Bugün sizlere, Japonya da mesleki ve teknik eğitim alan Cevdet Demirel isimli bir genç adamdan bahsedeceğim.

Geçen yıl Dardanos mevkiinde imarlı arsalardan birine Japonya’da yaşamış ve inşaat eğitimi almış birinin ev yapacağını duymuştum. Bir yıl boyunca gözünüz kulağımız o arsanın üzerindeydi. Geçen yılın ortalarına doğru beklenen gün geldi ve çattı.Arsanın temel hafriyatının alındığını gördüm. Ardından da kalıplar çakılıp demirler döşenmeye başlandı. Diğer inşaat şantiyelerinden farklı olarak inşaat bölgesine getirilen çeşitli demirler uzun çubuklar halinde değildi. Hepsi ölçülüp biçilmiş ve ebat ebat kesilmiş haldeydi. İnşaatın temeline demir döşeme işlemi günlerce sürdü ve ardından da C-30 denilen hazır beton boca edildi.İnşaatın yapım aşaması, gördüğümüz bildik inşaatlara göre daha sakin ve daha uzun süreli olarak yavaş yavaş ilerliyordu. Ardından kalıplar çakılmaya ve yan duvarlar ortaya çıkmaya başladı. Enteresan olansa binanın ne giriş, ne orta ne de üst katında hiçbir şekilde tuğla kullanılmıyordu. Bina tablası ve kimi duvar kalınlıkları en az yirmi santim veya otuz santim kalınlığındaydı. Tüm duvarlarında proje gereği onluk on ikilik on dörtlük ve on altılık ve yirmilik demir kullanılıyordu.
Yani anlayacağınız yapılan bu binadan bizim Türk usulü inşaattan en az iki tane aynı ebatta bina çıkabilirdi. Sonunda binayı yapan Cevdet Demirel isimli genç adamı yakaladım.
İyi de bu Cevdet Demiral kimdi? Japonya usulü inşaat yapmak nerden aklına gelmişti? Aklıma gelen bütün soruları kendine sordum.
Cevdet Demirel 1983 yılında İstanbul’da doğup büyümüş liseyi bitirmiş Erzincan kökenli bir adamdı. İngiltere’ye giden bir arkadaşının Japon mühendis bir hanımla evlenmesi ve onların daveti üzerine 2004 yılında Japonya’ya gitmiş. 2004 yılından 2012 yılları arasına dil eğitimi, Japonya’ya uyum ve Koreli bir kızla evliliği ve üç çocuğu sığdırmış. Türkiye’deki aldığı onbir yıllık eğitim yetersiz kabul edildiğinden 2012 yılında Japonya denkliği için bir yıl daha okuması gerekmiş. CHUO COLLEGE OF TECHNOLOGY  isimli okulda eğitime başlamış. Bir yandan okurken bir yandan da proje ofislerinde çalışmış. Sonuçta 11 yıl boyunca Japonya da, inşaat sektörü içinde bulunmuş. Ama bunu bana anlatırken Japonya’daki onbir yıllık iş hayatı ile Türkiye’deki iş hayatının bir tutulamayacağını ifade etti. Çünkü çoğu zaman 2-3 gün bilgisayarın başından kalkmadan çalışmak gerektiğini anlattı.
Yaptığın iş mühendislik mi?  Diye sorduğumda;
“Evet bir mühendislik işi ama henüz mühendislik belgemi alamadım. Çünkü Japonya’da  hangi okuldan mezun olursanız olun, ha deyince inşaat mühendisi olamıyorsunuz. İki ila dört yıl arasında inşaat mesleğini yaptıktan sonra Japon Devletinin bizzat yaptığı bir sınava girme hakkını elde etmek, ardından da o sınavdan geçmeniz şartıyla mühendislik belgesini alabiliyorsunuz.  
Ben o Japon Devletinden inşaat mühendisliği sınavına girme hakkını elde ettim ama 2019 yılında girdiğim sınavdan geçemedim. Ardından da çeşitli özel sebeplerimden dolayı bir daha sınava girme fırsatını yakalayamadım. Tabi bir de şu var. İlk başta öğrenci vizesi ile Japonya’ya gittim.  Eğer okuldan mezun olamasaydım ve Japon Devletinin mühendislik sınavlarına giriş hakkını elde edemeseydim zaten Japonya da çalışmama ve bulunmama müsaade etmezlerdi. Ayrıca Japonya’da mimar ve mühendislik diploması diye bir ayrım yok. Herkes aynı diplomayı alır ama uzmanlık alanında faaliyet gösterir.” Dedi.
Türkiye’ye ne zaman ve neden geri döndüğünü sorduğumda da bana;
“Ama daha önce Japonya’da yaşayan bir arkadaşının İstanbul’da yapacağı inşaatın projende karşılaştığı güçlüklerin bir kısmını görüp yaşamıştım. O proje inşaat maliyetten dolayı yapılamadı.
Türkiye’deki projeler neresinden tutsak elinizde kalıyor. Uygulama olarak Türkiye’deki inşaat uygulama işleri Japonya’daki inşaat işlerinin onda biri bile olmaz. Her şey gelişi güzel ilerliyor. Türkiye’deki inşaat yönetmeliği, bir deprem ülkesi yönetmeliği değil.  
1999 Gölcük, 2011 yılındaki Japonya’daki   depreminden çok etkilendim. Türkiye’de depreme dayanıklı inşaat nasıl yapılır göstermek istiyordum. Geçen yıl tatil için Türkiye’ye geldim. Çanakkale’ye kız kardeşimi ziyarete geldiğimde bu arsayı aldık ve projeyi geliştirdik. Hiçbir masraftan kaçınmadan da inşaatımıza devam ediyoruz. Bu inşaatın her şeyini Japon inşaat statik yönetmeliği ve donatı yönetmeliğine bire bir uyguluyorum. Bu proje Türkiye’deki deprem yönetmeliği esaslarını da kapsıyordu. Bu inşaatın Japonya inşaat yönetmeliğine uygun yapıldığına dair de ayrıca Tokyo’da bulunan yapı denetim firmasın dan uygunluk belgesine de müracaat etmeyi düşünüyoruz.
Bu inşaatı yaparken bilsin veya bilmesin bir çok insandan söz işittim, küfür dahi edenler oldu. Bunca masrafa ne gerek var bizdeki deprem yönetmeliği de yeterdi diyenler oldu. Hatta ben bile bazen ne yapıyorum diye kendime sordum. Bu ay içinde yaşadığımız depremden sonra  beni çok zorluyor olsa da yaptığım masrafın ve işin ne kadar doğru olduğuna bir kere daha şahit olmak üzücü ve içler acısı ama iyi ki yapmışım ve yapıyorum diyorum.“
Genelde ben uygulamacı değilim genelde projeciyim. Ama bu yönde çalışmalarım da oldu. Ama bu projeden sonra Japonya’ya döneceğim.”
Yani Çanakkale’de yaşayıp da acaba Japonlar nasıl depreme dayanıklı ev yapıyor?  Diye merak eden varsa bunun nasıl olduğunu Çanakkale Kolejini yan tarafında süren inşaata gelip bizzat yerinde görebilirler.
Ben Cevdet Demirel’in, Türkiye’deki inşaat sektörüne depreme uygunluk bakımında büyük katkılar sunacağını düşünüyorum.
Dilerim Japonya’ya dönmez ve dilerim Cevdet Demirel gibilerin bilgi ve tecrübelerinden hepimiz istifa ederiz.