.

Yasa dışı yollarla sınır ihlali yapıp, sözde yeni hayata yolculuk edenlerin yakalanıp, kıyıya getirilmesini anlatır bir fotoğrafı ne zaman görsem; ilk aklıma düşen oluyor attığım başlık.
“İnsan bu kadar mı akıllanmaz?” diye de sorguluyorum haliyle…
Onca can gitti, sözde yeni hayat yolunda. Onca can gibi, belki de milyonlarca doları, insan tacirlerine kaptırdılar sözüm ona yeni hayatın uğrunda.
Peki ya, neden akıllanılmaz? Bilindik bir deniz kazasına uğrayacakları hiç mi düşmez akıllarına?
Şaka gibi yaşanılanlar. Üstelik kimi vakit kundaktaki bebe ile çıkıldı, muhtemel sonunda gelecek ölüm yoluna.
Bazen kıştı ecel teknelerine balık istifi edildikleri zaman, bazen de kavurucu yaz sıcağında saatlerce beklediler nebi deryanın üzerinde.
Ege’nin tuzlu suyunu bilmeden, çocuklar dokundu maviliklere. Öyle ya, susamışlardı. Bir avuç su alıp attılar ağızlarına. Yaktı genizleri Ege’nin tuzlu suyu.
Bilemediler çocuklar. Bu su neden bu kadar tuzlu…
Oy sa ki, hayatları da böylesi kavrulmanın yolunda, böylesi bilinmeyene, üstelik de anne babaları tarafından çıkarılıyordu o çocuklar ölüm yoluna.
Çocuk ne yapsın? Anne gel diyor, baba hadi diyor, çocuk koşarak hareketleniyor. Hem de bilmeden, bir büyük bilinmeyene. Belki de sonu ölüm. İyi de çocuk ne bilsin öleceğini.
Yine, Sahil Güvenlik vardı çok şükür, olası bir kazaya uğramadan kurtuldu onca hayat.
Kim dur diyecek se, artık dur demeli.
Yok sa, bu gün yarın, yeni bir faciadan söz edecek yine gazete manşetleri.
Havalar ısındı, yine hortlardı insan tacirliği. Hoş, buz kesmişken hava, yine varlardı onlar.
Birkaç bin dolar uğruna, kandırılmış hayatları çıkardılar ölümün yoluna. Sonu muhakkak olmasa da, ihtimaldi olası bir deniz kazası.
Şükürler olsun ki, 2/24 görevde Sahil Güvenlik ve yine son anda Azrail’in elinden çekip alınan o hayatlar.
Ben şahsen usandım bu konudan bahsetmekten. Acı haberleri paylaşmak ve aktarmak öyle zor oluyor ki, anlatmak elbet mümkün değil. İşimizin fıtratından yazıyoruz içimiz yansa da.
Hep sorguluyorum;  onca yazılan çizilenden de mi haberdar değil bu kaçaklar?
Bile bile, çoluk çocuk nasıl çıkıyorlar ölümün yoluna?
Kandırıldıklarını duydukları onca göçmenden farklı mı hissediyorlar acaba kendilerini?
Dahası ne sorular var sıralanacak. Ne var ki, sorular değil dile getirmek istediğim. Bile bile lades diyenler…
Buyurun işte, bir yeni vaka. Rakamlarla hiçe sayılan hayatlardan söz edilen bir haber.
İHA’ dan dönen haberdi, artık rutine dönen. Şöyle idi Meslektaşım Bekir ağabeyin attığı başlık;
“Ege’de mülteci akını devam ediyor….”
Sanırsınız, balık akımı var Ege’de. Şaşkınlık ile sudan çıkmış balığa dönenlerin halini özetliyordu kaleme alınanlar.
 Bir istatistik rakamla geliyordu detaylar.  “2019’da düzensiz göçmen sayısı 13 bine yaklaştı” vurgusuyla.
13 bin kişi, artı adam başı bin dolar denilse, paraya bak yahu…?
Madem adam başı bin dolar para bulabiliyor bu göçmenler, o vakit neden kaçma hedefindeler? Diye de bir soru düşüyor ya, aklıma neyseeee…
Magazinleştirmeden konuyu, döneyim sahil Güvenlik’ in 7/24 uğraşı ile kurtarılan hayatlara.
Meslektaşım Bekir Erdinç’ in haberine göre şöyle geliyordu rakamlarla çarpıcı detaylar.
“ Ege’de 2019 ilk altı ayında Yunanistan adalarına gitmek isterken yakalanan mülteci sayısı 13 bine yaklaştı. Ege’de adeta bir düzensiz göçmen akını yaşanıyor.” Şeklindeki ifadeyle.
Sonrasında;  “Sahil Güvenlik Komutanlığı verilerine göre, 1 Temmuz itibariyle Ege Denizi’nde yaşanan düzensiz göç hareketlerinde 12 bin 933 mülteci yakalandı.
Bu yıl içerisinde Ege’de yaşanan düzensiz göç hareketlerinde 28 kişi hayatını kaybetti.
Çoğunluğu Afgan, Suriye, Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmenler özellikle Yunanistan’ın Midilli (Lesvos) Adası’na geçmek için zaman zaman hayatlarını tehlikeye atıyor. “ diye geçiyordu cümleler.
Düzensiz göç hareketinin önlenmesine yönelik Türk Sahil Güvenliği öyle ısrarcı ki, benzeri ısrar insan tacirlerinden de geliyor, bence bu ısrar da hiç hafife alınmamalı.
Bugüne eğdin, 23 organizatör yakalandı, yapılan ısrarcı çalışmalar kapsamında.
Ayrıca, Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri Ege’de yaşanan düzensiz göç hareketlerinin önlenmesi için 7 gün 24 saat bölgede denizden, karadan ve havadan denetimlerini aralıksız sürdürürken, bunu da bir bedeli olmalı. Yakıt vesaire.
Sanki terörle mücadele ediyor Güvenlik güçlerimiz. Bunca uğraş nedeniyle ortaya çıkan masraf bir yana,  derdi tasası yeni facialar yaşanmasın olan sahil Güvenliğimize, duacı olup, onları Allah nazardan korusun diye de dileğimiz olmalı bence.