Türk Dil Kurumu sözlüğü Terör kelimesini  “yıldırı” diye açıklamaktadır.

Yıldırmak da “gözdağı vermek” anlamına gelnektedri.
Teröristin demek yıldırıcı demektir. Yani gözdağı veren demektir.
Bir başka tanıma göre terör şöyle tarif edilmektedir.
Korku salma, yıldırma.
2-Genellikle siyasal bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü eylem.
Wikipedi internet sözlüğünde terörün geniş bir tarifi ise;
 “siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, belirlenen hedef gruplara veya resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımını ifade eden terim.” 
Bu tanımlar doğrultusunda çeşitli terör guruplarından bahsetmekte olanaklı hale gelmektedir.
Mesela; sattığı ürünlerin fiyatını vicdansızca artıranı da terörist ilan etmek de mümkün müdür?
Eğer mümkündür diyorsak, bunlara her halde “ekonomik teröristler” diyebiliriz.
Yine mesela devletin ve özel sektörün olanaklarını haksız yere kullanarak hızla zenginleşenlere de “makam  ve mevki teröristi” denilebilir mi? Bence bal gibi denilir.
Çünkü; kendine emanet edilen devletin veya özel sektörün makam ve mevkilerinin yetkilerinin gücüyle kendine, ailesine  ve yakın çevresine maddi, manevi veya siyasal fayda sağlamak üzere; yasa tanımaz bir vaziyette kanun ve hukuk düzenini suiistimal ederek yargıyı, polisi, askeriyeyi velhasıl devletin tüm kurumlarını kullanarak halkı veya her türden rakiplerini yıldırmak, yoksul ve yoksun bırakmak gayesi ile faaliyet gösterenlere de terörist denilebilir.
Unutmamalı ki  terörün her türlüsü devleti çökertmeyi, halkı huzursuz ve yaşadığına bin pişman etmeyi kendine gaye edinir.
Ne yazık ki ülkemizde bunun örneklerine rastlamak mümkündür. Ülkemiz adeta teröristlerin eğitim alanına dönmüştür.
Bunun en bariz örnekleri, öncelikle PKK ve FETÖ’dür. 15 Temmuz 2016 öncesinde şerefli Türk Ordusu mensuplarına yönelik başlatılan Ergenekon, Balyoz operasyonları ve diğer kumpaslar, tipik terörist eylemler değil miydi? FETÖ tarafından ele geçirilen yargıçlarla ve savcılarla başlayan saldırılar, en sonunda silahlı kalkışmaya dönüşmüş ve ülkemizde kanlı bir çatışmanın yaşanmasına sebep olmuştur.
Teröriste, hırsıza, dolandırıcıya, rüşvetçiye, her türden giriş sınavı sorularını çalarak devlete militan sızdıranlara yardım edenler de, çalıntı sorular alıp kullanarak devlet kadrolarına yerleşenler de benim nazarımda teröristten farklı değildir.
Bugün için, siyasal gücünü kullanarak terör örgütlerine (mesela FETÖ’ye, PKK’ya, IŞİD, DEAŞ’a vs. örgütlerine) eleman sağlayan kişilerin veya her türden STÖ’lerinin ve hatta kimi siyasi partilerin masum olduğunu söylemek mümkün değildir.
Terörle ve teröristle mücadelede en yetkili kurum devletin üç yasal erkidir. Yasama, yürütme ve yargı.
Üç erk, her türlü kanunsuzlukla mücadele etmek zorundadır. Hele de yargı erkimize büyük sorumluluk düşmektedir.  Yargı erki, her türlü siyasi mülahazanın üstünde, olası siyasal veya başka türden baskılara rağmen kanunları uygulamada hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan, halka ve devlete karşı işlene suçlardaderhal suçluların yakasına yapışmalıdır.
Her şeye rağmen devletin yaptırım gücüne dayanarak şunu da ifade etmeliyim. Devletin yasalarına uymadığı için  kimi siyasi partiler zaman zaman kapatılmaktadır. Uygulamanın caydırıcı olmadığı ortadadır. Çünkü kapatılan partilerin yerine yenileri derhal açılmaktadır.
Devletimiz, yasa dışı bulduğu partileri kapamak yerine, yasa dışı davranış sergileyen, ateşli silah ve mühimmat, patlayıcı madde, eleman vs. temin eden, kullanan partili yönetici ve sempatizanlarına idam da dahil her türden ceza vermelidir.
Devletin askerine, polisine, korucusuna, vatandaşına malına ve mülküne öldürmek ve imha etmek kastıyla eylemelere girişenler veya teröristi fiilen destekleyenler, kesinlikle sıradan suçlu kabul edilemez.  Teröristlere ve destekçilerine idam, mallarına el koyma, ömür boyu siyasi yasaklar ve vatandaşlıktan çıkarma da dâhil her türlü caydırıcı tedbir alınmalıdır.
Bir dip not olarak PKK ve FETÖ tehlikesi nasıl canlar almaya ve ocaklar söndürmeye devam ediyorsa, kimi cemaat ve tarikatlarında uygun ortam bulduğunda halkımızı yıldırmaya yönelik olarak laik devlet düzenini yıkmak üzere silahlı veya silahsız terörist eylemlere başlaya bileceğini öngörüyorum.
Bu gurupların en büyük hedefi Atatürk ve laik düzeni yıkmaktır.
Devletimizin güvenlik ve istihbarat örgütleri uyanık olmalıdır.