Yüzyılın felaketine iki büyük deprem yol açmıştı. O günleri unutmak ne mümkün?

Deprem kuşağındaki ülkemizde, her an benzeri bir felaketi yaşayabiliriz. Uzmanlar, bu konuda sık sık uyarılar yapıyor,

Dün, güne damga vuran gelişmelerden biriydi, sözü edilen deprem önlemleri.

Birçok haber kaleme alındı, bu konudan söz edilen.

AFAD’ ın, Hakkari'de olası bir deprem için konteyner ve çadır gönderme planları yaptığından söz ediliyordu bahsettiğim haberlerde.

Dahası, Hakkari Valiliğinin, deprem uzmanlarının uyarıları doğrultusunda konteyner alanları belirleyip, güvenlik görevlilerine eğitim verdiği yönünde ifadeler de yer alıyordu o haberlerde.

AFAD'ın hazırlıkları kapsamında çadır ve konteynerlerin Hakkari'ye gönderildiği, bu konuda Hakkari Valisi Sayın Ali Çelik’ in, deprem konusunda yapılan çalışmaların devam ettiğini belirttiği şeklinde bilgiler de sunuluyordu kamuoyuna.

Sözünü ettiğim haberler, internet haber sitelerinde oldukça yer tuttu dün.

Yetkililerin ve deprem uzmanlarının uyarılarının ardından binalarda yapılan dayanım incelemelerinde Hakkari ve Yüksekova'da bazı kamu ve okul binalarının boşaltıldığı bilgisi, bu haberlerde yer alıyordu.

Ve AFAD ‘ in olası deprem için kent genelinde hazırlıklara başladığına dikkat çekiliyordu.

Bu hazırlıklardan söz edilen haberler,  eminim ki birçok insanımızı tedirgin etmiştir Hakkari’ de.

Hakkari, birinci derece deprem kuşağında yer alan bir şehrimiz.

Kent merkezi ile Yüksekova ve Şemdinli'de konteyner alanları belirlendiğine dair bilgiler, Valilikten yapılmış anladığım kadara ile. Çünkü, sözünü ettiğim haberlerde bu tür ifadeler yer alıyordu.

Polis ve jandarmadan oluşan 650 güvenlik görevlisine, arama kurtarma eğitimi verilmiş Hakkari’de. Bu bilgi de, o haberlerde yer geçiyordu.

Rakamlar ile detaylar verilmiş birde. Şöyle ki; AFAD'ın hazırlıkları kapsamında da 2 bin 800 çadırın, Hakkari kent merkezi ile Yüksekova'daki depolara bırakıldığı..

Bu arada, TIR'larla getirilen 200 konteynerin,  Şemdinli ilçesinde vinçlerle belirlenen alana bırakıldığını anlatır görseller geçiyordu bahsettiğim o haberlerde.

Çanakkale’ de, deprem kuşağında. Şehrimizin her yaşayanı gibi ben de tedirginim bu durumdan.

 Bir anlık aklımdan çıksa da bu tartışmasız gerçek, tekrar aklıma geldiğinde, “olacağına varır” gibi bir düşünceye kapılamıyorum neden ise?

Konteynerler, çadırlar, benzeri ekipmanlar, deprem sonrasında hayatta kalacaklar için elbette ki çok önemli.

Yaşam alanlarımız, evlerimiz, işyerlerimiz keşke depreme dayanıklı olsa da, gündüz mesaide rahatlık gibi, geceleri hiç tedirgin olmadan,  korkusuzca uykuya dalabilsek.

Kader dememeliyiz bence, tartışmasız gerçeğimiz deprem için.

Japonya misal. Binaların öldürmediği bir ülke. Deprem önlemleri, öylesine alınmış ki, şiddeti ne kadar büyük olursa olsun, sözü edilecek yıkım yaşanmıyor ülkede.

Bu aralar, faylar çok hareketli, bizi ilgilendiren bölgelerde. Uzmanların yine uyarıları geliyor. Hadi gel de tedirgin olma?

Deprem korkusu, özellikle büyük depremleri yaşamış insanların içinde ayrı bir var.

17 Ağustos’u yaşayan yakınlarımdan biliyorum. Ayrı bir sendrom bu.

Rabbim, bizlere ve tüm sessiz kullarına doğal afetler yaşatmasın inşallah.

Söylenecek çok söz, edilecek çok dua var da, tedbiri almak da bize düşüyor; öyle değil mi?

Tartışmasız gerçeğimiz ile yaşamak zorundayız özetle.

Keşke, her yapı depreme dayanıklı olsa, bir afet sonrası, bu sayede hiç üzülmesek.