Çanakkale’ye geldiğimde ilk tanıştığım insanlardan birisi de Murat Çağlayan oldu.

Oldukça pozitif enerjili, çözüm odaklı ve analitik düşünen biri olarak değerlendirdim.

Sonrasında da Çanakkale’de Emeklilikte Yaşa Takılanlar için bir dernek kurup güçlü ve etkili bir mücadele içine girdiğini gördüm.

Beraber Çanakkale sokaklarını gezmeye çıktığımızda Murat Çağlayan’a selam vermeyen yok gibiydi. EYT başkanı olmasının yanı sıra ağırbaşlılığı ve efendiliğiyle Çanakkale’nin MHP’lisi, CHP’lisi AKP’lisi, taraflı tarafsız hemen hemen herkesin saygısını haklı olarak kazanmış iyi bir dost ve iyi bir insandı.

Ekonomik olarak kendine yetecek bir gelire sahipti ve mutlu bir aile babası olmanın da erdemli kişiliğini sergiliyordu.

Hem başarılı EYT başkanı olması ve hem de Çağlayan Müzik sayesinde gitmediği köy, mahalle, kasaba ve el sıkmadığı kimse kalmamıştı.

Murat Çağlayan Çanakkale’ye her gelen önemli siyasi şahsiyetlere EYT plaketi taktim ederken onların EYT’ye önem vermesi gerektiğini ısrarla hatırlatıyordu.

İşte bu Murat Çağlayan İYİ Parti’den Çanakkale Merkez İl Genel Meclisi Üyesi Aday Adayı oldu.

Murat Çağlayan girdiği bu yarışta hakkıyla arzuladığı sıradan aday olması halinde eminim ki İYİ Parti Çanakkale/Merkez’de İl Genel Meclisi Üyeliği oldukça yüksek bir oy da almış olacaktır.

Burak Kunt gibi donanımlı, belediyeciliği bilen genç ve dinamik bir Belediye Başkan Adayının yanında, onunla omuz omuza mücadele edecek ve Çanakkalelilere sürdürebilir bir kent yönetimi anlayışı ile hizmet edecek Murat Çağlayan’ın varlığı, İYİ Parti’nin Çanakkale’de oldukça anlamlı bir oy sayısına ulaşmasını da sağlayacaktır.

Murat Çağlayan’ın adını Çanakkaleliler sıklıkla duyacak ve böyle bir insanı seçmenin haklı mutluluğunu yaşayacaklardır.

Assolistler en son sahne alır diyerek sevgili Belediye Başkan Adayımız Burak Kunt’un tanıtımını da bir iki güne kadar yapacağım.

 

Yine Kuzey Irak ve Yine Şehit

Son bilgilere göre önceki gün Kuzey Irak’ta yine altı vatan evladımızı şehit verdik. Bu şehitleri niçin veriyoruz? Bunca şehidi vererek kime ve neye hizmet ediyoruz?

ABD tarafından darmadağın edilen ve çökertilen IRAK Devleti, kağıt üstünde adı olan bir devlet haline getirilip ekonomisi çökertilen, yer altı ve yer üstü varlıkları sömürülen bir ülke değil mi?

Zengin petrol yatakları ile milyarlarca dolar para kazananların Irak halkını yoksulluğa, Irak topraklarını sömürgeye dönüştüren ABD’ye hala dur demeyecek miyiz?

Türkiye’nin Ortadoğu’daki baş düşmanı ABD’dir.

ABD,gerek Irak ve gerekse Suriye’de çeşitli bahanelerle milyonlarca insanın kanının dökülmesine sebep olan en büyük terör devletidir.

ABD PKK, FETÖ, IŞİD da dahil tüm örgütlerin finansörü, eğiticisi ve bizzat kurucusudur.

Türkiye’deki 15 Temmuz 2016 tarihli FETÖ’cü kalkışmanın baş mimarı, 1984’den bu yana ülkemize yönelik eylemler gerçekleştiren PKK’nın sahibidir.

ABD eline geçen her fırsatta Kemalist Türkiye’ye karşı her türlü saldırıyı direkt veya endirekt yapmaktan çekinmeyen bir devlettir.

Türkiye siyasası artık bir karar vermelidir.

Irak isimli devlet, artık kendi sınırlarını koruyamayan, kendi içinde ABD tarafından kurulmaya çalışılan Kürt Garnizon Devletçiğini taşıyıcı anneliğini yapmaktadır.

Aynı şekilde Suriye’de artık Irak gibi olmuştur.

Bu iki devletin bu saatten sonra kendi topraklarından ABD’yi çıkarması mümkün olmadığı gibi, ABD tarafından kurulmaya çalışılan Irak ve Suriye Garnizon Devletçiklerini engelleme gibi bir güçleri de yoktur.

Hep yazdım ve savundum yine yazacağım.

Türkiye fiilen veya zımnen Irak ve Suriye’de kalan Misak-ı Milli topraklarımız üzerinde ya tam egemenliğini ilan etmeli veya bu topraklarda TÜRKMENELİ Devletinin kurulmasını sağlamalıdır.

Aksi taktirde TÜRKİYE daha çok şehitler vermeye devam edecektir.

Kanı yerde kalmayacak, TSK’mız teröristleri en ağır şekilde cezalandırdı vs. gibi boş avuntu sözler duymak istemiyoruz.

Meclisimizdeki vatansever partiler Irak ve Suriye için bir siyasi karar almalı ve iktidarı vazifeli kılmalıdır. İktidar ise alacağı siyasi kararı TSK’mıza ve devletimizin diğer kurumlarına emir hedef olarak vermelidir.

Böyle bir karar sonrasında Suriye ve Irak’ta Misak-ı Milli sınırlarımız dahilinde kurulacak TÜRKMENELİ DEVLETİ sayesinde Kürtler ve Türkler huzur içinde yaşarken ABD ve AB’nin Ortadoğu planları çökmüş olacaktır.

Son söz olarak yazayım.

Eğer Türkiye Atatürk’e ve Türk Milletine saldırmayı dini vazife gibi gören cemaat ve tarikatlarla mücadele etmez ve engellemezse kendi darağacını kendi elleriyle kuruyor demektedir.