.

Adın çıkmaya görsün’ e, bence en güzel örnek. Ay çicekleri…!
Sen var oludğundan beri hep güneşe bak, hep Ay çiçeği diye anıl. Olacak iş değil. Gerçi, bazı bölgelerde de güne bakan derler lakin, dedim ya; bazı bölgelerde…
“Sen ömrün boyunca güneşe bak, buna rağmen sana ay çiçeği desinler” diyen kim di acaba? Bu sözü ilk işittiğimde, “Ne kadar da doğru demiştim…” Doğru düşünmüşüm değil mi…?
“Adın çıkacağına, canın cıksın” da derler canım yurdumda. Bir hata yaparsın, o hata hep peşindedir, hep o’nun la hatırlanırsın. Mesela; Siyasette de böyledir hep mesele…
“Hatasız kul olmaz…” demiştir, oysa ki koskoca Orhan baba. Söylerken, dinlerken, dinleyip efkarlanırken, ne de hoştur bazı şarkılar. Bazı anlarda hoştur kulağa, bazı vakitlerde de, ne de eleştiri alırsınız arabesk hayranlığınız üzerine… Kısacası, ne yaparsanız yapın, çoğu zaman yaranamazsınız…
Nereden geldiyse aklıma, şu ay çiçeği meselesi?  Belki sezon açıldı, üveyikler bu alanlarda avlanmaya başladı, ondandır aklıma düşen Ay çiçekleri.
Sahi, ay’da çiçek var mıdır? Nedendir bu türe bu ismin verilmesi meselesi…? Ay ile ne alakası vardır ay çiçeklerinin. Ay, her gece yoktur ki durduğu yerde…” Bazen karanlığa çekilir, sonra başlar küçük küçük poz verip, büyümeye. Dolunay oluncaya dek büyür bizim ay…
Ay karanlığı sevmez bazı türler, bazıları da bayılır. Balıklar mesela. Yada beki yapılan yaban hayat…
Yok yok, nereden taktım ben bu ay’a, tam bilemedim…
Ay başları dır hep iple çekilen. Sonuçta emeğinizin karşılığını aldığınız gündür, size göre ay başı… 
Ay başında ele geçen cebe giren paralar, bir ay boyunca kalsa elde, yani cepte, daha bir anlamı olacak ya aş başının, fakat şimdilerde ne çare. Aldığınız an itibariyle bitiyor lanet olası maaşlar…
Bir başka ay başı meselesi daha var dır ki: durduk yere atarlanan kişiye de denir… 
Tuttu yine ay başın diye….! Ne varsa bu ay adı ile başlayan anlatımlarda var aslında. Ay meselesi, hakikaten ayrı bir mesele.
Bir de vurulduğumuz ay’ lar vardır ömrümüze damga vuran. Hilaldir misal ay’ın hali. Tıpkı, şanlı bayrağımızda ki gibi…. Bir de önünde 5 köşeli yıldızıyla, bir sevdadır ay’ ın buluşması biz Türkler için.
Ay’dan başlayan düşünce halimin nedenini sanırım buldum ey dostlar. Uğruna düşünmeden toprağa düşülecek şanlı bayrağımız çıkmıyor ki hiç aklımdan…!
Bizler için bu denli kutsal iken Şanlı bayrağımız, O’ nu hiç tanımayanlarla iş tutanlara ne demeli…?
Vallahi bu aralar, o kendini bilmez hainlerle aynı tastan su içenlere acayip tavırlıyım. Ne utanmaz, ne arlanmazlar bu hainler ve onların kankileri…
Etrafımızda, Şehitler coğrafyamızda da o kadar çok ki bu hainlerle iş tutanlar, hangisinin ismini versem bilemiyorum. Çok lar yani…
Böylesi kutsal coğrafyada, birileri sanki hain tohumu serpmiş toprağa, bitip bitip duruyorlar.
Medet umdukları, dediklerine destek olmaları için ümit bağladıkları hainler, öyle çoğaldı kı şu sıralar,  sözleri de bir, özleri de…
Çanakkale’nin dünyaca bilindik adına, tarihe altın harflerle yazılan destanına böylesi kara leke düşüren, bahsettiğim o  zihniyete bir ad bulur isem, söz paylaşacağım. 
Aklımdan geçen bir fikir daha var. Mesela; en yukarılara yazmak gerek bulacağım o ismi. Kafasını göğe kaldıran her insanın görebileceği bir yere. O ‘raya yazmak gerek ki, her kafasını göğe kaldıran canlı, lanetlesin o birilerini.
Misal diyeceğim ve ekleyeceğim. Tavuk bile su içer iken havaya bakar ya, içtiği her damla suyun ardından göğe bakıp, gagasıyla gagalasınlar tavuklarımız o hainliği. Nasıl fikir ama…?
Günlerdir şehrin göbeğinde bir takım planlar kurup,  o planların peşine düşenlerin ettiği sözleri, tarih tek tek not alıyor. 
Umarım bir gün tarih hakkını verir, not aldıklarının. Günü geldiğinde, notu açıklananların yüzünü görmeye şimdiden can atanlardanım vesselam.
Sözüm ona Çanakkale hayranlıklarını, yine sözüm ona Çanakkale adına söylemleriyle dile getirmeye çalışanların, amacının ne olduğu, kimin direktifi ile yol aldıkları meselesine ilişkin yazıya dökülen raporlara göz attım da, gözlerime inanamadım doğrusu.
Bu ne Alman seviciliğiymiş kardeşim diye soruvermişim ilk okuduklarım karşısında.
Unutmadan bir diğer duyuyum daha var. Adlarına hazırlanan Nişaneler hazırlanmış, yoldaymış, geliyormuş Almanya’dan…
Ne diyelim, haydi hayırlısı…! Herkese iyi pazarlar… Kalın sağlıcakla…