Rutine bağladım artık. Her sabah, her sabah...

Ev’den çıkıyorum, aracıma biniyorum, kontağı açıp, marşa bastıktan sonra, gelsin diyorum..

Önce,” Tanrı Türk’e Yar Olsun” geliyor, ardından da; “GEL OĞLUM…”

İlk parçayı, bilenler bilir. Bilmeyenlere de anlatmak (ne de) mümkün?..

Esat Kabaklı.. Ağzına, yüreğine sağlık.. Ne de anlamlı ifadeler ile çağırmışsın… ‘GEL OĞLUM’ der iken..

Her satırı üzerine, ayrı yorumlar yapabilir, saatlerce söz edebilirim aslında.. Ne var ki, sayfalar yetmez.

Üstat Kabaklı; “Gün gidende ay gelende gel oğlum” diyordu önce.. Anlayana, ne kadar güzel bir çağrıydı bu bence..

Ardından da; “Cihan yanar sen gülende gül oğlum..”

Nasıl gülebiliriz ki, bir yanda, üstelik dünyanın gözleri önünde yapılıyor iken bir soykırım.

Ve Esat kabaklı üstadın da dediği gibi;

“Bir yol vardır Hak yoludur bul oğlum”

Keşke be üstat, keşke.. Dünya bir kulak verse, hiç değilse bu son söze..

Hak yolunu bir bulabilse, şu koskoca denilse de, aslında  fani olan şu dünya....

Zulüm sürüyor. Masumlar öldürülüyor.

Katliam artı soykırım hız kesmiyor!?!...

“Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum. Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum.

Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum. Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum

Hain gezen şu dağlarda gez oğlum.” çağrısı ile  “Gez oğlum” diyordu özetle üstat Kabaklı..

Üstadın ifadeleri ne denet aslında.

” Vatanına göz dikeni ez oğlum.

Dostun kim düşmanın kim sez oğlum

Tarihini şerefinle yaz oğlum…” çağrısı da, ne denet, öyle değil mi?

 “Yaz oğlum” diyordu bir de üstat.. Ekliyordu sonra;

“Sen bunları bir kenara yaz oğlum..

Senden gider sonsuzluğa yol oğlum…” diye..

Anlayana elbet hep sözler.. Anlamayana, ne söz yeter, ne de ‘GÖZ’

Esat Kabaklı; “Dört bir yana salmalısın kol oğlum..

Ekmeğini aç olanla böl oğlum..” vurgusu ile bir tartışmasız gerekliliğe de vurgu yapıyordu ‘Gel oğlum’ da..

Peki ya; “Haram yeme Hak uğruna öl oğlum…

Zulüm dolu saltanattan in oğlum…” der iken?...

Sevdiğimi, her gün her gün dinlediğim. ezber ettiğim sözler..

Dahası da var elbet..

Şöyle de diyordu üstat Kabaklı;

“Zalimlere duymalıX-RAY

------------------------------

DİNLE DİNLE, DELLEN!...

Rutine bağladım artık. Her sabah, her sabah...

Ev’den çıkıyorum, aracıma biniyorum, kontağı açıp, marşa bastıktan sonra, gelsin diyorum..

Önce,” Tanrı Türk’e Yar Olsun” geliyor, ardından da; “GEL OĞLUM…”

İlk parçayı, bilenler bilir. Bilmeyenlere de anlatmak (ne de) mümkün?..

Esat Kabaklı.. Ağzına, yüreğine sağlık.. Ne de anlamlı ifadeler ile çağırmışsın… ‘GEL OĞLUM’ der iken..

Her satırı üzerine, ayrı yorumlar yapabilir, saatlerce söz edebilirim aslında.. Ne var ki, sayfalar yetmez.

Üstat Kabaklı; “Gün gidende ay gelende gel oğlum” diyordu önce.. Anlayana, ne kadar güzel bir çağrıydı bu bence..

Ardından da; “Cihan yanar sen gülende gül oğlum..”

Nasıl gülebiliriz ki, bir yanda, üstelik dünyanın gözleri önünde yapılıyor iken bir soykırım.

Ve Esat kabaklı üstadın da dediği gibi;

“Bir yol vardır Hak yoludur bul oğlum”

Keşke be üstat, keşke.. Dünya bir kulak verse, hiç değilse bu son söze..

Hak yolunu bir bulabilse, şu koskoca denilse de, aslında  fani olan şu dünya....

Zulüm sürüyor. Masumlar öldürülüyor.

Katliam artı soykırım hız kesmiyor!?!...

“Yeri bilmek göğü bilmek bil oğlum. Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum.

Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum. Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum

Hain gezen şu dağlarda gez oğlum.” çağrısı ile  “Gez oğlum” diyordu özetle üstat Kabaklı..

Üstadın ifadeleri ne denet aslında.

” Vatanına göz dikeni ez oğlum.

Dostun kim düşmanın kim sez oğlum

Tarihini şerefinle yaz oğlum…” çağrısı da, ne denet, öyle değil mi?

 “Yaz oğlum” diyordu bir de üstat.. Ekliyordu sonra;

“Sen bunları bir kenara yaz oğlum..

Senden gider sonsuzluğa yol oğlum…” diye..

Anlayana elbet hep sözler.. Anlamayana, ne söz yeter, ne de ‘GÖZ’

Esat Kabaklı; “Dört bir yana salmalısın kol oğlum..

Ekmeğini aç olanla böl oğlum..” vurgusu ile bir tartışmasız gerekliliğe de vurgu yapıyordu ‘Gel oğlum’ da..

Peki ya; “Haram yeme Hak uğruna öl oğlum…

Zulüm dolu saltanattan in oğlum…” der iken?...

Sevdiğimi, her gün her gün dinlediğim. ezber ettiğim sözler..

Dahası da var elbet..

Şöyle de diyordu üstat Kabaklı;

“Zalimlere duymalısın kin oğlum…

Nefis kibir mantık yutan dev oğlum…

Mağrur olma insanları sev oğlum…”

Şu fani dünyada,  el kadar bebeleri, kahrolası hırsları ile canından edenler, nasıl insan sever ki aslında?..

Soykırımcıları sevenler, tonla şu dünyada..

Her biri, bir diğerinden acımasız,  nasıl bir canlı türü,  bunu bilmek de hayli zor aslında.

Her akşam, her gündüz, acı haberleri, Dinle Dinle, Gel de  Dellen me bu durumda?

 

 sın kin oğlum…

Nefis kibir mantık yutan dev oğlum…

Mağrur olma insanları sev oğlum…”

Şu fani dünyada,  el kadar bebeleri, kahrolası hırsları ile canından edenler, nasıl insan sever ki aslında?..

Soykırımcıları sevenler, tonla şu dünyada..

Her biri, bir diğerinden acımasız,  nasıl bir canlı türü,  bunu bilmek de hayli zor aslında.

Her akşam, her gündüz, acı haberleri, Dinle Dinle, Gel de  Dellen me bu durumda?