.



Kıbrıs sözünü işitince; her neden ise hayat benim için duruyor, kişisel meselelerimi dahi askıya alıyorum.
Geçen de bahsettim. Çocukluğum, içinde Kıbrıs anıları geçen binlerce hikayeyi dinlemekle geçti. Belki de bu yüzden Kıbrıs’a olan ilgim.
Birde uzunca süredir, önem verdiğim bir isim Kıbrıs’ ta yaşıyor. Ora da sürdürüyor eğitim öğretim neferliğini. Yazılarını haftada.bir okuduğumuz sayın hocam, Hayrettin Parlakyıldız.
 Hayrettin hocam ile de, yakın geçmişe damga vuracak çok anı biriktirdik. Hep var olsun, uzunca yıllar hayatta kalsın inşallah.
Kıbrıs,  diyorum ya banim için çok özel bir isim. Tarihte Osmanlı için de bir önemli değerdi  Kıbrıs.
Kıbrıs için ne deniyor, ne yapılıyor pür dikkatim bu yüzden.
Yeni bahsettim daha, Kıbrıs için kıymetli sözler eden bir isimden, BBP Genel başkanı Destici’den.
Sayın Genel başkan, dün de önemli sözler etmiş Kıbrıs için.
Demiş ki; “KKTC, Türklerin ayakta kalma iradesinin destansı sonucudur"
Yemin le, büyük söz. Trilyon’ larca ton ağırlıkta bir söz. Tabii ki anlayana..
Ne yazık ki, aynı havayı teneffüs ettiğimiz pek çok kişi, bırakın Türklüğü, Türk düşmanlıklarıyla dolu yaşamlarıyla, bi haberler meseleden. Zaten, benim de aktaracaklarım onlar için değil.. Türk olanlara. Türklüğü savunanlara.
Başkentli meslektaşım Neşra Durmaz’ ın haberine dikkat kesildim. Çünkü, sözler Kıbrıs için geliyordu. Haliyle de, uğruna öleceğim Türklük için deniliyordu sözler, pür dikkat kesiliyordum bendeniz de..
Rutinleşen Başkent haber turunda iken, abonesi olduğuz İHA’ nın bülteninde okudum, önemsenmesi gerekli bu ifadeleri. Pür dikkat kesilerek, nefes alamaya ara vererek okudum haberi.
 Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Kıbrıs’ın 1571’den bu yana Türk toprağı olduğunu vurgulayarak ediyordu okkalı sözlerini.
Sayın Destici;  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türklerin adada var olma mücadelesinin, ayakta kalma iradesinin destansı sonucudur” derken, başta da dedim ya, anlayana ediyordu kesinlikle lafını.  
BBP Genel başkanı Destici’ nin , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 36. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, 1571 den buyana Türk toprağı olan Kıbrıs için dedikleri, 71 doğumlu ben deniz için ayrıca bir kıymetliydi vesselam.
Nede olsa, 71. Ha 1571, ha 1971… Kıbrıs, ben doğmadan tam 400 yıl, 4 asır önce Türk toprağıysa, bence sonsuza dek öyle kalmalı. Başkasının bu konudaki düşüncesini bilmem.
Sayın Destici, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türklerin adada var olma mücadelesinin, ayakta kalma iradesinin destansı sonucudur” demiş ya, bu da ben gibi düşünenlerin tüylerini diken diken etmeye yetmiştir. Haksız mıyım..?
 Dahası da vardı sözlerinin. Daha da bir tüyleri dikel ten türden. Diyordu ki sayın Destici;
“Kıbrıslı Türkler geçmişten bugüne adada birlikte yaşamayı, huzuru, barışı, uyumu ve çözümü temsil eden taraf oldu.
Buna karşılık katliamlar ve nihayetinde soykırım tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
İşte bu tehdit, Türk milletinin feraset ve cesaretiyle adeta bir kahramanlık destanına dönüştü.”
Destansı kahramanlıklara katkı sunmuş amca oğlum gibi, pek çok tanıdığım var nihayetinde. Bu konuda da ayrı bir gurur yüklüyüm bendeniz.
Haliyle, Kıbrıs denilince ayrı bir ürperiyorum, çaresiz..
Sayın Destici’nin, içimi ürpertmeye yeten sözlerinin devamı da vardı özetle. Misal;
“Bugün Kıbrıs denildiğinde aklımıza 1964’te Cengiz Topel şehit olduğunda Diyarbakır'da toplanan, askere yazılmak için Diyarbakır Askerlik Şubesi’ne yürüyen 40 bin vatan evladı geliyor.” sözü gibi.
Hiç unutulur mu hiç o yıllar. Kıbrıs’ta yaşanan o zulüm unutulur mu hiç?
Böylesi bir vurguyla gelen sözlerin devamında, şöyle diyordu sayın Destici;
“Kıbrıs denildiğinde aklımıza 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı'na destek olmak için Avrupa’daki bankaların önünde kuyruklar oluşturan gurbetçilerimiz geliyor”
Kısacası, böylesi önemli bir isim Kıbrıs biz Türkler için.. Dünyanın her neresinde olursa olsun, söz konusu Kıbrıs ise, yaşam durur, kişisel meseleler unutulur, var sa yok sa,Kıbrıs olur hayat bizim için..   
BBP Genel başkanı sayın Destici’nin önemsenmesi gereken bir başka vurgusu i şöyle geliyordu;
Kıbrıs denildiğinde akla 1974 yılının şartlarında siyasi kavgalarla bölünmüş milletin devleti ve kardeşleri için bütün anlaşmazlıklarını bir kenara bırakıp omuz omuza, el elle vermesi gelir derken, net şekilde sarf ettiği alkışlanası ifadesi.
İşte o ifade;  "Kıbrıs denildiğinde bir araya gelebildiğimizde tüm dünya karşımıza dikilse Türk milletinin ilerleyişinin durdurulamayacağı aklımıza geliyor.
Kıbrıs 1571’den beri Türk toprağıdır.
448 yıldır Kıbrıs‘ta bulunan Türk varlığı sonsuza dek adada var olmaya devam edecektir.
Türkiye, garantör olarak daima Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında yer alacak, haklarının korunması mücadelesinde bir an bile yalnız bırakmayacaktır”
Kısacası; “NOKTA..!” diyordu bu sözler. Kimse uzatmasın, kimse daha da uğraşmasın. Bir oluruz, yine geliriz ansızın der gibi..
Ve geliyordu dahası sözler. Tam da beklediğim gibi. Diyordu ki sayın Destici;
 “KKTC yer altı ve yer üstü zenginliklerine bağımsız ve egemen bir ülke olarak sahip çıkarken başta Avrupa Birliği olmak üzere yaptırım tehditlerine karşı Türkiye Cumhuriyeti dimdik Kıbrıs Türklerinin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir”
İşte, bir “NOKTA…!” daha özetle denilenler. Nokta…!
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 36. kuruluş yıl dönümünü kutluyor, Kıbrıs’ta Türk varlığının sonsuza kadar güven, huzur ve barış içinde yaşaması dileklerimle başta Kıbrıs Türklüğünün önderlerinden Dr. Fazıl Küçük ve KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere Kıbrıs Türklüğünün var olma mücadelesinde hayatlarını kaybeden şehitlerimizi ve Kıbrıslı mücahitleri rahmet ve minnetle anıyorum."  denilerek, güne özel ifadeyle sonlanıyordu sözler. 
Bana da bir söz düşsün şimdi. Diyorum ki; “Sonsuza dek var ol yaşa, hep bizimle ol Kıbrıs.. Kuruluş günün kutlu olsun..”