Yaşanılan  hayat içinde köşe yazısına taşıyacağınız en zor kavram “ölüm” !...

Yaşanılan  hayat içinde köşe yazısına taşıyacağınız en zor kavram “ölüm” !...
Bu kavram gerçek mi, gayet tabii gerçek… Bu gerçekte yer alan sevdikleriniz, arkadaşlarınız, dostlarınız olunca öyle acı bir gerçek çıkıyor ki, yazarken duygularınız tavan yapıyor, ANILAR sizi bırakmıyor, gidenler dönmüyor, saklayıvedikleriniz, saklandığı yerden çıkmıyor…
Çıkmayanların  beklentisi yok, saklayıvemediklerimiz her yerden çıkıyor, beklentisi de alabildiğince çok !?.. Yaşayanların ayrılmak istemedikleri kişilere karşı ufka bakışları, dalışları derin mi derin… Sonra dualar, rahmet dilemeler, ruh huzuru demeler, sabır telkin etmeler… Nedim Üçok’ta dualardan nasip bekliyor…
Kim bu Nedim ÜÇOK, neden başlığımıza misafir oluyor ? İşte, burada herşey 54 yıl öncesine gidiyor; yarı duygusal, yarı düşünsel tanıtım yapmak nasıl olur diye düşünüyorsunuz, onun da arkasından;  gülen, sıcak yüzünden, kişiliğinden, sevenlerin acılarından, sevilenlerin yokluğundan söz edip duruyorsunuz…
Ben, Nedim Üçok’u Yozgat Kız İlköğretmen Okulunun koridorlarında, kantininde görüyorum  ve tanışıyoruz… Okulumuzda toplam erkek arkadaş sayısı 20-25 arasında… Genel yaklaşık toplam sayı 450 civarı… 
Nedim, Yozgat’ın Zafer Otobüs firmasında şoför olarak ekmek kazanan bir babanın oğlu…  Zaman zaman da yaz tatillerinde babasına yardım ederek büyümüş kabiliyetli, iletişimci bir genç…
 
Nedim ÜÇOK,  BOZOK’TAN mı demiyorum, ta içinden !.. Bu iki kavramı tek bir soyaddan yola çıkarak, bir bağlantı oluştursam, ne kaybederim, hiççç !.. Hem bilgi tazeliği hem ÜÇOK anımsaması olur…
 
Üçok soyadıyla, Bozok Yaylasında oturanların “boy” anlamına gelen  “OK” ları tanıtarak, hatırlatırsak:Formun Üstü
ÜÇOKLAR
 
Üçoklar, Türk mitolojisinde "yersel boylar"ı (arzi kavimleri) ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bunlar, Oğuz Han’ın ilk (yerden çıkan) eşinden olan üç oğlu ve onlardan türeyen boylardır.  
Üçok Boyları
Gümüş Oklar’ın sahibidirler. 24 Oğuz boyundan 12'sini oluştururlar. Yerle ilgili unsurları temsil ederler. Sözcük, üç oka sahip olanlar manası taşır. Ok sözcüğü birçok kaynakta boy anlamında kullanılmıştırOnok, Bozok, Üçok. Yine "Oğuz" ve "Oğur" kelimeleri de benzer biçimde kullanılır. On Oğur, Beş Oğur, Şar Oğur, Dokuz Oğuz gibi… Üçoklara "İç Oğuzlar" da denir. https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9C%C3%A7oklar
 
 
 
