.
Dün, Partisinin gurup toplantısında konuşuyordu Reis. Diyordu ki; ”Yunanistan başbakanı ne söylerse söylesin bizim orada haklarımız var.
Aynı şekilde haklarımızı koruma adına sondaj gemilerimiz faaliyetlerini sürdürecek. Gerekli önemler alındı."
Ne yalan söyleyeyim dejavu oldum bir anda. 90’ larda edilen o söz düştü aklıma; “O bayrak inecek, o asker gidecek…” Ne büyük söz ve öylesine büyük kararlılıktı değil mi…?
Aslına bakarsanız, bir açıklama daha vardı dün işittiğim. Ve yine 90’ ların sonları, 2000’ lerin başları geldi aklıma. Üniversitemiz, bilim Yuvamız o yıllarda öylesine aranıyor ve iki konuda öylesine markalaşmıştı ki, Bilim adamlarının ettiği sözlerle, aranılan yanıtlara ulaşıyordu Türkiye.
Astrofizik ve Su Ürünleri’ne dair ne vakit merak konusu bir yaşanılan olsa, ya da olacağı beklense, Basın Kuruluşlarımızın merkezlerinden aranır ve gelen sorulara yanıt bulmamız istenirdi. Biz de ÇOMÜ’ den alırdık aranan ve istenilen yanıtları.
Hey gidi hey. Ne 90’ lardı amma…
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ ın, partisinin gurup toplantısındaki sözlerinden bahsederek güne başladım, ardından yine hatırıma eskileri getirir bir açıklama işittim dedim ya, dilerseniz önce ikinci bahsettiğim diyerek devam edeyim güne.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat; “ GETİR PROJEYİ, KAP DESTEĞİ…” demeye gelen sözlerini Biga’ da ediyordu.
Kısacası, ÇOMÜ’ nün Araştırma Üniversitesi olma yolunda ilerlediğine vurgu geliyordu.
Rektör Hoca Prof Dr Sedat Murat "Proje yapan öğretim elemanlarına desteğimizi esirgemeyeceğiz" diyerek, anladığıma göre eskinin ÇOMÜ’sünün yeniden hayata geçeceğinin sinyalini veriyordu. Tabi ki bence…
Rektör Prof Dr Sedat Murat, ÇOMÜ'yü araştırma üniversitesi yapma hedefleri olduğunu, "Özellikle proje yapan öğretim elemanlarına desteğimizi esirgemeyeceğiz" şeklindeki sözlerini, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Biga Uygulamalı Bilimler Fakültesi’ nin 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Akademik Kurul Toplantısı’ nda ediyordu.
Alanlarında aranan olmak, bence çok önemli mevzuu. Böylelikle, Çanakkale danışılan ve aranan olmuştu bahsettiğim yılarda. Misal, Ulupınar Gözlemevini kuran Astrofizikçi Prof. Dr. Osman demircan, Uzay ve bağlantılı konulardaki bilgisinden ötürü, ne vakit bir meteor yağmuru olacak olsa, ne vakit bir yerlerde UFO görüldüğü iddia edilse, Tük Basınının görüş aldığı bir ender isme dönüşmüştü. ÇOMÜ aranılan tek bir adresti bu konularda.
Yine, Su Ürünleri, balık türleri vesaire dendiğinde, hatırlıyorum da Prof. Dr. Mustafa Alpaslan hoca, bilgisine başvurulandı. Ne markalaşmıştık bu konularda. Uzay, UFO’ lar, yıldızlar, göktaşları, kara delikler, güneş, ay, gezegenler…
Uyuyan Köpekbalığı türünü, Metrelerce uzunluğundaki Jaws sanılan o balığın yakalanması ardından, ‘Nedir bu?’ diye sorduğumuzda öğrenmiştik mesela.
Ya da, Avustralya kıyılarında yaşadığı bilinen Altın Taç’ lıyı bizim kıyılarımıza getiren nedeni sorgularken, aslında balığın türünü de öğrenmiştik. Bilim işte. Herkesin merak ettiğini, ne olduğunu, benzer soruları tak diye yanıtlayandı o yıllarda.
Atılacak yeni adımlar, gelişme odaklı uğraşlar ile bundan sonraki yıllarda da, ÇOMÜ hep aranır olur inşallah.
Diyeceksiniz ki, ne diyorsun…? Bilmem sizce…? Geçmişi hatrıma düşünenleri yorumlamak belki beni böylesi sorulara muhatap eden. Olsun varsın, srun, sorgulayın. Bense sorun yok…?
Şimdi dönüyorum, 90’ larda işittiğimde, tüylerimi diken diken eden o sözün benzeri türünden olanına.
Türkiye’nin ilk kadın başbakanı Prof. Dr. Tansu Çiller etmişti o büyük sözü. “O bayrak inecek. O Asker gidecek…”
Hatırladınız mı, Kardak kayalıkları üzerinde dikilen bayrak ardından gelen bu okkalı çıkışı. Sanırım , birileri de o yılları unutmuş olacak, kalkıyor Türkiye’nin Ege’de çalışmasına dair sözüm ola ayar çekecek..
Bu noktada sayın Cumhurbaşkanı, Yunanistan Başbakanına seslenip; ”Yunanistan başbakanı ne söylerse söylesin bizim orada haklarımız var.
Aynı şekilde haklarımızı koruma adına sondaj gemilerimiz faaliyetlerini sürdürecek. Gerekli önemler alındı." diyerek, bence hodri meydan demenin en nazik türünü dile getiriyordu. Öyle değil mi…?
Hele hele, Reis’ in Partisinin gurup toplantısında ettiği bir başka sözü daha vardı ki, hadi gel de tüylerin ürpermesin?
“S-400 meselesi doğrudan egemenlik haklarımızla ilgili bir konudur, bundan geri adım atmayacağız”
Diyerek, son haftalarda, birilerinin en tartışma başlatmaya yönelik çabalarına adeta nokta atandı Reis.
“S-400 meselesinden bundan geri adım atmayacağız” diyordu kürsüden ve dahası da vardı edilen sözlerin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüden, “Türkiye’nin bir türlü çökertemedikleri istikrarına yönelik saldırılar dün de eksilmedi, bugün de sürüyor, yarın da devam edecektir. Kim ne yaparsa yapsın biz milletimizle birlikte kendi hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullanıyor sonra da; S-400 Hava Savunma Sistemlerine ilişkin şöyle diyordu.
“Sipariş ettiğimiz S-400 Hava Savunma Sistemlerini önümüzdeki ay teslim almaya başlıyoruz.
Güvenlik ihtiyaçlarımız konusundaki farklı tedarik seçeneklerine kapılarımız daima açık olmuştur.
Türkiye kendi güvenlik gereksinimlerini karşılama konusunu hiçbir ülke ile müzakere etmek, bu konuda izin almak, baskılara boyun eğmek durumunda değildir.
S-400 meselesi doğrudan egemenlik haklarımızla ilgili bir konudur, bundan geri adım atmayacağız.”
Böyle idi Başkentte öne çıkan sözler. Ben böyle sözler işittiğimde tüylerim diken diken oluyor.
“Acaba bunun nedeni, Çanakkale Ruhu ile büyümüş olmam mı, aynı ruhu ölene dek taşıyacak olmam mı…?” Diye sorgu haline dahi girmeyeceğim. Söz konusu Vatan ise, gerisi bize teferruat…