Bu gün zor bir konuyla size merhaba !..

Bu gün zor bir konuyla size merhaba !..
Oku-mak, çok zor bir eylem; okuma, dinle ve eğlen, daha mı güzel ?!..
Okumak, zor ve meşakkatli bir iş…  Zaman gerektirir, kaynak  gerektirir, kafa gerektirir, beş duyu organı gerektirir, karakter gerektirir.
Okumak için beş duyu lâzım (gerek) ?.. Bu duyları doyurmak lazım, beş duyunun  duyarlı olması lâzım; görmek için göz, işitmek için kulak, tatmak için dil, dokunmak için el-deri, kokuyu almak için burun lâzım…
Okumak için istek, istek için köstekleri atmak lâzım. Köstekleri bertaraf (kaldırmak) ederken, bîtaraf (yansız-tarafsız) olmak lâzım. Bîtaraf olacağım derken; bertaraf olursunuz diyen ideolojilere bakmak lâzım…
Okumak için kafa, kafada beyin, beyinde zihin, zihinde sıralama-dizme, karşılık bulma, bulunan karşılıkları karıştırmamak lâzım… Kısacası anlamak için “anlak” (zekâ) lâzım. Lâzım da lâzım…
Okumak için yöntem, okumak için teknik; bunlar için bilgi-ilgi lâzım… Bu bilgi ve tekniği ilkokulda İLKOKUMA-YAZMA öğreten öğretmene yükleyelim de işin içinden çıkalım mı, ne dersiniz ?..
Bir suçlu gerekti, o suçlu da bulundu, güçsüz kalınca; güçsüzü ezmek daha kolay ve zahmetsiz olunca, işi bitirdik, OKUMAZLARI akladık, onları TİCARETE yolladık, önce girişimci sonra YEYİŞİMCİ yaptık..
Şimdi anladınız mı OKUMAK neden zor, niçin OKUNMUYOR ?!..  Kişileri okumaktan bıktıran kim, okumaya başlıyorum deyip de okumaktan soğutan ne ?
Okumamaktaki  “mama”ya,  dinlememedeki  “meme”ye  dikkat edin… Mama herkese verilmez, baba-saldır. Otorite vardır, “meme” isteyenden ziyade büyüme ihtiyacı olana verilir, anne-seldir, sevgi-şefkat vardır… “Mama”nın karın doyuruculuğu, “meme”nin açlık gidericiliği vardır…  O nedenle “mama”yı tercih edenler, “meme”yi tercih edenlerden fazladır…
Okumakta anlama, dinlemekte güncel olarak anlamadan yapma vardır. Okuyan kişinin işinin zor, anlamasının kolay olmadığını yukarıda belirttik; din-le-me de etimoloji (köken bilim) yaptık, işi kolay kıldık. Sen DİNLE, biz senin yerine okuruz düşüncesini zaman zaman hakim kılarız ya böylece dinlemede  BİAT kültürünü etkinleştirdik.
Okuyanların düşünmesinden, zihinsel tartışmacı anlayışından dan kaynaklanan itirazcı yapısının yanında, dinleyenin dinleme kültüründen doğan her zaman olmasa bile kabullenici-evetçi yapısı olduğu bilinmelidir. Okuyan adamda şüpheci felsefi yaklaşım hakimiyeti vardır, dinleyici bu şüpheciliği yansıtamaz…!?
 
Dinleyen adam kendini yormayan, yorulmayan adamdır. Dinleyen adam, din-le-y-erek eğlenen adamdır. Dinleyen adam yaş alır, yaşlanmaz… Dinleyen adam duyarsa, duyduklarını zihnine mi yollar (yollayabilirse) izine mi yollar ?! karşılık bulursa işitir, değilse kulak ardı eder-gider…
Okuyan adam, anlamayı ve anladığını yorumlamayı hedeflediği için YALNIZ adam olur-düşünür, düşünmede “bireysellikten ziyade toplumsallık” vardır… Okuyan adamın ticareti-siyaseti “dikkatli olma ve dürüstlük” ilkesi içerir… Onun için, ticaret ve siyaset çok zordur…  Dinleyen yalnızlık nedir bilmez, “yeme kültürü” fazla, “yedirme kültürü” var-yok gibidir…
NEDEN OKUMUYORUZ ?

  1. İlkokuma –Yazma tekniği yanlışlığından
  2. Çocuklarımızı okuma-yazmaya başlattığımızı zannedip takip etmeyi bıraktığımızdan.
  3. Piyasaya sürülen ders ile ilgili okuma-yazma araçlarının niteliksizliğinden.
  4. Okumada-yazmada “çocuğa görelik” ilkesini dikkate almayışımızdan.
  5. Okumada model olacak kişilerin evde, çevrede, okulda bulunamayışından.
  6. Okunan kitapların içeriğinin okuyucuyla tam buluşmayışından.
  7. Güncel yaşantıda okuyanların yalnız, okumayanların güncel oluşundan.
  8. Güncel yaşantıda okuyanların ticaret-siyaset bilemeyip hep eleştirel bakışa maruz kalmasından.
  9. Okumayanların parasal güç ve etkinliklerinin daha fazla oluşundan.
  10. Okuyanların aile kültürü içinde aristokrat bir yapıya daha yatkın oluşundan.
  11. Okuyanların düşünme güçlerinin, okumayanların parasal güçlerinin gelişmiş olup birbirine bakış açılarının farklı oluşundan.
  12. Okuyanların, dinleyenlere göre “KENDİ” olma kültürünün bir türlü güncelleşememesinden.
  13. Aile oluşma kültüründe okuma-düşünme-paylaşma yerine, yaşamsallığın dinleyerek-uygulama parasallaşma kültürünün daha etken hale gelmesinden.
  14. Okuyanların konuşmalarına ve davranışlarına yansıyan, nezaket kültürünün; dinleyenlerde oluşan “ağız ve argo” kültürünün gerisinde olup eleştirel bakış anlayışını etkin kılamayanların,  arabalı-sakallı, gözlüklü-paralı, yemeli-içmeli gezenlere mağlup olmasından kaynaklanmaktadır.
 
  1. Yukarıdaki  “okumayla” ilgili maddeleri, günümüzde “okuyanların”  lehine çevirmekten geçer…
  2.  Haydi, OKUMAKTAN yana çözüm arayanlar İŞ BAŞINA !..
Bu günkü yazımızla YAZ okulu içinde sizlerle YAZ dersinde buluştuk…
Selâm okuyanlara, selâm okutanlara;  iz’an (anlayış), basiret (uzak görüş) dinlemeyi tercih edenlere !.. KKTC’den tüm okuyucularımıza SEVGİLER…                                                                                      
27.06.20 
Dr.Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi

hparlakyildiz@mynet.com