Kamuoyunda FETÖ’ nün hainliğine ilişkin her saniye bir değerlendirme yapıldığı kuşkusuz ki bilinen bir gerçek.

Devletini ölümüne seven her vatandaşımız da, kendine göre tepki verip, ardından da Lanetliyor kahrolası hainleri. Bu bir gün PKK, bir gün FETÖ illeti, bazen de terörün bir başka yüzü olsa da, Maskelerin altındaki alçaklar, sinsi planların uygulayıcısı vicdan yoksunu tetikçiler için Milletin mutlak bir çift sözü var.

Benim sözüm ise genelde okkalı küfürlerle süslü olduğundan, terbiye üzerine suç işlememek adına  şu an itibariyle, elbette dile getirmeyeceğim tepkimi.

Ne var ki, önceki gece de, tamda akşam yemeği için sofradayken ’Son Dakika’  anonsuna  dikkat kesiliyorum. Kızım, eşim ve anam ile sofradayım.

Yalan yok, önce ‘Ha S….  Ya Rıfat Abi’ diyerek son zamanlarda ağzıma doladığı tepkiyi verdimse de, durakladım ve ekrana pür dikkat oldum.

Dilimin ucuna kadar gelen diğer okkalı küfürlerle süslü o tepkiyi için için verdim.
Geçtiğimiz İki hafta sonu üst üste Polis ve Askerimi hedef alan bir hain yuvasının aşağılık itleri yurdum insanlarının yüreğine ateş sardı malum. Hep birlikte isyan ettik yaşanılana. Kahrolası terör ve işbirlikçilerine isyan noktasına geldik hem de.
Şimdi başkentte, bir dost ülkenin temsilcisine ilişkin bir hain saldırıdan bahsediyordu haberler.

belli. Senaryo bildik çıktı. Son iki haftadır göz pınarlarımızı kurutan acı  tüm tazeliği ile hissediliyorken içimizde, yine güzel yurduma yönelik kara, kap kara  bir plan belli ki sahnede.

Saldırı anından belli ki hemen sonra çekilmiş bir fotoğraf karesi  ekranda. Yerde kanlar içinde yatan isim Rus büyükelçisi muhtemelen. Aynı kare içinde yerde yüz üstü yattığı görülen birkaç beden daha var üstelik.

Saldırının büyüklüğünü anlatır o anlarda, yorumlar da, değerlendirmeler de geliyor. Bölgeye akın eden TV kanallarının canlı yayın ekipleri, detaylarla geliyor sonra ekranlara.

Sonrası bildik. Hepimiz izledik ayrıntıları.

Bir detay geliyor saldırıya ilişkin. Duyduğumda; ‘En kötüsü de bu oldu’ diyorum.
Kahretsin ki, Saldırgan bir polis çıktı…

Son olarak İstanbul Beşiktaş’ da, terörün hedefine giren Şehit Çevik Kuvvet Polislerimin hatırasına bir leke bırakacak ayrıntı olarak geliyor karşımıza bu gelişme.

‘Nasıl olur?’ diyor insan kendi kendine. Daha dün onlarca Polisimizi emanet ettik gözyaşları ile Vatan toprağına.
İnanmak gelmese de içimden, bir polis çıkıyor eli silahlı can alan isim. Gencecik hem de…

Sonrasında dakikalar kovalıyor birbirini ve telefonum çalıyor. Arayan isim, lanet olası FETÖ’ nün mağdurlarından emekli bir polis ağabeyim.

Saldırı anını anlatır görseller ve bilgilerle ilgili kısa bir görüşme yapıyoruz.

Üzgün olsak da, gerçekmiş saldırganın polis oluşu. Hele sonrasındaki iddialar ve belli ki bağlantılarına ilişkin detaylar, yerini bırakıyor okkalı küfürlerle süslü değerlendirmemize.

Lanet olsun yahu. Yine mi siz?
Sabah oluyor. Eskiden derdik, ‘Çocuktan al haberi’ şimdi öyle mi ya?
‘internetten al haberi’ durumu bütün çıplaklığıyla karşımda. 

