Aklıma 90’ lar geldi yine. Kola’ ya zam gelinci, boykot yapmıştı insanlarımız. Sonuç: zam geri çekilmişti..

O yıllarda, şehrimizde de bir takım gösteriler yapılıyordu. Kola için değildi, konu başlığı spor’du. Bizde doğla olrak haberleştiriyorduk tepkili yürüyüş ve gösterileri. Günlerec sürmüştü bu durum. Haber geçtikçe, İstanbul bozuk atıyordu. “Yetti artık bu kola eylemi. Gönderme” diye.

Kola eylemi olmadığını anlatmakta güçlük çektiğimden, başta; “Aklıma 90’ lar geldi” dedim.

Şimdi güne döneyim. Bu aralar sık işitilen, dahası sosyal medyadan yapılan boykot çağrısına.

Kola eylemi ile, 90’ lar da Enflasyon canavarı ile mücadelede, boykot işe yaramıştı bir başka deyişle.

Kalem kalem fiyat artışının uygulanmadığı tek bir şey kalmamış iken, zamlanmış ürünlere rağbet hiç azalmadı. Sanki mecburuz tüketmeye..

Kıraathaneler başta, kafeler tıklım tıklım.

Tüp zamlı, çay zamlı, şeker zamlı, zamlanmayan kalmadı. Böyle olunça, en çok tükettiğimiz çay fiyatları nasıl da artı!?!..

Kafelerde, kahvenin türlü çeşitleri var. Onların fiyatları dudak uçuklatıyor. Kafeler boykotu sanki çoktan hak etti.

Hayat pahalılığını hissetmeyenimiz yok kısacası..

Karı okça, bir de çocuk, dışarda yemek yemek ne mümkün?..

Restoranlara, içkili içkisiz fark etmez,  fahiş fiyatlar nedeniyle girmeye korkar olduk şimdilerde.

Vatandaş; restoranlara gitmeme kararı almaya başlamış bu aralar, özellikle büyükşehirlerde.

İşittiğimize göre, bizde durum ne bilmiyorum, büyükşehirlerde, porsiyonların küçülmesine rağmen fiyatların düşmediği de konuşuluyor.

Tüketici kararı vermiş özetle. Vatandaşlar sosyal medyada başlattıkları (#boykot) hareketiyle tepkilerini göstermeye başlamışlar, bunu da yapılan paylaşımlardan fark ettik biz küçük şehirlerde yaşayanlar.

Türkiye'de, enflasyon canavarı insanları çileden çıkarmaya başladı diyebiliriz bu durumda.

Ekonomi haberleri hep bahsediyor,  son dönemde iyiden iyiye tırmanan hayat pahalılığından.

Tekrara gerek yok bu bilgiyi, hepimiz yaşayarak hissediyoruz çünkü pahalılığı.

Şahsen ben,   dışarda yemek yemek konusunda hayli ürkmüş haldeyim. Peynir, ekmek, domates neyime yetmez ki?

Gerçi, peynir fiyatları da ortada.. Domatese diyeceğim zaten yok. Mevsiminde yeme laışkarnılğımızı yitirdiğimizden, el mecbur..

Fahiş fiyatlar yüzünden ne kahvaltı ne de akşam yemeği yenebilir  dışarıda..

Şehrimizde bile, 40p lira istiyorlar sabah kahvaltısı için kişi başına.. Şaka gibi değil mi?

YENİ MODA, "BOYKOT" HAREKETİ

Sosyal medya yakılıyor çağrılardan. Uyanlar olur ise; esnafın işi zor.

Özellikle, dar gelirli vatandaşların tepkisi çok büyük.  Boykot çağrıları bu nedenle giderek dillenmiş durumda.

Sosyal medya platformu X üzerinde yaşanan hareketlenme, bir deyişle boykotu da beraberinde getirmiş..

Dile gelen bir tarih var. 20-21 Nisan tarihlerinde restoran ve kafelere gitmeme kararı almış insanlarımız, yapılan sosyal medya paylaşımları bunu gösteriyor.

Çekirdek aile, geçen yıla kadar hafta sonu kahvaltısı yapabiliyordu. Dar gelirli bile olsa.

Şimdi öyle mi ya? Bir kişilik serpme kahvaltının kimi yerlerde bin lirayı bulması, bir fincan kahve içmenin bile maliyetinin 150 lirayı aşması karşısında, ne beklenirdi ki zaten.

İnsan ürkmesi, hiçbir şeye benzemez derdi atalarımız. Ne de haklılar imiş..

Enflasyon canavarına karşı;  öfke ve tepki bir hareket ediyor diyebiliriz şimdi.

Hava muhalefeti durumlarda; “zorunlu olmadıkça sokağa çıkmayın!..” uyarıları yapılır.

Fırtına kış, rüzgar yağış’ tır bu uyarıların başlıca nedeni.

Pahalılık karşısında, vatandaş şimdilerde birbirinin kulağına fısıldıyor;
“Mecbur kalmadıkça, keyfi ihtiyaçları artık unut..” diye.

Boykot mu gerek, yok sa unutmak mı, bilemedim şimdi..

 

 

..