Aşağıda paylaştığım yazı 2009 yılında yazdığım bir yazıdır. O günden bu güne gidişatımız iyi midir? Yoksa daha da berbat hale mi gelmiştir. Karar sizin.

Yazılı ve görsel basından haberleri izliyorsunuzdur. Hem dünyada, hem de bu memlekette Türklükle ilgili bir yoğun bir karın ağrısı vardır. Bu memleketin kurucusu Atatürk’ün “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” veciz sözüne dahi tahammül edilmez.
Memlekette Türklüğü koruyan yasalar, Avrupa Birliği ve bu birliğin Türkiye’deki borazancıları tarafından yoğun şekilde eleştirilir ve aşağılanır. Türklüğü koruyan ya da Türklüğe ait ne varsa örselenir, tırpanlanır sulandırılır gider. 
Adı her ne kadar Türkiye olsa da bu ülkede herkes her şey olabilir, kendini her kılığa sokabilir ama sıra Türklüğe gelince akan sular durur. Adam Türklüğü asla kabul etmez. Etmediği gibi demediğini de koymaz... 
Yüzlerce yıl Müslümanlığın muhafızlığını ve var olmasını sağlayan, sağlamaya da devam edecek olan Türk Milletini ve Türk milletini meydana getiren, kendini Türk hissedenleri pasifize etmek, sindirmek ve elde imkân varken ayrıştırmak, kaderine terk etmek vicdansızlığında en ahlaksızlığıdır.
Asla ve kata, mecburiyet hasıl olmadıkça, Türk sözünü ağzına almayanların kendini Türk hissetmesini, Türk Milletinin ferdi olmanın onurunu, gururunu ve Türklük bilincini  taşımasını bekleyemezsiniz.
Türk Milleti ve özellikle Türkiye, hem Türk dünyasının hem de Müslüman dünyanın Aruzu durumundadır.
Türk devletinin, yani aruzun parçalanması, ne Türk dünyasına ne de Müslüman dünyaya fayda getirmeyecektir.
Bu durum Müslümanlığa ve Türklüğe alerji duyan, haçlı seferi düzenleme hayalini taşıyan emperyalistlere hizmet edecektir.
Batılı emperyalistler, Atatürk’ün gerek Çanakkale’de gerekse İstiklal harbinde yüzlerine attığı tokadın acısını hala unutmuş değillerdir.
Bağımsızlığına ve özgürlüğüne düşkün her onurlu bireyin mensubu olmaktan gurur duyacağı ve her milletin dünyadaki müracaat noktası olan  Türkiye’ye, Türk Milletine ve Atatürk’e saldırı ve hakaretlerin  taşeronluğunu yapanların emperyalizme hizmetten başka ne gayeleri olabilir ki?
Eğer Müslüman’sanız Türklerin, yani Türk Milletinin İslam’a en iyi hizmet eden milletlerin en önemlisi olduğunu ve yüzyıllarca İslam alemini çeşitli isimler altında kurduğu devletlerle savunduğu, koruduğu ve  yaydığını bilirsiniz.
Türklük bilincini yok etmek bu topraklarda dinimize vurulacak en büyük darbedir. Bu ülke Türk yurdudur. ”Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilenlerin mutlu olacağı bir yurttur, devlettir.
Kutsal kitabımız Kuran’ı Kerimin HUCURÂT SÛRESİ’nin  13 nücü   ayetini  lütfen bir daha okuyalım..13- Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır.
Yüce Allah birbirimizi tanımamız için bizi yani insanları boylara ve kabilelere ayırdığını  buyuruyor. Türk Milleti de bu boylardan biridir. İnsan oğlu Türk boylarını her yönüyle  çok iyi tanımaktadır. Dünyaya adaletiyle, insancıllığı ile askerliği ile misafirperverliği ile örnek olmuş, arabuluculuk yapmış hizmet ve barış götürmüş bir millettir Türk Milleti. 
 İnsanlığın ulaştığı iletişim çağında, bireysel özgürlüklerin günden güne arttığı dünyamızda  ve özellikle bu topraklarda Atatürk’e, çağdaş ve modern normlara sahip demokratik,  laik,  sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırılar sürdükçe ne Müslümanlık ne de Türk dünyası huzura kavuşacaktır.
Bu bilgilerin ve yorumların ışığı altında Türkiye’de Türklük sorunu var diye bilir miyiz?
Eğer Türklük sorunu varsa bu sorun nasıl çözülür?
Sizce ülkenin Türklük sorunu, Türklük bilinci sulandırılarak, yok edilerek çözülmeye başladığını söyleye bilir miyiz?
Eğer söylerim diyorsanız, acaba bu sorunu, bu şekilde çözme yolunda kimlerle  kimlerin iş birliğini yaptığını da ifade edebilir misiniz?