BOZOKLAR:
Ok sözcüğü birçok kaynakta boy anlamında kullanılmıştır. Boylara ok anlamını içeren adlar verilirOnok, Bozok, Üçok. Yine bu sözcükle bağlantılı Oğuz ve Oğur kelimeleri de benzer biçimde kullanılırOn Oğur, Beş Oğur, Şar Oğur, Dokuz Oğuz gibi… Oğur ve Öğür (Bölük) kelimeleri de yakından ilişkilidir. Okruk sözcüğü hem Türkçede hem de bazı Sibirya özerk devletlerinde Devlet (günümüzde Cumhuriyet) demektir. Hungar (Macar) sözcüğünün Onoğur’dan geldiği düşünülmektedir.
Anadolu'ya gelen Oğuzlardan Bozoklu topluluklarının bugünkü Yozgat bölgesini yurt tutmalarından ötürü, bu bölge Cumhuriyet'e değin Bozok adıyla anılmıştır. Anadolu beyliklerinden Osmanlılar Bozok boylarının kurduğu devletlerdir. Bozoklara "Dış Oğuz" da denir, sağ tarafta yer alırlar. https://tr.wikipedia.org/wiki/Bozoklar
Nedim Üçok arkadaşımızın hem Oğuz boylarından hem de Bozoklu olduğu  kesin, soyadı bunu veriyor. Yozgatlılar’ın da o boylardan  geldiği tartışmasızdır.
Nedim,  sporla ilişkisi olan bir beceriye sahip oluşu kesin. Lâkin, 16 Mart Günü’ne hazırlanan Kocaoğlan piyesinde baba-oğul sahnesi almamız da unutulmaz bir anı…
Yıllar yılları kovaladı, 1992-1997 arasında Ankara’da buluştuk.
Zaman malı götürme, zaman paralıyı bitirme, zaman yol kesme, zaman yoldan çekilmeme, zaman arkadaşı kullanma, zaman değerleri, EĞER haline getirme, zaman hava atma, kendine hava katma, zaman her gelenle kalkma, zaman söz verip kulağının üstüne yatma, ne oldu o iş dediğinde, tamam ABİ denen iki basit heceyle adam satma, zaman satılan adamdan kâr sağlama, zaman LAF üretme, iş kapma, zaman zamanın üstüne zaman kapatma,  zaman içinde iplerle P-U-Ş-T harflerinin dengesine hakim olma; bu kadar zamanla tanışarak AMAN, amannn deme !?. zamanı…
Bu zamana, ZAMANSIZ gelme, zaman fırıldakları içine düşme,  ZAMANSIZ gitme… Zaman “eğer-meğer=keşke” zanlarında boğulma, her yeni gelen zamanda beklentiye girme, beklentilere ZAMAN düzelirse diye EKLENTİ yapma ve arkasından zaman kelimesini ters çevirip Aaaa bu buradan NAMAZ çıktı deyip helâllik isteme…  
Helâlliği musalla taşında  zaman darlığı içinde isteme ?!..
Onu da BAKİ’nin dediği gibi “seng-i musallada (musalla taşında)” el bağlayanların azlığının-çokluğunun himmetine bırakma …
“Zamanla nasıl değişiyor insan “ diyen Cahit Sıtkı’nın bedensel görünüm resmi çizdiği yerde, zamanla  zihnen değişen insanlardaki değerlerin kaybolduğunu hissedememe eski nesil-yeni nesil söylem eskiliği içinde tartışmasına hâlâ zaman bulamama, bulsa da sana ne LAN, azarlanmasıyla değerli insanlarımızı zamanında anlayamama ne ACI ne ACI !?..
Nedim heyecanlı, sıcak kanlı, işinde aceleci, aşında paylaşımcı, hemşehriliğinde iş bitirici, sohbetlerinde sıkmayan, misafirperverliğinde ağırlayıcı, içmenin-yemenin lezzetinde damak zevki olan, biraz fazla kaçırınca duygusal bağlama girip ağlatan, öküzlüğe ve öküzeliğe prim vermeyen  stralı bir tip… Yağamayacağı zamanlarda gürleyip, moral güç kazandıran arkadaş canlısı bir dost…
Bu dostun 1990’lı yılların içinde Ankara Büyük Dershane’de, Kızılay’da, Karesi ve Birey dershanelerinde aranan-sözü geçen, çalıştığı kuruma kazandıran, kendi de kazanan, lâkin kazandıklarını eşi-dostu ve arkadaşlarıyla paylaşıp, herkese zaman ayırıp, kendine zaman ayırsa bile kendisi tatil yapamayan bir dost…
 
Karesi Dershanesin’nden sonra uzun süre işsiz kalması, herkesin işi için koşan, tanınan-bilinen biri olarak vefasızlık örneğinin sergilenmesi kendisini çok mu çok üzmüştü,,, Yemesinde-içmesinde kendine lâyık görmediğini, başkalarına da lâyık görmeyen bir Yozgat genci…
Bu genç, vefasızlık duygusu içinde zaman zaman yıpranan arkadaş, Ankara bürokrasisini iyi tanıyan, rahmetli büyük siyaset adamımız Demirel’in “kendime istiyorsam nâmerdim” sözü içinde yer bulmuş bir CANCAN arkadaş…
21 Haziran 2021 günü feysbukta ACIACI  bir paylaşım çıkıyor karşımıza Nedim Üçok vefat etti.  Doğum tarihi 1949, yaş 72. Sevenler, bu rakamı tersten okursa 27, ama ortada her iki rakam da yok, sevgili dost Nedim de !!??..
Birden acı içinde kıvranıyor, aşağıdaki duygularımı sevenleriyle paylaşıyorum… Nedim’in, her telefon konuşmamızdaki aceleci, samimi sözleri kulağımda çınlıyor:
“ Bacım nasıl, çocuklar nasıl, sen nasılsın ?”  Biraz Ankara, biraz Yozgat ağzıyla sohbet ediyoruz ve sağlıkla deyip kesiyoruz…
Ani ölümü karşısında çaresiz ve uzaklarda olan biri olarak, Pakize Yılmaz’ın feysbuk profilinde aşağıdaki cümleler, düğümlenip kalıyor, bende…
Aaaaaaa!? Çok üzüldüm, çooook, çoookkk.
Sevgili arkadaşımız, dostum, vefakâr, duygusal, adam gibi adam; adam gibi Yozgatlı, adam gibi Yozgat Kız İlköğretmenlimmm !? Ne acı bir daha görüşememek, ne acı Ankara'da Nedim'i bulamamak, acının büyüğü bir daha sohbet edip duygularımızı-düşüncelerimizi candan paylaşmak, ne acı son yolculuğunda yanında OLAMAMAK !... Hakkın var her birimizde, emeklerin var Ankara gecelerinde, gülüşlerin var; Büyük Dershane'de, Kızılay'da, Kare'de, Birey'de... Hakkımız varsa, helâl olsun,; Allah kusurlarını affetsin, yerin uçmağ, ruhun huzur bulsun. Allah'ın rahmeti üzerinde olsun... Başsağlığı nasıl dilenir bilirim, dilerken nasıl halde olunur bilirim... Üçok ailesine, kızı Merve'ye, eşine ve oğluna, sevenlerine, YOZGATLILAR'a, Yozgat Kız İlköğretmenliler'e, başsağlığı diliyorum, gözümden-özümden gelen duygusallığımla... Son yolculuğun kutlu olsun, sevgili kardeşim... Dualarım var sana... Güle güle !...”
GİRNE’DEN  SEVGİLER…
ÇANAKKALE’DE ve TÜRKİYE’mizde buluşuyoruz !... 
 
                                                                           11.07.2021
                                                            Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                           Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                           E-posta: hparlakyildiz@mynet.com