Cumhurbaşkanı ve milletvekilli seçim hazırlıkları yavaş yavaş tamamlanmak üzere.

Binlerce insan milletvekili olmak için sıraya girdi.
Çanakkale’de milletvekili olmak isteyenlerin sayısı ya yüzü geçti veya çok yaklaştı. 
Oysaki Çanakkale’nin çıkaracağı milletvekili sayısı dört.
Birkaç güne kadar hangi partiden kaç kişinin aday aday olduğu ve kimlerin adaylığının kesinleştiği net olarak belli olacak.
Sonra kıyasıya seçim mücadelesi başlayacak.
Bu işin bir yüzüdür.
Daha önemli diğer yüzü ise; asla yana yana gelmesi mümkün olmayan partilerin bir araya gelerek zoraki siyasi konsensüsü başarmış olmalarıdır.
Gerek Cumhur İttifakı ve gerekse Millet İttifakı bunun en bariz örneğidir.  
Birbirlerine siyaseten ve ideolojik olarak asla tahammül edemeyecek partiler kol kola giriverdiler.
Mevcut ittifaklar uzlaşının ve demokrasinin gelişimi olarak da değerlendirilebilir.
Fakat bu zoraki konsensüslerin, demokratik ortamı yumuşatmak için değil, iktidar olma, siyaseten çıkar sağlamaya yönelik yapıldığı bilinmektedir.
Muharrem İnce, Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı yarışının baş aktörleridir.
İlk tur öncesi yarıştan çekilen olmazsa, seçim ikinci tura kalacağa benzemektedir.
Muharrem İnce şayet Kemal Kılıçdaroğlu lehine yarıştan çekilecek olursa, olasılıkla Kılıçdaroğlu ilk turda seçilecektir.
Ama seçim ikinci tura kalırsa, ibreler Erdoğan’a kayabilir.
Necati Özkan’ın “ Seçim Kazandıran Kampanyalar” isimli kitabında, seçmenlerin kime oy vereceğin kararını  seçim kampanyaları başlamadan önce verdiğini ifade etmektedir. Bu oran % 70 - 85  aralığındadır.
Seçim kampanyaları, hâlâ kararını vermemiş %15-30 aralığındaki kararsızların oyunu kazanmak için yapıldığını göstermektedir.
Yıllardır AKP&MHP ikilisinin idare ettiği ülkemizde birçok insan, çocuklarının ve torunlarının çağdışı bir ülkede yaşamaya mahkûm olacağı endişesini taşımaktadır.
Öyle ki; Türkiye’de ayyuka çıkmış kimi cemaat ve tarikat yapılanmaları, FETÖ örneğinin de etkisi ile insanların zihninde  ülkenin ve devletin  İranlaşacağı, Talibanlaşacağı duygusuna sebep olmaktadır.
Hatta bu korku ve endişe, PKK ve diğer terör örgülerinin eylemlerinin bile hafif karşılanmasına sebep olmaktadır. Bu çok tehlikeli düşüncenin ana kaynağı, Cumhur ve Millet ittifakı bileşenlerinin PKK ve benzeri örgütlerin siyasi uzantısı olduğu düşünülen partilerle kol kola seçime girmeleridir.
Durum bu kadar vahimdir.
Denize düşen yılana sarılır misali, millet artık  PKK ve  destekçilerine bile sempatiyle bakar hale gelmek üzeredir, hatta gelmiştir de.