Türkiye’nin her halde en zor mesleği asker ve polis olmaktır.

Ne askerin, ne de polisin çalışma koşulları sırdan memur ve diğer meslek sahipleri ile aynıdır.

Memur veya işçi olursun sabah işine gider akşama evine dönersin. Fazladan mesaiye kalırsan ek ücretini de alırsın.

Ama askerin ve polisin böyle bir lüksü yoktur.

Sabah işine gider akşamın kaçında döneceği belli değildir.

Amirinin iki dudağı arasından “ikinci bir emre kadar mesaiye devam” emri çıktığında mesaiye devam edilir.

Bende eski bir asker olarak asker ve polisin ağır çalışma koşullarını yaşamış biriyim.

Subaylık yıllarımda fazladan mesaiye kaldığım süreyi toplasam her halde normal bir memurun yaptığı mesainin iki katından fazla çalışmışlığımız vardır.

Asker ve polislik mesleği normal meslek değildir. Bir yaşam tarzıdır. Asker ve polisler çalışma koşulları gereği  sabırlıdırlar, akıllarına asla fazla mesaiye kaldıkları gelmez. Zaten normal mesaileri de en az on saatten aşağı değildir.

Birileri hem çıkar derki “beğenmiyorsan polis asker olmasaydın. Seni zorla asker polis yapan mı oldu?” zırvalığında bulunur.

Ama işin özü o değildir.

Asker ve polislik mesleği “aç gözlü” mesleklerdir. Mensuplarından sürekli olarak isterler. Zamanı isterler, sağlıklarını feda etmelerini ister ve hatta canını bile feda etmesini ister. Bu durum askeri sosyolojik bir tespittir.

Bir ülkenin huzur ve güvenliği asker ve polisinin disiplin ve kalitesi ile doğru orantılıdır.

Asker ve polislerin hayatı, namlunun ucunda mesleklerdir.

Meslek hayatlarının çoğunu karargah ve karakolda görev yapanlar hariç tamamen açık havada zor koşullarda geçer. Mevsim yazmış kışmış yağmur kar yağarmış önemi yoktur.

Ama bir başka özelliği de, bu iki mesleğe ömrünü verenlerin emeklilikleri ile birlikte unutulup gitmeleridir.

Bu meslek sahiplerinin zaman zaman ciddi ekonomik sorunlarda yaşarlar. İki tayin veya atama bir yangın demektir. Bir asker, meslek hayatı boyunca birkaç kere il değiştir. Çocuklarının okul adaptasyonu, eşlerin işsiz kalması, eşyaların harap olması da işin çabasıdır.

Mesela Jandarmalarımızın durumu daha da zordur. Anadolu’nun kırsalında dağ köylerindeki karakollarda görev yaparlarken hiç kimse onların çocuklarını ve ailelerinin yaşam koşullarını düşünmez.

Asker ve polislerin özlük haklarını korumak öncelikle generallerin ve emniyetin üst seviye yöneticilerinin vazifesidir.

Generaller ve emniyet genel müdürü ve birinci sınıf emniyet müdürlerinin askerlerimizin ve polislerimizin haklarını korumazlarsa onların hakkını kimse savunmaz.

 

İYİ Parti Fırtınası

İYİ Parti Genel İdare Kurulu, Türkiye’nin gelecek onlarca yılına tesir edecek bir karara vardı. Tek başına seçimlere katılmaya karar verdi.

İYİ Parti bu kararı aldığı için siyasette iş birliği yapmayacağı anlamına da gelmez.

CHP ve AKP merkezli siyasal gettonun dışında Türk Milletine bir üçüncü yol alternatifini de sunmuştur.

İYİ Parti il yöneticisi de olarak  CHP'nin yerel seçimlerde iş birliği teklifine nasıl bir karar vermesi gerektiği konusunda kendimle çok mücadele ettim.

Duygularım bana şöyle demişti.

CHP ile yapılan siyasal iş birliğinin iktidar değişikliğine sebep olmadığını, sadece meclise girme mücadelesi veren tabansız fırsatçı partilerin işine yaradığını yaşayarak tecrübe ettik.

Her seferinde aynı sonucu veren bileşenlerle yeniden seçimlere katılmanın da bir anlamı yoktu.

CHP ile iş birliği İYİ Parti tabanını ve seçmenlerini aşırı yormuştu. B

u yorgunluk AKP ve MHP'den çok,  CHP cenahından gelen sataşmaların sonucuydu.

Bu düşüncelerin desteğinde duygularım İYİ Parti'nin kendi kaderiyle yüzleşmesi gerektiğini söylüyordu.

Ama birde akıl ve mantığım vardı.

Onlar da bana CHP ile bir kere daha ama bu sefer daha bir dar alanda İstanbul ve Ankara'da işbirliğini şartlı olarak kabul etmemi öneriyordu.

Ben aklımla hareket ettim.

Ama partimizin GİK kararı bana şunu gösterdi. CHP kadroları ve CHP yandaşı köşe yazarları GİK üyelerimizi ve parti tabanımızı fazlasıyla üzmüş olmalıydı ki GİK benim duygusal bağlamda verdiğim kararı, akıl yolu ile karar verdi.

İYİ Parti GİK üyeleri, sırça köşkte yaşayan şahsiyetler değildir. Bizlerle sürekli olarak istişare içerindedir. Bizler İYİ Parti yerel yöneticileri ve parti tabanı olarak düşüncelerimizi karar vericilerimize çeşitli yollardan mutlaka iletiriz.

Herkes şundan emin olmalı ki, İYİ Parti GİK üyeleri Türkiye genelindeki İYİ Parti teşkilatlarının ve üyelerinin hissiyatının tercümanı olarak CHP ile 2024 yerel seçimlerinde iş birliğini reddetmiştir.

İYİ Parti bu kararından ve bu saatten sonra Türkiye'yi ve Türk Milletini AKP ve CHP arasında sürüp giden tahterevalli siyasetinden ve sarmalından kurtaracak üçüncü bir yolu Türk Milletinin önüne koymuştur.

İYİ Parti önümüzdeki onlarca yılın lider ve iktidar partisi olarak yaşamını sürdürecektir. İYİ Parti bildik sıradan lider partisi kıvamında küçük olsun benim olsun anlayışının partisi değildir.

İYİ Parti teşkilatlarını ve üyelerini zorlu, ama bir o kadar da keyifli bir süreç bekliyor. İYİ Parti siyasetçileri salon siyasetçisi masa başı siyasetçisi değildir. Sahanın, sokakların siyasetçileridir.

Çanakkale İYİ olacak.

Türkiye daha da İYİ olacak.

İYİ Parti, Atatürkçülüğün gerçek sahibi olduğunu bu kararıyla göstermiştir.