Değerli okuyucularım uzun yıllardır sosyoloji bilimi üzerinden aile ile ilgili konulara fazlaca önem verdim.

Kırk yılı aşın süren evlilik hayatımın da verdiği tecrübe ışığında gençlere ve ailelere yardımcı olmaya karar verdim.

Kısaca kendimden bahsedeyim;

1981 yılında Kara harp Okulunda subay ve iktisat lisans eğitimi alarak mezun oldum. İÜ.AUZEF Sosyoloji lisans, Milli Savunma Üniversitesi ATASAREN Askeri Sosyoloji Yüksek Lisans eğitimlerimi tamamladım. Şimdi de uzaktan eğitim suretiyle sosyoloji doktoramı yapıyorum. Bu manda uzmanlık alanımda askeri sosyoloji ve Kemalizm’dir.

Uzun yıllar süren eğitimlerim sonrasında bu konularda yasal olarak eğitim verme yetkisini de almış olarak geçen gün Türkiye genelinde ve Çanakkale’de online olarak hizmet vermek üzere şirketimi açtım.

Bu bağlamda;

AİLE DANIŞMANLIĞI"

"YAŞAM KOÇLUĞU”

“BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİSİ”

“ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİ”

“BEDEN DİLİ”

“EMEKLİLİĞE HAZIRLIK VE MEKELİLİK SONRASI YAŞAM” konularında online olarak hizmet vereceğim.

www.ömeryıldız.com.tr  adresinden sayfama ulaşarak ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz.

Aile danışmanı ne iş yapar?

“Aile bireylerinin birbiri olan ilişkilerine, yaşadıkları problemlere ve bu problemlerin çözümüne odaklanır. Bir aile içinde yaşanacak zihinsel ve duygusal problemlerin çözümünü sağlamayı amaçlayan, aile danışmanlık hizmeti veren kişidir.

Aile içindeki rollerin ve sorumlulukların anlaşılmasını sağlar ve ailedeki çatışma konularının tespit edilmesine yardımcı olur.”

Unutulmamalıdır ki;

Ailede bir bireyde başlayan bir sorun tüm aileye yansır. Bu nedenle aile bir bütündür.

 

NİYET ÖNEMLİDİR

“Geçinmekte gözü olmayana” sebep çoktur.

Armudun sapı der, üzümün çöpü der de yine anlaşma yoluna gitmez.

Anlaşmamak üzere yola çıkanlarla ne birlikte yaşamak kolaydır ne de ortak bir iş yapmak mümkündür.

Böylesine çıkmaz sokaklarda gezinenlerle ne yoldaş olunur ne de arkadaş.

Bu durum bilinçli olarak olumsuz davranışları ifade eder.

Hani yine eskinin bir sözü vardır ya;

“Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz” diye.

Onun için niyet önemlidir.

Bir işi başarmak,

Birlikte yaşamak,

Dertlerin üstesinden gelebilmek için ortak hareket etmeyi bilmek niyetin iyi olduğunu gösterir.

Ancak kimilerinin öyle bir karakteri veya kişilik özellikleri vardır ki tüm iyi niyetine rağmen istese de bu durumu değiştiremez.

İşte bu durumlarda da beden dili dediğimiz konu devreye girer. Hatta bunun bir adım ötesi olan “karşımızdakinin dilini konuşma” becerilerini elde etmemiz gerekir.

Evliliklerde sıkça karşılaşılan bir durum genelde şöyledir.

“Birbirimizi çok sevmemize rağmen bir türlü anlaşamıyoruz”

“Her şeyimiz tam. Hiçbir eksiğimiz yok. İkimizde beraber yaşamayı çok istiyoruz ama bir türlü anlaşamıyoruz, evliliğimizi sağlıklı olarak yürütemiyoruz.” Serzenişlerini sıkça duyarız.

Böyle durumlarda esas sorun bellidir.

Aslında “esas sorun” kavramı bile başlı başına büyük hata.

Burada eşler arasında bir iletişim sorunu var.

Bu iletişim sorununun kökeninde de “karşınızdakinin dilini konuşulmama” meselesi yatmaktadır.

Biraz hoşgörü, biraz fedakarlık ve iyi niyetle bu ve buna benzer sorunların üstesinden gelmek oldukça kolayadır.

Dolaysı ile böyle durumlarda paniğe kapılmaya gerek de yoktur.

 

BEDEN DİLİ

Beden dili, hitabet dilinden sözlü dilden çok daha fazla anlamlı ve değerlidir.

Sözler bal dükkanındaki bal olsa da, söz sahibinin suratının sirke satması bütün balları acı kılar.

Sözlerimizin kaşımızdaki insanlar üzerinde etkisi neredeyse yok denecek kadar azdır. Sözlü anlatımların karşımızdakilere etkisi yüzde on, bilemediniz on beşi geçmez.

Esas etki beden dilidir.

Beden dilini iyi kullanamayanın iletişimi de başarılı değildir.

Dolayası ile beden dilini iyi kullanmayan insanlar çevrelerindeki insanlarla iyi iletişim kuramazlar.

Evrelerinde ya çok bön veya geçimsiz biri olarak algılanabilirler.

Beden dilini iyi kullanmak, kullanmayı bilmek gerekir.

 

EVLİLİKTE VE AİLEDE ROL DAĞILIMI ÖNEMLİDİR

İki kişinin bir arada çalıştığı veya yaşadığı her sosyal yapıda rol dağılımları önemlidir.

İş yerlerinde rol dağılımlarını belirleyen patronlardır. Kimin ne iş yapacağına onlar karar verirler.

Dolayısı ile her iş yerinde bir tertip ve düzen vardır. Herkes iş yerindeki kurallar ve roller bilir.

Kimse kendisine yüklenen rollerin dışına çıkmamaya çalışır.

Kendine biçilen vazifenin veya rolün gereğini yapmayanlar ki gün sonara kapının önüne konur ve işine son verilir.

İşe başlama saati bellidir. Molalar bellidir. Yemek saati bellidir. İşten çıkış saati bellidir. Kimin neyi ne kadar üreteceği, paketleyeceği veya satacağına kadar her vazife ayrıntılı olarak  bellidir.

Bir iş yerinde durum böyleyse ailede durum nasıl olmalıdır.

Aile içinde rol dağılımları ve sorumluluklar olmalı mıdır?

Sağlıklı ailelerde rol dağılımı çok değerlidir.

Ailedeki her birey, ailede yapılacak işlerle alakalı olarak belirli sorumlulukları üstlenmek durumundadır.

Rol dağılımı tam olarak belirlenmemiş ailelerde aile için huzursuzluklar baş gösterebilir. Çünkü, aile içinde üstlenilen her rol, o aile ile ilgili belli vazifelerin yerine getirilmesini, sorumluluk alınmasını zorunlu kılar.

Aile içi sorumluluktan kaçınmanın çok olduğu bir aile ortamında aile içi huzur ve ahenk sağlanamaz. Sağlansa da ancak aileden birinin kendini feda etmesi ile mümkün olabilir.