Bizler, eğitim-öğretimi verebildik mi, ne dersiniz ?!..

                              
Bizler, eğitim-öğretimi verebildik mi, ne dersiniz ?!..
Ne kadar karamsar, ne kadar olumsuz bir iddia,  böyle bir söylem okuyucuyu düşündürürken, biz eğitimcileri de sorgulamaya, kendimizi yargılamaya götürür, götürmelidir de ?!..  Bu kanıya nereden, nasıl, ne şekilde vardınız diyebilirsiniz ? 
Biz de deriz ki, 50 yıllık mesleki  yaşama, eğitimin her kademesinde öğretmenlik, gözlemler, uygulanamayan davranış ve kazanım yazılımları ve söylemlerimiz dersek …
“ İlk bakışta eğitim ile öğretim arasında fark yok gibi görülür. Oysa bu iki kelimenin arasındaki anlam ve süreçler birbirinden çok farklıdır. Genel kabul görmüş bir tanım ile eğitim; bireyin kendi davranışlarında kendi yaşantısıyla kasıtlı olarak istenilen yönde değişme meydana getirme sürecidir.”  http://blog.milliyet.com.tr/egitim-mi--ogretim-mi-/Blog/?BlogNo=6094
“Eğitim Eğitim mi, Öğretim mi?
Eğitim eğitim deyip duruyoruz da, eğitim adına yapılanların ne kadar "eğitim" olduğunu pek sorgulamıyoruz. Oysa "eğitim" insanı özgürleştiren bir süreç. İşin doğası gereği "eğitimde", kişinin kendini tanıması, kendini geliştirmesi, yeteneklerinin elverdiği en üst noktaya ulaşması- kendini gerçekleştirmesi, toplumsallaşması, evrenselleşmesi ve dolayısıyla özgürleşmesi söz konusu oluyor.
Eğitimli insanın iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, doğru ile yanlışı, toplumsallık ile bencilliği, solculuk ile sağcılığı, temiz ile kirliyi, namuslu ile namussuzu, vicdanlı ile vicdansızı, akıl ile hurafeyi, kısaca ak ile karayı karıştırmaması hedefleniyor.
Eğitimde, insanın, okuması, düşünmesi, sorgulaması, eleştirmesi, bilinçli olması hemen her olay karşısında neden-sonuç ilişkisini kurabilmesi zorlandığı noktada ise ek bilgiler edinerek, gerektiğinde danışarak, tartışarak ve araştırarak, anlamadığını anlar ve bilmediğini bilir hale getirmesi amaçlanıyor.
Eğitimli kişi, kendisiyle barışık olduğu gibi, bir haksızlık söz konusu olduğunda yurttaşlarıyla da tüm insanlarla da barışık oluyor, "yurtta barış ve dünyada barış" anlayışını savunuyor emeğe ve emekçilere, çevreye, doğal kaynaklara yurduna ve tüm insanlığa sahip çıkıyor haksızlıklara ve her türlü sömürüye karşı duruyor.
Eğitimli insan için, insanların mutluluğu sevinçleri ve üzüntüleri, onun mutluluğu, sevinçleri ve üzüntüleri oluyor. Onurlu bir yaşam sürdürmesi, üretken ve demokratik olması hırsını ve ihtiraslarını denetleyebilmesi haddini bilmesi ve kifayetsiz muhterislik yapmaması yaşamının doğal bir parçası oluyor.
Eğitimli insanın, ailesinden edindiği inanç sistemini sorgulayabilmesi bu sorgulama sonunda inancına daha büyük inançla sarılsa da, inanç değiştirse de, inançlara eşit mesafede durabilmesi herhangi bir inancın günlük yaşamı belirlemesine karşı çıkması olasılığı artıyor.