Buyurun işte, detaylar, detaylar…
Akşamdan bir vesile ile elime geçen görüntü, sana ortamda paylaşı rekor kırmış adeta.

Şimdi aklıma gelen bir başka soru var. Konuya ilişkin en baba anlatım kimden gelmiş diye.  
AK Partili Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ ın sosyal medya paylaşısına dikkat kesiliyorum. Gazeteci meslektaşım ve de yazar, sayın vekilin düşüncesine acayip takılanlardanım çünkü.

Gazeteci meslektaşım Sayın vekil  15 Temmuz sürecine ilişkin öyle mantığa yakın değerlendirmelere sahipti ki, merak ettiğim bu konu için ne diyecekti.

Tam da düşündüğüm çıktı. Sayın vekile göre, Aynı bela imiş meğer…
Son  sıcak gelişme için de sayın vekilin yorumuna baktığımda, verilen mesaj da gayet ortadaydı.

AK Partili Gaziantep Milletvekili sayın Tayyar;

“Kirli, kanlı ama 24 Kasım'da, 15 Temmuz' da deşifre olmuş bir plan.

Sağduyu galip gelir, Türkiye-Rusya ilişkisi daha da güçlenir.

 Hedef Rus büyükelçisi ama mesaj Türkiye'yedir.
Anlaşılan, 15 Temmuz hesabı kapatılmamış.

Her türlü tehdide ucu açık süreçteyiz” diyor ve ardından da;

“ Aman dikkat…!”
Önceki günlerde,  benzer bir çağrıyı da MHP il başkanı Hakan Pınar’ ın sözlerinden okuyup haberleştirmiş ve hatta, dün gazetemizin manşetinden verdiğim gibi, köşemde de konuya ilişkin düşüncemi dile getirmiştim.
Gerçek olan tektir dostlar. ‘Sağ duyu’ hepimize gerek.

Hepimize gerek olan bir diğer şey de ‘Aman dikkat…!’ uyarılarına hakikaten kulak vermek.
Bizim ne başka bir ülkemiz olabilir bu saatten sonra, ne de sığınacak limanımız.

Kan ile yoğurarak Yurt yaptığımız topraklar, Ata mirasıdır dostlar.
Ata mirasına sahip çıkmak, Yurdu korumak ve ne pahasına olursa olsun, Devletin yanında durmak tır görevimiz.
Sağ duyu hepimize lazım. Tıp kı nefes almak gibi.

Sosyal medyada öyle sözlerle bir takım değerlendirmeleri fark ettim ki Büyükelçiye yapılan suikast ardından ve dün gün boyu, ‘Bu bir şifreli mesaj mı ‘ diye de düşünmedim değil hani.

Hainlerin nereden ve nasıl çıktığı belli olmayan şu günlerde, yazışmalarda gözlemlenen aynı anlatım ve değerlendirmeler, eski bir polis muhabiri olarak (Tanıyanlar bilir) beni oldukça şüpheci kılıyor.

Hani vardır ya bir ‘Altıncı His’ durumunuz. Bazen düşünür ve yorumladığınız konu gerçek olur sonra.
Allah korusun lakin, gel de kıllanma aynı anlatımlarla gelen sözde yorumlardan.
Ve de üstelik, aynı renkte kullanılan Kırmızı ‘Ünlem’ işaretinden.

Bu nedir ya, ‘Sobaları kurun!’
Havanın soğuk, kışın kapıda olmasını ‘Bilmeyen mi var?’
Bunu mu bahane edip, Rusya doğalgazı keser mantığıyla sözde son yaşanılan süreci mi değerlendiriyorsunuz?
Yok sa birilerinden duyduğunuz bir şey mi var da, “DİLLENDİRİYOR SUNUZ?”
‘Sobaları kurun’ demek ne ya?
Şifreli mi haberleşiyorsunuz?
Sağ duyu çağrılarına inat, yoksa bir başka niyetiniz mi var ‘çağrı konusunda?’
 Sobaları kaldıralı, boruları da başka yerlere sokalı…
Mesela ardiye türü depolara, çok oldu TÜRKİYEMDE…(!)