.



 Sırf bu söz üzerine, insanın saatlerce yazası geliyor. Aslında yazı-yorum’ da, kimin umurunda..!
Daha neler neler yazıyor, nerelere vurgu yapıyoruz, pek de tınlayan çıkmıyor. Ne yapalım, yüzler duvar olmuş, gözler kara bulut, kulaklar ise kör kuyu..!
Lakin, bazı isimler var ki Çanakkale’ miz de, bence her türlü övgüyü misliyle hak ediyor. Misal, Yelim Yazan
 Yine bir baba etkinlik için yollardaydı kendileri ve ekibi. Cunda’ da kol kola girdiler komşuyla, komşudan gelen dansçılar ve Ayvalıklılar ile Cundalılar ile.
‘Ayni Denizlerin Dansları ve Şarkıları’ydı etkinliğin ismi. Aslında bu anlatım bile özetliyordu meseleyi.
Etkinlik, hafta sonu, yani  16-17’ da  Ayvalık ve Cundada gerçekleştirildi.
Ege’ ye kıyı rıhtımda, kol kola verenler ve de insanın içini kıpır kıpır eden Buzuki’ nin büyülü sesi.. 
TV’lerin ana haber bültenlerinde de yer aldı bu güzel ötesi etkilik. Ayrıntılar diyerek, Selim hocadan yardım istedim, kendisi de bir güzel özetledi, bu güzel etkinliğe dair detayları.
Ve de yazdı bana, mevzuu sayın Yazan. Şöyle özetliyordu etkinliği yazdıklarında
“Bu yıl dördüncüsü düzenlenen etkinliğe Ayvalık, Dikili, Bergama, Edremit, Bandırma, Bursa, İzmir, Datça, Marmaris ve Çanakkale’ den bir çok dans okulu ve dansçı katıldı.” diyerek.
Çanakkale’nin sesi, Çanakkale’nin kültürünü ve danstaki becerisini, kıtılar arası etkinliklerde yer alıp gösteren, Şehrin güzel yüzünü gerçekleştirdikleri gösterilerinde, alkışlar toplayıp dünyaya sunan önemli bir isim Selim Yazan.
Gönüllü bir elçi de denilebilir, Turizme katkı sunmaya kendini ekibiyle adamış bir Çanakkale sevdalısı.    
ÇAFAD Başkanı Yazan;   “Bir Deniz İki Yaka Proje Koordinatörü’ olarak dahası da sözler ediyordu, bendenizi bilgilendirirken,  bir deniz iki yaka’dan söz ederken. Selim Yazan.
Özetleyeyim o halde denilenleri. Şöyle geliyordu ifadeler; “Festivalin 4. sünü, Ayvalığın ev sahipliğinde gerçekleştirdik.
 Ayvalık meydanında yapılan Festival açılışından hemen sonra Rembetiko Sanatçısı Evrim ATEŞLER' in sunumu ile misafirler Rembetiko tarihini öğrendiler.
Grand Temizel Otelde düzenleme Gala Yemeğinde Grupların performansları,  Grup Ezgi Konseri ve Evrim ATEŞLER' in şovu yer aldı.
Festivale katılan gruplara ve sponsorlara plaket ve hediyeleri takdim edildi.
17 Kasım Pazar günü,  Cunda Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Work Shop etkinliği ardından ilk önce Cunda Meydanında ve daha sonra Cunda sahilinde grupların dans performansları sergilendi.”  Denilerek.
Çanakkale’de de bir olsa şu güzel etkinlik, Mesela Ayvacık sahillerinde, Assos’ da, Behramkale’ de, Babakale’ de..
Ege’ ye kıyısı bulunan bir adreste. Güzel olmaz mı sahi sizce? Belki, yoğun bir talep olursa halktan, neden olmasın. Olur elbet.. Haksız mıyım ben sizce..?
Kendi kendime konuşur olduğum bir konu daha yakaladım sanki. Konuşup dururum artık ben günlerce. Temcit pilavı gibi, her gün her gün dile getirirsem, belki birg ün bizde de gerçek olur benzer bir hikaye. Nasip artık, ne diyelim..!
Ben döneyim, selim hoca’nın bana aktardıklarına.
“Etkinliğe yoğun bir ilgi vardı” diyor ve devam ediyordu yazdıklarına, sayın Yazan.
“Daha sonra evveli gün hayatini kaybeden Ayvalığı n sevilen ismi Sebahattin TATAR  anısına tüm dansçılar Hasapiko Rekor denemesi gerçekleştirdi. “ diyordu. Ne de güzel bir anma olmuş. Belki, bizde de anılmasını istediğimiz bir Çanakkale değeri için, benzer bir etkinlik düzenlenebilir. Kim bilir..?
Bu arada; Etkinliğe verdiği destek için basta Ayvalık Belediyesine, festival sponsorları HALKSAM Yönetim Kurulu ve Proje Danışmanı Ahmet ŞENOL'a, Rembetiko sanatçısı Evrim ATEŞLER 'e, Grup EZGI' ye ve bu projenin hayata geçmesini sağlayan Proje Koordinatörü  Can CINTE ile Ülkü CINTE' ye teşekkür edildiğini söylüyordu Selim hoca.
Hani, darısı bize diye bir laf ettim ye, az önce. Aslında, müjde vereyim istedim, biraz sitem ettikten sonra, gelsin müjde isterdim. Sitem etmeden bazı şeyler olmaz ya memlekette. Misal, ağlamayan çocuğa mama verilmemesi gibi.
Pek yakında, bir deniz iki yaka, bizde de olacakmış endişe etmelim.
Lakin önce, Nisan başı Marmaris, Mayıs Ortası Çanakkale. Ve de Haziran sonu Bodrum.
Ne kaldı ki şunun şurasında Mayıs’a. Sayalım hep birlikte, Kasım bitiyor. Sonra Aralık, sonra Ocak, sonra Şubat, sonra Mart, sonra Nisan. Ve de Mayıııssss..