru sürükleniyor.
Daha fazla kayba göze alamayacak Putin Rusya’sı  nükleer bir savaşa yönelebilir.
Ukrayna’da sınırlı güçte nükleer silah kullanabilir.
Rusya olası bir nükleer silah kullandığı anda da üçüncü dünya savaşının fitili ateşlenmiş olacaktır.
Artan dünya nüfusu, emperyalizme başkaldıran ve  uyanan bir Afrika kıtası, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerinin silah ve teknoloji yarışında üçüncü dünya ülkeleri tarafından yakalanmaya başlaması.
Çin ve Hindistan’ın devreye girmesi.
Sınırlı alanlarda da olsa savunma sanayi gücünü geliştiren Türkiye’nin emperyalizmin elinde yıllardır sömürülen kimi ülkelere yeni bir kaynak ülke konumuna gelmesi.
Dünya düzeninin birleşmiş milletlerin beşli hegemonyasının da kırılmasına sebebiyet vermeye başlamıştır.
Bu senaryonun ilk sahnesi Suriye’de çekilmiştir.
ABD’nin Arap Baharı ile çökertemediği Suriye’yi, kurguladığı  IŞİD örgütüyle parçalama girişimi karşısında aktif rol alan Rusya, Suriye’de birazda fırsatçılıkla belli mevzileri elde etmiştir. Ancak Rusya’nın Suriye’de ABD’ye karşı elde ettiği kısmi başarıyı, kullandığı birkaç füzeye bağlaması ve ordusunu fazlaca güçlü görmesi büyük hataydı.
Suriye’de kendince elde ettiği başarı  Putin’i güç zehirlenmesine tabi tutmuştur. 
Rusya şayet Suriye’de ABD karşı bir başarı elde ettiğini düşünüyorsa bu düşüncesi yanlıştır. ABD’nin Suriye başarısızlığı ve dolaylı olarak Rusya’nın Suriye başarısı tamamen  Türkiye ve Türk Ordusunun sebep olduğu sonuçtur.  
ABD ve BATI’nın Irak ve Suriye’de Akdeniz’e açılan bir Kürt Devleti kurma hayali, Türkiye’nin askeri müdahaleleri ile tarihin çöplüğüne atılmıştır.
İşte bu realiteyi göz ardı eden Rusya aynı “kaptı kaçtı” oyununu Ukrayna da sergilemeye kalkışınca Putin Rusya’sı tarihinin en büyük hatasını yapmıştır.
Putin Rusya’sı sadece Ukrayna Ordusuyla değil, başta ABD olmak üzere tüm aç gözlü BATI emperyalist devletleri ile savaşa tutuşmuştur.
Çin ve Orta Asya devletlerinin zaman zaman lokal olarak Rusya’ya desteği de olabilir ancak bu destek, Rusya’nın başarılı olma endeksine bağlıdır.
Ukrayna’na üzerinden Rusya’ya tüm ileri teknoloji silahları ile saldırıya geçecek olan ABD ve yandaşları, Rusya’ya tarihlerinde unutamayacağı bir mağlubiyeti yaşatmaya çalışmaktadır.
Olasılıkla da İleri teknoloji silahları ve mühimmatları ile Rusya’nın derinliklerindeki alt yapıya ve stratejik tesislere saldırı düzenlemeye kalkışacaklar ve Rusya’nın uzun yıllar ekonomik olarak  belini doğrultamayacağı zarara sebebiyet vereceklerdir..
İşte bu durumda çaresizlik hissiyatına kapılan Rusya, Ukrayna’da NBC silahlarını kullanmaya kalkışabilir.
İşte böylesi bir durumda dünyada yeni bir devletler haritası çizilecek demektir.
Türkiye bu olası duruma şimdiden ve süratle hazır olması gerekir.
Bunun içinde;
Türkiye yani AKP ve MHP, acilen TSK’yı kendi iç işleyiş düzenine geri döndürmeli, TSK üzerindeki müdahaleci tutumlarından şiddetle vazgeçmelidir.
Her türlü tehlikeye karşı Türk Ordusunu acilen “eleman asker yetiştirme” değil “kahraman asker yetiştirme” yapısına geri döndürmelidir. Çünkü kahraman askeri, kahraman asker yetiştirir.
Askeri Liseler, Askeri, Harp Akademileri Komutanlığı tekrar geri açılmalı veya MSÜ’nün sevk ve idaresi tamamen askerlere bırakılmalı, Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanına bağlı kalmak şartıyla tüm kuvvetler ve askeri yönden Jandarma acilen Genelkurmay Başkanlığına bağlanmalıdır.
 
Kuzey Irak’ta neler oluyor?
Basından izliyorum.
ABD, Irak’ta ve Suriye’de rahat durmuyor. Kürtleri Türk Devleti’ne ve Türklere karşı aşırı şekilde silahlandırıp eğitirken aynı zamanda da Kürtlerin Türklerden nefret etmesini sağlayacak eğitimler vermektedir.
ABD’nin oyununa gelmeyen aklı başında Kürtler geleceklerinin ve güvenliklerinin, emperyalist ABD ve AB ülkeleriyle değil Türkiye ve Türklerle olacağını, kader kardeşliğini ve arkadaşlığını çok iyi bilmektedir.
Ancak bu Kürt kardeşlerimizin yanı sıra ne yazık ki ABD’nin kuklası ve maşası olan Kürt grupları da vardır. Bu gruplar Ortadoğu’nun pimi çekilmiş en bombası gibidirler. ABD’nin talimatı ile Irak’ta, Suriye’de ve Türkiye’de Türk Devleti’ne karşı silahlı saldırılarına devam etmektedirler.
İşte bu bağlamda Kuzey Irak’ta neler oluyor?
Barzani ve diğerlerinin Türkmenlere karşı cephe açacağı, Kerkük ve Musul’u Kürtleştireceği ifade ediliyor.
Böylesine bir düşmanca amaçla Türkmenlere saldıran Kürtlere karşı Türkiye tavrını kimden yana alacaktır?
Türkmenlerin, ABD maşası Kürtler tarafından yok edilmeye çalışılmasına Türkiye en şiddetli şekilde gerekli cevabı verecek midir?
Kimse unutmasın ki, Türkiye’nin ve Türklerin vatan savunması Türk’ün yaşadığı her yerden başlar.