DİYORSAN Kİ YOK OLMAZ; 'SEN BİLİRSİN CANCAĞIZIM...'

Ne güzel; ne eşsiz sözlerdir şu sözler..Arif Nihat Asya' dan gelen...
"Bayrakları Byarak Yapan, Üzerndeki Kandır...
Toprak,  Eğer Uğrunda Ölen Var İse Vatandır"
Anlayabilene elbet bu sözler.. Ne demiş atalar, "Anlayana Sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.."
Adebiyat tarihinden , şaailerin şiirlerinden söz etmeyeceğim.. Ne haddime..!
Ben Güne özel kendimce düşüncelerim diyeceğim..
"Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum." der iken üstat Orhan Veli Kanık, sanırımben gibi düşünenlerin bir türlü anlatamamasına vurg uyapmış olmalı.. Kalemine asğlık üstat.
Bir makelede rastladım geçende. "Bergson, 20. yüz yılın en önemli filozoflarından birisidir. Aklın egemen olduğu bir dönemde aklın yerine sezgiyi yerleştirerek felsefe için yeni bir yol açmıştır." denilerek anlatılıyordu.. Anlayana ebet bu ifadeler.
Felsefesi olacak bir işin.. İnsanın hayatta bir felsefik bakışının şart olması gibi mesele.. Kiminde var, kiminde yok.. Anlat hadi bakalım, anlatabilirsen.
Yoruldum.. Yazmaktan çizmekten.. dahası, uzun süren telefon görüşmelerinde, dakikalarca bahsetmekten, usandım.. Çok mesele var, çözmeye kalkışan hiç yok.
Üstat,  Bergson zamanı ikiye ayırırmış. Birincisi; hakiki ve psikolojik zaman,
 İkincisi ise; matematiksel zamanmş...
Kiminde matematik sadece para hesabında var.. Zamanı pisikolo<ik kazanım olarak gören hiç yok.. Nasıl iş sahi bu..!
Matematiksel zamanın uzayda gerçekleşen olduğu gerçeğinden yola çıkıp hareket eder isek  şayet, çok zamanın geçmesini bekleyeceğiz.. Uzay deyince herkesin aklına 80' lerdeki Uzay yolu geliyor.. Hani kaptan Körk, Mistır Spak falan
Hakiki ve psikolojik zamanın, insanın iç dünyasında gerçekleştiği kabul ediliyor bahsettiğim felsefede..
Makale içinde bir de şöyle bi cümle geçiyordu; "Uzayda gerçekleşen mekansal zamanda yani ölçülebilen hesaplanabilen matematiksel zamanda gerçekleşen yaşantıyı dile getirmek gündelik hayatın sıradanlığı içersinde herkes için mümkündür."
Gündelik,günlük hesaplardan, meseleleri göremeyenlere ne denir o vakit.. ! Ya da, ne denilmeli..?
Şairler ve edebiyatçılara dikkat çekmemin bir nedeni de, okudğum makalede geçen şu cümle; "Bergson edebiyatın kudretini; kendi varlığında herhangi bir eksilme olmadan varlığının her noktasında hissederek keşfetmiştir."
Edebiyatı çözdün mü, şairin sözünü kavradın mı, mesele çözülecek bence.
Filozof olmaya da gerek yok yani.. Anlamak, anlamak istemek mesele..
Ve ben bu gü , şunu demiyorum; "Sırf dünyadan bir Bergson gelip geçti diye edebiyat dünyasının yörüngesinde sapmalar elbette ki olmayacak."
Edebi dil önemli.. Şiirsel sözler kadar hem de..
Bazı sözlerin ağırlığına geçende de değinmiştim..
Bir de eklemiştim; "Gaz Lambasından bi haber nesle, Lambada üşüyen alevi, nasıl anlatır sınız?" diye..
Gaz Lambası önemli.. Hele, elektrik fiyatalrının bu denli konuşuludğu dönemde.. Lakin, lambada yakacak, gaz yağını da bulmak ne mümkün..
Şair, Ozan, Aşık çok bizde.. Türk milletinin örnek alacağı yiğiti de çok.. Rahmetle anar iken o yiğitleri, üstatları da rahmet ile anmazsak olmaz elbet.
Günlerdir eleştiri konuları üzerine edilen sohbetlerin bir tanığına dönüştüm..
Et zammından, akaryakıt zammına.. Adamın arabası yok, zam’ dan şikayetçi.. Öyle ya, toplu taşıma da etkilendi doğal olarak zam’ lar dan..
Et, bayramdan bayrama bazılarımızda.. Bundan böyle, bayramlarda kurban kesen olmaz ise, bayramdan bayrama et tadı alanlar, ne olacak sahi..!
Mesele çok, eleştirilen konu da haliyle çok.. Kimi eleştirileri dinliyorum sadece.. Edebiyat yapmadan hem de..
Şiir’den dizeler geliyor bazı anlarda aklıma.. “Yürü be, Ehli Deve..” şeklinde başlayan o şiirden tutun da, “Yağda yağmur, çaktı şimşek” bilindik argo’ sal şiire dek..
Yaşam geçti, geçiyor.. Gördüklerimiz, daha göreceklerimizin de teminatı san ki..
Bir avuç içi su kadar önemlisi var mıdır, bunaltıcı sıcakta..
Yaz geliyor yaz… Soğuklar da geçecek elbet.. Sabır az daha sabır..
Güneşin sıcaklığı, ayrı bir ısıtacak içimizi. Dargınılar, küskünler kucaklaşacak belki de..
Belki de, bir ağacın gölgesinde yine elle tutuşacak.. Kim bilir…
Kimimiz selam edecek geçmişe.. Geçen yılların güzelliklerini anacak hallice..
Şu yaz gelsin artık be.. Haydin hoşça kalın.. Sağlıkla kalın bir de..