Çanakkale’nin milletvekili sayısı sağdan baksan dört, soldan baksan dört.

İYİ Partili Rıdvan UZ ,  partisinde Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler Başkanı ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı.
CHP’li Muharrem Erkek. CHP’de Hukuk ve seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.
Bülent Turan ise Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili.
Mayıs ayındaki milletvekilliği seçiminde Türk siyasetinin üç azı dişi olasılıkla Çanakkale’de yarış halinde olacak.
Bu üçlü varken hâlâ Çanakkale’den milletvekili olmak isteyen varsa, adlarını partilerinin ikinci sırasına yazdırması gerekir ki en azından bir şansı yakalamış olsun.  
Unutulmaması gerek diğer bir konu.
Her seviyedeki siyasetçinin mutlaka siyasi bir amacı olması gerekir.
Benim siyasal hedefim, Türkiye’nin ehil ellerle yönetilmesidir. Devletimizin ayağa kalkmasına katkı sağlamaktır. Çocuklarımızın ve torunlarımızın sürdürülebilir bir ülkede özgürce ve kendilerini güvende hissederek yaşamlarına zemin hazırlamaktır.
Ama kim insanlar da kişisel egolarını tatmin etmek, itibar kazanmak, şahsi reklamlarını yaparak varsa ticaretine ve mesleklerine katkı sağlamak, çocuklarının işe girmesine ortam hazırlamak gibi basit hedefler için de siyasete soyunabilmektedir.
Unutmamalı ki Türkiye’de birçok emekli yerel siyasetin en önemli aktörleridir.
Çanakkale gibi mütevazı şehirlerde ciddi ciddi siyaset yapmak, kurumsal siyasal anlayışa sahip olarak çabalamak, son derece yorucu ve çelik gibi sinir gerektirmektedir.
Çünkü izlediğim kadarıyla yerel siyasette mücadele üç safhalıdır.
Birinci safha “küçük olsun bizim olsun” anlayışında olanlarla mücadele etmek.
İkinci safha hobicilerin kahve kültürü anlayışının üstüne çıkarak ciddi ciddi siyaset yapmaktır.
En zor safha üçüncü safhadır.
Bu safha partiyi kurumsallığa kavuşturma safhasıdır. Bu safha için, ilk iki safhadakileri kurumsal siyaset için ikna etmek, kaliteli düşünce sahiplerini siyasetin içine çekebilmeyi başarmak gerekir.
“Ben aydın insanım” diyen herkesin ülkesine karşı sorumluluğu vardır.
En azından bir partiye üye olmak, bir partinin kaliteli siyaset yapmasına olanak sağlamak her vatandaşın siyasi amacı olmalıdır.
Türkiye’de ne yazık ki hariçten gazel okuyan çoktur. Ki onların çoğu her şeyin en doğrusunu bildiğini iddia ederler ve fakat yaşadıkları sırça köşkten çıkıp da ellerini taşın altına koymazlar.
Ellerimizi taşın altına koyma vakti gelmiştir.
AKP ve MHP ikilisinin yıllardır idare ettiği Türkiye’de hepimiz canımızdan bezdik, bunaldık.
Şimdi hepimiz Millet İttifakının bileşenleri olarak elimizi taşın altına koymalı, Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı, İYİ Parti’yi merkez sağ parti haline getirmeliyiz.
Eğer bu şartlar altında dahi hâlâ bir partiye üye olmuyorsanız veya siyasi çalışmalara destek vermiyorsanız sizden zaten ne köy olur ne de kasaba.
Hani bir hikâye vardır.
Siyasette girmek, siyasete aktif destek vermek yerine dışarıdan gazel okumayı sevenlere cevap mahiyetinde bir hikaye olarak da düşünülebilir.
“Ört ki ölem hikayesi.”
Cimriliğiyle meşhur zengin adam, sırf masraf olacak diye yemediği için hasta olmuş. Cimri adam öldü ölecek duruma gelince, çocukları onu muayene etmesi eve  doktoru çağırmışlar.  
Doktor cimri adamı evire çevire güzelce muayene etmiş. Sonra da;
“Hastamız açlıktan, susuzluktan bitkin düşmüş. Acilen kuvvetli beslenmesi lazım. Sofrasında pirzola, bal, kaymak, reçel, tereyağı, yumurta, süt eksik olmasın. Eğer iyi beslenmezse tez vakitte ölür” demiş.
Evlatları çok üzülmüş. Fakat doktorun dediği gıdaları satın alacak paraları da yokmuş. Çocuklarından birisi doktorun tavsiye ettiği yiyecekleri almak için babalarından para istemiş.
O mecalsiz, dermansız cimri adam oğluna şöyle seslenmiş;
“ Öyle pahalı yaşamaktansa, böyle ucuz ölmek daha iyidir. Hele oğlum ört ki ölem ”Demiş.
AKP ve MHP’nin siyasi yönetiminden bıkmış olmasına rağmen hâlâ muhalefete laf söyleyenler, tıpkı  hikayedeki pinti ihtiyar  bezemektedirler.
İYİ Partiye, CHP’ye yani Kılıçdaroğlu’na oy verip selamete kavuşmak yerine mazeret üretiyorlar.
Onlara şöyle seslenmek gerekir.
“Önümüzdeki yüz yılda mutlu mesut yaşamak varken, şimdiki gibi korka korka, yokluk içinde, enflasyonla boğuşa boğuşa yaşamak daha mı iyi geliyor size. Eğer daha iyi diyorsanız ört ki ölek be babam.