Eğitimli insandan, yalan söylemesi, başkalarını kandırması, yolsuzluklara bulaşması, başkasının sırtından geçinmesi, insanları sömürmesi, insanların inançlarıyla oynaması, güçlülerin taşeronluğuna soyunması beklenmiyor” http://haber.sol.org.tr/yazarlar/rifat-okcabol/egitim-mi-ogretim-mi-rifat-okcabol-1150
Değerler Eğitimi üzerine programlar, dersler, kitaplar, makaleler, tezler, paneller, açıkoturumlar, TV programları, çalıştaylar ve sempozyumlar düzenlenir, bildiriler sunulur, tartışılır, sonuç bildirileriyle görüşler ortaya konur, kamuoyuyla paylaşılır…
Milli Eğitim Bakanlığı, Talim-Terbiye Dairesi’ne mesajlar gönderilir, görüşler sunulur… Sonuçta  ne kadar dikkate alınır, bunu bilmek zor, ama bilim adamları üzerine düşeni akademik olarak yapar… Gerisi, bakanlığa ve onun politik olmayan “milli ve yerli” anlayışına bırakılır…
Yıllardır verilen eğitimin bugün ki durumu ;  ya öğretim yöntemlerini kullanmadaki beceriksizliğimiz ya hedef-kitlenin tam olarak tanınmamışlığı ya da araç-gereç yetersizliği, hepsinden önemlisi bol bol laf üretip çok iş yaptığımızı zannederek,  kendimizi model olarak sorgulamayıp hedef-kitleyle” buluşturamayışımızdır.
Eğitimi becerebilseydik, kişisel ve toplumsal moral değerleri de etkin kılarak; “ kullanma-kullanılma” anlayışını, sevginin, arkadaşlığın ve dostluğun önüne geçiremezdik !!?..
Eğitim evrenselliği, eğitim milliği, eğitim kişilik modellerini, eğitim ahlâki değer yargılarını etken kılma, toplumsal geleceği, yaşanılan coğrafya ile gelinen tarihi gerçeklerle bütünleştirme gücü olmalıdır ki millet-devlet bütünleşmesi, yabancılaşma sürecinden kurtulsun… Bugün bizlerin eğiticiler-öğreticiler olarak çektiğimiz en büyük sıkıntı ve içinden çıkmakta zorlandığımız sorunlar yumağı buradadır. 
Bir eğitim-öğretim yılını PANDEMİ sürecinde UZAKTAN eğitimle geride bırakırken, Yazımızın ilk satırındaki karamsarlığı, iyimserliğe çevirmenin yolu; dünden-bugüne verilen derslerle, öğretim yöntemleriyle MEB, EBA uygulamalarıyla, üniversitelerin ödev-proje sistemleriyle   nerede olduğumuzu bir daha gözden geçirip yetiştirdiğimiz nesl-i nevden (yeni nesilden) olan şikayetleri, onların sorumsuzluklarını, internet alt yapımızı, teknoloji özürlü olduğumuzu, eğitim ve öğretimin çıkarla YALDIZLANMASINI ENGELLEMEK olmalı…
Eğitim, öğretmenlerin işi olduğu kadar ailelerimizin temel işidir. Baba ve ana erkilliği yaşayan bir toplum olarak, günümüzün en büyük, en sükseli oyuncağı olarak herkesin elinde bulunan, TELE-FON -uzak ses işitirliği ile görsel kirli çözünürlülüğünden-  kurtulmanın yolunu, eğitimde bizlere bir sorumluluk yükleyip-yüklemediğini hep beraber TARTIŞSAK ne kadar güzel ve özel olur bilir misiniz?!...
Diliyoruz ve istiyoruz ki, 2019-2020 ile 2020-2021 öğretim yılında çektiğimiz sıkıntılar bitsin…
ZOOM-LU, TEAMS-Lİ, VEBİNAR-LI süslü ve havalı anlayış, ülkemizdeki çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği, bu sanal yoğunluğun getirdiği ortamla oluşan kişilik özelliğindeki KİRLİLİKLER, Türk Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan 2-10-11. maddelerdeki zedelenmeler bizleri ACITMASIN, incitmesin ?!..
Girne’den SEVGİLER, tüm yaşayan ve bu kavramı yaşatan herkese gitsin !...
                                                                                                                                                                
                                                                                 04.07.2021
                                                                                Yrd. Doç. Dr.
                                                                           Hayrettin Parlakyıldız
                                                                           Kıbrıs İlim Üniversitesi
                                                                           E-posta: hparlakyildiz@mynet.com