Türkiye’de hayat pahalı mı? Çok, hem de çok pahalı.

 Enflasyon var mı? Canavar oldu da, fakir fukarayı canlı canlı yiyip tüketiyor.
Yargıda siyasallaşma var mı? Yok diyenin anlını karışlarım.
Sağlık sistemi çöktü mü? Çökmez mi? Hem de nasıl çökmek!...  
Önce doktorlar gitti. Sonra muayene için randevu alabilmek deveye hendek atlatmaya dönüştü, en son olarak da halk ilaçlar bulunmaz oldu.
Eğitim sistemi millilik yerine, cemaat ve tarikatlarla koordineli eğitime başladı.
Gelir dağılımında adalet bitti.
İşsizlik ve kaçak insan sayısı ülkemizde patladı.
Kiralar tavan yaptı.
AKP hükumetlerinin yandaşlık siyaseti ve berbat ekonomi yönetimi karşısında büyük mağduriyet yaşayan halka yığınları, 2023 seçimleri karanlık günlerin sabah aydınlığı gibi algılamaya başladı.
Tüm bu olup bitenlere rağmen, AKP yirmi yıldır her seçim öncesi yaptığı gibi sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi yine aynı pembe propagandalarına devam ediyor.
Mesela doğal gaz ve petrol bulunur.
Mesela ücretlere zam gelir.
Mesela savunma sanayide büyük bir başarı elde edilir.
Karın doyurmayan boş vaatler ve müjdeler ardı ardına sıralanır.
Yirmi yılda çok şey değişti.
AKP’nin 2023 seçimlerini kazanması oldukça zor görünüyor.
AKP’nin düşüşü, Ankara ve İstanbul gibi illerde belediye seçimlerini kaybetmesiyle başlamıştır.  
Çünkü Ankara’da Mansur Yavaş’ın, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu halkın sevgi ve güvenini kazanarak başarılı işlere imza atmaktadır.
Yapılan anketlerde iki belediye başkanının, cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan’ın rakibi olarak görülmesi, AKP için büyük bir handikap oluşturmaya başladı.
Sanırım AKP’nin stratejistler yaptığı çalışmalarda cumhurbaşkanlığı adaylığında Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu triosundan en tehlikeli halkanın İmamoğlu olduğunu belirlediler.
İçişleri Bakanı Soylu'nun kendisine "ahmak" demesine cevap olarak “31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır" dediği için, YSK üyelerine hakaret ettiği savıyla hakkında dava açılan Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle siyasi yasaklamanın yanı sıra 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi.
Bu karar artık Ekrem İmamoğlu için Demokles'in kılıcı işlevini görmeye başlamıştır.
Böylece İmamoğlu, seçimlere sayılı aylar kala devre dışı bırakılmış ve hatta İstanbul Belediye Başkanlığı dahi elde edilmiş de olacaktır.
Siyasal bir paradoks olarak ifade etmeliyim. Ekrem İmamoğlu’nun ceza almasının Kılıçdaroğlu’nun da faydasınadır. Çünkü İmamoğlu Kılıçdaroğlu’nun potansiyel rakibidir. 
Siyasette “alanda kaçan mı?” Kuralı işlemez.
DİP NOT:
Dün yapılan meclis gurup toplantısında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Ekrem İmamoğlu’na anne şefkatiyle sarılması” meselesini Kılıçdaroğlu ve CHP kadrolarına “kızım sana diyorum gelinim sen anla” mantığıyla açıkladığını ifade edebilirim.
Meral Akşener, gerek Mansur Yavaş’a ve gerekse de Ekrem İmamoğlu’na haksızlığa uğramaları halinde, her durum ve şarta sahip çıkmaya devam edeceğini ilan etti. İki belediye başkanının sadece CHP’nin değil, aynı zamanda İyi Partinin de belediye başkanı olduğunu zımnen ifade etti.
Bakalım “Ekrem İmamoğlu paradoksu” cumhurbaşkanlığı seçimine nasıl etki yapacak.
Altılı masaya da diyeceğim şudur.
Artık cumhurbaşkanı adayınızı belirleyin.
Çünkü “arka su gelene kadar kurbağanın gözü patlayacak.”