.

İnsanın her daim güvendiği bir güç olmalı hayatta. O güç, bazen ikinci bir kuvvet olabilir. Ne var ki, ‘Azim…’ asıl kahramanınızdır.(Tabii ki bence..) 
Bence başarıya ulaşmayı sağlayan önemli faktördür Azim.
Ki; azim için dile gelen bir anlatım daha vardır ki, hiç o noktada edilen sözlerden bahsetmeyeceğim. ‘Azim’ le başlayıp, ifadelerin içinde bir Fare örneği de geçen o uzunca anlatımı hatırlatıp,  kafa bulandırmayayım.
Hayatta herkesin bir gizli karamanı vardır. Misal, benim de olduğu gibi. Örnek aldığım, küçüklüğümde taklit etmeye çalıştığım kişi, amcamın oğlu…
İyi bir atıcı, iyi bir avcı, iyi bir denizci ve iyi iyi iyi…
Saymakla bitiremeyecek kadar iyi özelliği vardır. Serttir, dediğim dediktir. Arnavut damarı tutmaya görsün. Bazen kavgacı, çoğu zaman da insan… Bu arada analizleri de sağlamdır. Çünkü bir yanı Çerkez…  Kısacası, benim gizli kahramanımdır amcam oğlu.  Laf aramızda, o’na hiç amca dememişimdir. ‘dayı’ diye hitap ettiğimdir.
Diyeceksiniz ki, ‘Ne alaka. Nereden geldin gizi kahramanlığa. Nereden çıktı bu konu…?’
Merak edenler için açmaya çalışayım. Açtığım bu konudan dolayı art niyetli düşünmeyiniz. Zira, art niyetim neden olsun ki…?
Kararlılık ve kararlılığından vazgeçmemek de, sizin kahramanınız olabilir. Öyle değil mi…?
Şimdi nereden bu konuya geldiğimi anlatacağım.  Okuduğum, duygulandıracak düzeyde sözlerle yüklü bir veda mesajında yer bulan ‘Gizli kahramanlar’ vurgusu üzerine, bir iki satır yazmak geçti içimden. Öyle ya, çoğumuzun bir kahramanı vardır hayatta.
Özetle, benim hiç gizli kahramanımdan bahsetmediğim, o’nu hiç onore etmediğim geldi birden aklıma. Ve de ne kızgınım şu an kendime…
Bugün aklıma düşen, gizli kahramanımdan söz etmeme neden, okuduğum bir veda mesajı oldu. Öncelikle, iyi ki okumuşum o mesajı diye geçiriyorum içimden.
Dilerseniz, mesaj verilenleri de duygulandıracağını tahmin ettiğim o paylaşım diyeyim.
İçinde,  ‘gizli kahraman’  vurgusu yer alan ifadelerin bulunduğu veda mesajını okurken, aklıma bir de şu düşünce düştü; “keşke gizli kahramanların ismi de yer alsaydı da, onlar da onore olsaydı”
Çünkü, veda mesajını yazan ben olsaydım, bugünlere gelmemdeki Azim ve Kararlığa neden gizli kahramanımdan kesinlikle söz ederdim.Yani, aslında amca oğlum olan ‘DAYIM’ dan…
Yani: HASAN FEVZİ SÜREK’ ten…
Gizli kahramanımdan, ilk kez söz etmeme neden mesajdan da söz edeyim. Öyle ya, veda ve veda edilenlerin onore edilmesi sayesinde, ben gizli kahramanımdan söz etme fırsatı buldum.
Halk Eğitim Müdiresi Yasemin hanım; “ 4 Aralık 1992 yılında başladığım öğretmenlik hayatımda 4 Aralık 2014 yılında Çanakkale Halk Eğitimi Merkezinde müdür olarak görev yapmaya başladım.” diye başlıyordu sözlerine, sonrasında da:
“4,5 yıl boyunca yeri geldi yorulduk, yeri geldi gecemizi gündüzümüze katıp çok çalıştık.
Ama başardık. Sizlerle başladığım bu yolda Halk Eğitimi Merkezinde çalışmanın hep onurunu gururunu yaşadım.
Artıııkkk  görevim sona erdi. Öncelikle bu göreve beni uygun gören Çanakkale Valiliği’ ne, Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü’ ne ve bu göreve gelmemde destek veren gizli kahramanlara (onlar kendilerini biliyor)ömür boyu vefa borcum olduğu bilincindeyim.” diye ekliyordu.
Dahası da vardı teşekkür edilenlerin. İsim isim sıralanan.
Benim bu gün gizli kahramanımdan söz etmeme vesile olan, gizli kahramanımı yine aklıma getiren bu veda mesajı için teşekkür ettikten sonra, aklıma düşen suhalden söz etmeden edemeyeceğim.
“insan neden gizli kahramanlarından söz etmez? Kahraman neden gizlenir? Ya da, kahramanın gizlisi mi olur? Kahramanlık hak etmez mi söz edilmeyi? “
Şaka bir yana, veda ve beraberinde gelen teşekkür içinde, keşke gizli kahramanların ismi de geçseydi ve başarılı görevi verenlerin önemli seçimi bu sayede dile gelseydi diyorum içimden.
Bu aralar, fazlasıyla onora edilmeyi hak ediyor bence gizli kahramanlar. Onlar olmasaydı, bu görevlere gelemez, başarıyı da göz önüne seremezdik. Öyle değil mi…?
 Tekrar aklıma düşüyor aynı soru; Gizil kahramanlardan neden söz edilmez?
Benzeri bir duruma rastlar ve yine aynı detayı yakalar isem, yine bahsedeceğim, önemine değineceğim kahramanlığın.
Kahraman bir Milletiz sonuçta. Kahramanlık ve kahramanlarla övünmeliyiz, yanlış mıyım…?