Atalarımız ne de güzel söylemiş. ‘Köpeksiz köy buldular, değneksiz geziyorlar’ Güzel yurdumun kuytu kenar köşelerinde, halen kullanılır bu söz ve dile getirilir bazı durumlarda.

İyi de bu millet her seferinde, Osmanlı Tokadını çekiyor ve akıllanmıyor it soyları ne yapmak gerek acaba?
Yüreklerimiz dağlanıyor olsa da, her bir Hainliğin ardından, bu Milletin hafife alınamayacağını tarih yazarak gösterdiğimiz ne ola çabuk unutuldu?

Bir düşmanlık karşısında, kim olursa olsun, birbirine zıt kutupların dahi, bir an içinde, üstelik saniyelerle tanımlanacak sürede birlik olacağını,  bu milletin ulusa yönelen minik bir hainlik karşısında derhal tek yürek olduğu gerçeğini bilmeyenler, ya da bile bile gerçekle yüzleşmeye niyetlenenler, anlaşılan o ki yeni bir ders istiyorlar.

Dile getirmeye çalıştıklarım, yazılan Şahlı Türk tarihinde bir Abide gibi duruyor malumunuz.
Görmüyor musunuz ey hainler. Ey vicdan yoksunu yaratıklar.

Değnek bile yeter elde olmaya. Adresi bilir değnek her zaman Türk’ün elinde.
Bazen deliye yatsa da sokakta yaşayan bir isim, elindeki değneği ile alıştırır milleti deliliğine.
O’ na eli sopalı, değnekli bir deli diye bakmaz Milletimin insanı. Kabul eder onu bir kıymetlisi gibi.
Adına yazılır kısa olsa da makaleler. Bu Millet onu paylaşır ard arda, herkes bile diye.
Bir deli Kadir hikayesi anlatacağım size.

Vardır elbet her kuytu köşenin bir delisi.

Bazen bir replik olur, bir filmde çıkar karşımıza. ‘Ben Kadir’ diye.
‘Hangi Kadir’ diye sorana da, Oldukça sert ses tonu ile ‘Deli Kadir lennnn…’ diye.
Bu gün dedim ya, kimse üzerine alınmasın diye.

Bu Milletin kulağında küpeli delikanlı genci  de, mini etekli Türk kadını da, tek bir şey için gözünü bir anda karartır hatırlatayım. Bir anda yiğitleşir küçümseyerek baktıklarımız.

Ve Yılmaz bir bekçi oluverir, Devleti, Bayrağı, Milleti ve Ezanı için.

 Hem de çok gördük, eli kınalı kız kardaşların yeri geldiğinde bir Aslan parçası olduğunu.

Küpeli delikanlıların, damarında akan asil kandan aldığı güç ile, bir anda kükreyen bir Hali nasıl aldığını.
Oynamayın bu Milletin ayarları ile. Sokaktaki deliyi de dellendirmeyin…
Sayfadaki görsele bir bakın hele. Bir değnekli kişi trafikte.

 Fotoğraftaki kişinin ismi Kadir. O bahsettiğim filmdeki repliğe belki de konu olan Kadir.

Bir başka deyişle de, Mercedes Kadir.

Akli dengesi yerinde değil ve bütün gün üstünde dolaştığı, önünde Mersedes arması olan sopayı, Mercedes'i zannederek yaşamış ve de yaşıyor.

 Buraya kadar tamam mı, Hayal edebildiniz mi Kadir’i?

Tamamsa devam edelim o halde.

Başlayalım bir deli Kadir hikayesine.

 Koskoca bir şehir, Kadir'in Mercedes hayalini her şeyiyle sahiplenmiş durumda. Deli Kadir kabul görmüş koskoca bir kentte.

Trafik ışıklarında duruyor Mercedes armalı değneği ile. Onunla birlikte duran otomobiller gibi.

Kurallara tam anlamıyla uyan bir deli. Üzerinde durduğu değneği ile.

Arabası sandığı değneği ile nizami park ediyor Kadir, park edilmesi gerekli her noktaya.

Koca şehir alışmış bir kez deli Kadir’e. Mercedes kadir’e…

Trafik akıyor olanca hızıyla, ve sinyal vermiş değneği ile Kadir’e, diğer arabalar yol veriyor el mahkum.
 Bütün şehir o değnek "Mercedes"in farkında!

Bir gün gerekiyor  bakım ve Kadir sopasını Mercedes servisine götürüyor.

 Ustalar bütün ciddiyetleriyle belirlenen arızaları anlatıyor, bir usta sopaya teyp takıyor hatta.

Diğeri değişmesi gerektiğini anlattığı aynasını, armasını yeniliyor değnekten Mercedes’ in…

 Sıkı durun; trafik polisleri, yanlış yere park ettiğinde ya da, 'çok hızlı gittiğinde' Kadir'e ceza yazıyorlar bir de.
Öyle ya değnek Mercedes, Kadir ise bir insan ve de şöfer…

Zamanı geldiğinde muayeneye gönderiyorlar Kadir’i…

Bir koca şehir, Malatya, Kadir'in hikayesini onunla birlikte yaşıyor ve de yaşatıyor vesselam…

“Bir 'deli'nin sopasına göre yaşayan şehirlerin, sopayla, sapanla, satırla birbirlerini kovalayan şehirlere dönüşmesini gördükçe bu hikaye çok hoş gelir insanın kulağına” diye anlatılıyor Kadir’ in hikayesi…

 Anlatabildim mi bende. Kopya ettiğim hakayeyi.
Sizler de, kopya ettiğim hikayede de dile getirildiği gibi,  ‘Anlarsınız umarım…’
Bir de bir başka hikaye var ki Kadir’e özel. Gel de gülme?

 Değnek Mercedes’ini alıp, gider bir gün kadir Mercedes servisine.

 Varmış ustaların yanına. Sonrasında da bir çırpıda sorunlarını söylemiş.

Usta almış arabasını ve "2 gün sonra gel" demiş.

Kadir 2 gün sonra gelmiş. Usta arabanın daha olmadığını söylemiş.

Kadir ertesi gün yeniden tutmuş servisin yolunu ve varmış değnek arabasının yattığı servise.

Aldığı yanıt yine aynı olmuş ve Usta yine olmadığını söylemiş.

Kadir ertesi gün yine gitmiş. Usta arabanın hâlâ olmadığını söyleyince;

 "YETER ARTIK YA VERİN ARABAMI KAÇ GÜNDÜR YÜRÜYEREK GİDİYORUM EVE" demiş Kadir…

Kadir’ in yaşadığı kentte elbette sokak köpekleri de var. Ve Niyeti, köpeksiz köy’ de değnekle gezmeye mecburiyet değil Kadir’ in orası belli.

Halen  insanlığın ölmediğini herkese gösterir bir hikayenin geçtiği kentte, Kayısı cennetinde, Malatya’ da bir ders veriliyor tüm insanlığa.

Gündüzleri sıkça görürüz delileri. Gece pek görünmezler ortada. Çanakkale’ de de öyle üstelik.

Bir gün denk geldiğinizde bir çay söyleyip, birer cigara tellendirin karşılıklı.

Bakın görün, saptamalar nasılmış bildik konular üzerine, deli deyip geçtiklerimizin.

Delileri delirtmeyelim. Hele hele elde sopası olanları…