Hayatlarında hiçbir başarıları olmamasına rağmen, özellikle yerelde siyaset yaparak kendine payeler toplayan nice insanlara birçok defalar şahit olmuşuzdur.

Çoğunlukla da siyasetin önünü tıkayan, ehil insanı siyasetten soğutanlar da bu türden insanlardır.
Bunlar keklik avına çıkan avcılara benzerler ve genellikle acemi siyasetçileri kollarken, delege oyunlarıyla da partilerin içini karıştırırlar. Kurdukları siyaset ağı ile avını bekleyen örümceklere de benzetilebilirler. Avlanacak acemiyi hele de paralı siyasetçiyi hemen keşfederler.
Türkiye’de siyasi partilerin sayıca çok olma nedeni de aslında bunlardır.
Partilerin kapısında yatıp kalkar ve bolca dedikodu yaparlar.
Mensubu oldukları partinin üst kademelerinde mutlaka çok önemli görevlerde tanıdıkları vardır veya var olduğunu söyleyerek piyasa yaparlar.
Ülkesi için siyaset yapmak isteyenler ucun kıyında olsa bu ağlara düşmekten kurtulamazlar.
Vakitleri boldur. Genelde ya bir mekanları vardır veya bir mekânı kendilerine mesken tutarlar.
Aslı var veya yok Ankara’ya parti merkezlerine sık gidip gelirler.
Yerel siyasette egemendirler. Mutlaka ya adamı oldukları veya öne çıkardıkları bir adamları illaki vardır.
Etrafınızı bir göz atın bakalım. Bunlardan kaç tanesini hemen tespit edeceksiniz bakalım?
 
Savunma Sanayi
Türkiye’nin kurulduğu ilk günlerde başlayan teknolojik atılımları ne yazık ki birileri tarafından sürekli olarak engellenmiş, yavaşlatılmış veya durdurulmuştur.
Ülkemizde, çeşitli ülkelerin savunma sanayilerinin pazarlamasını yaparak para kazananların, silah ticareti ile zengin olanların sayısı da her halde az değildir.
Yerli savunma ve silah sanayinin gelişmemesinin ana nedenleri olarak; emperyalist devletlerinin kuklası veya emperyalist devletlere kafa tutacak kadar yüreği olmayan bürokrasinin, siyasetin ve ticaretin ürkek bileşenleri olduğu iddia edilebilir mi?
Kıbrıs Harbi ile ayyuka çıkan ve o yıllardan beridir etkisini sürdüren silah ambargoları asla tesadüfi olamaz. Çünkü onlar Türk milletinin gücünü ve kudretini çok iyi bildiklerinden iki yakasının bir araya gelmesini sürekli engellerler.
Fakat Türkiye vatansever siyasetçiler, bilim ve iş insanları azim ve kararlılıkla savunma sanayimizi bugünkü seviyeye çıkarmışlardır.
Savunma sanayimiz her geçen yıl daha da hızlanarak atılım yapmıştır. Özallı yılların atakları sonrası temelleri sağlamlaşan savunma sanayimiz, AKP döneminde daha da ivme kazanarak dünya ile yarışacak, rekabet edecek seviyelere ulaşmıştır.
AKP dönemi savunma sanayi atılımları için burun kıvıranların, hazıra kondu diyenlerin, bir liralık işi on liraya yaptırdı iddiasında bulunanların olduğunu biliyoruz. İddiaların hepsi veya bir kısmı geçerliliği de olabilir. Ama bir gerçek varsa, o da savunma sanayimizin çağ atlamaya başladığıdır. Savunma sanayimize emek veren herkese şükranlarımı da sunarım.
Savunma sanayinin geleceğe dair şüphelerim var.
Yıllardır FETÖ ve PKK’da dahil kimlerin Türk Ordusu ve Türk Savunma Sanayine ağır eleştiriler getirdiğine bir çok kere şahit olduk. HDP ve FETÖ eksenli hareket edenlerin savunma sanayine engel olabileceği algısı toplumun hafızasında kayıtlı hale gelmiştir. Bu algının   yıkılması pekte kolay değildir. Kılıçdaroğlu’nun sağda solda savunma sanayi ile alakalı söylediği bir iki olumlu şeyle bu olumsuz algıyı düzelmeyeceği de kesindir.
Çünkü kimlerin Türklüğe, Türk Milletine, milli meselelere, Türk Ordusu’na ve savunma sanayine yönelik olumsuz düşünceler taşıyabileceğini hepimiz biliyoruz.
Millet ittifakı içerinde bu duruma dur diyebilecek yegâne parti İYİ Partidir. CHP içerindeki yurtsever Atatürkçüler ve ulusalcılardır.
CHP içerindeki ulusalcı ve Atatürkçü dostlar ve İYİ Parti bu olumsuzluklara karşı ne gibi tedbirler alacağını esasen şimdiden halka duyurmalıdır.
Sonradan ah vah etmeye, ellerimiz kırılsaydı demeye ihtiyaç duymayalım.
Şu yazdıklarıma yalansa yalan deyin.