Geçenlerde Çanakkale Kolejinden Çınarlı Köyü’ne giden toprak yol üzerine ve ormanın içlerine inşaat artıklarının dökülerek büyük bir çevre kirliliğine sebebiyet verdiğini yazdım.


Bırakın ilgililerin önlem almasını, atılan hafriyatları kaldırıp ormanı kurtarmayı, sanki ben gelinde artıklarınızı buraya dökün diye adres vermişim gibi kendimi suçlu hissettim.
Aynı yerdeki inşaat artıkları iyice arttığını gördüm.
İlgilenen olmadıktan sonra yazıp çizsek ne olacak ki?
Vurun abalıya
Akaryakıtta, doğalgazda, elektrikte meydana gelecek en küçük artış, iğneden ipliğe her şeye zam yapılmasını gerekli kılar.
Çünkü enerji üretimin önemli bir girdisidir.
Artık akaryakıta gelen zamlar kuruş bazında değil, 1 lira 2 liraları geçer oldu.
Eğer hükumet bu hızla zamlara devam ederse mazot ve benzin yetmişlere seksenlere de dayanır.
Daha kış gelmedi.
Doğalgaz ve elektrik zam oyunu başlamadı.
Bu kış mevsiminde inşallah kaloriferler yerine soba yakmayız.
Ama AKP müjdelerine bakarsanız AKP iktidarının 20 yılında memleketin her köşesinde petrolde bulunda gaz da çıkarıldı.
Ama nerede hani?
Doğal gaz ve akaryakıt pompaları cüzdanımıza girdi, içinde üç kuruş maaş olan cüzdanımızı bom boş bırakmaya başladı.
Sebze ve meyvelerin fiyatı derseniz işin çabası.
Toprağı bereketli Anadolu’da üç kilo patates veya soğan 50 lirayı geçti.
Tarlada diyelim ki beş liraya alınan bir sebze tezgâha geldiğinde altı yedi kat artarak milleti yaşadığına pişman ediyor.
Diyelim ki Antalya’dan domatesi aldın ve İstanbul’a götüreceksiniz.
Antalya’dan bir kamyonun İstanbul’a geliş en az 25-30 bin lira.
Tarlada ayrı, manavda markette pazarda fiyat ayrı.
Tutturan tutturduğu fiyattan mal satıyor.
AKP hükumeti bu piyasanın salma zamları yetmezmiş gibi vergi üstüne vergi bindiriyor.
Devleti har vurup harman savurarak bataklığa sürükleyen AKP ve MHP ikilisi, şimdi de zam üstüne zam yaparak  süratle millet açlığa yoksulluğa ve çöküntüye uğratıyor.
Piyasanın denetim yetersizliği satıcılarında aklına estiği gibi zam yapmasına ortam hazırlıyor.
Bazen aynı marka ürünü üç farklı satıcıdan üç farklı fiyatla almak mümkün. Ama tutturan tuttuğuna satıyor.
Mesela adını vermeyeceğim bir ürün bir yere de 250 lira, diğerinde 140, bir başkasında 130 lira.
MHP’nin AKP iktidarı ise tam takır ettikleri ve hatta eksiye getirdikleri devletin kasasını doldurabilmek için garip gurebanın, işçinin, ücretlinin, küçük esnafın ve emeklilerin üzerinden silindir gibi geçiyor.
Dün 78 yaşındaki amcamız fakirlikten intihar etmiş.
Borçlarımı ödeyin hakkınızı helal edin diye not bırakmış.
Sokaklarda insanlar arasındaki yaşanan kavga gürültünün ana nedenini psikoloji bozukluğuna bağlayarak sıyrılmak işin en kolayı.
Esas neden; anne ve babaların, elbetteki genç ve yaşlılarımızın içine düştüğü ekonomik çıkmazlıktır.
İşsizliktir, geçim derdidir, parasızlıktan çoluğuna çocuğuna ve kendine bakamazlığın  çaresizliğidir.
Ağır ekonomik buhrana dönüşmeye başlayan ekonomik kriz, milletin sırtında öyle büyük bir bela ki, millet kapısına gelecek hacizden, kapısına gelecek alacaklısından, bankaların kredi kartları yüzünden ne sokağa, ne de insan içine çıkamaz hale geldi.
Muhalefet partileri ise kongrelerle, sen ben kavgasıyla, sen olma ben olayım koltuk kapmaca oyunu oynamaktan ne milletin derdiyle ne de memleketin derdiyle yeteri kadar ilgilenir oldu.
Yani anlayacağınız memlekette gamsızlık ve ilgisizlik zirvede.
Muhalefet Parti yetkililerinin milletin çektiği sıkıntıları yalandan bir basın toplantısı yaparak ilgilendik havasına ve kandırmacasına girmesin. İşin içinden sıyrılacaklarını sanmasın.
Millete laf ebeliğini yapmasın.
İster iktidar olarak isterse muhalefet olarak bu memleketi tuzu kurular yönettiği müddetçe vatandaşın dertlerine kimse çare bulamaz.
Bakın bakalım mecliste kaç tane işçi ve işçi emeklisi, kaç tana memur ve memur emeklisi, kaç tane öğretmen, küçük esnaf, köylü mecliste milletvekili sıralarında.
Kaç tanesi işçi, memur veya emekli maaşı ile meclise milletin temsilcisi olarak girmiş?
İnanıyorum ki bu sayı koca mecliste bir elin parmaklarını geçmez.
Gücü yeten yetene…
 
Ev alma komşu al
Bu ata sözünün ne manaya geldiğini her halde berbat komşulara sahip olanlar bilir.
Komşu dediğin eğer iyi olmazsa cennet gibi yerde de otursanız orası size cehenneme döner.
Gelip geçtikçe sizi rahatsız eder, huzursuz kılar.
Damlaya damlaya biriken stresler bir anda insanı zıvanadan çıkarır.
Başınızı belaya sokar üç kuruşluk dünyada keyfiniz kaçar.
O evi aldığınıza alacağınıza bin pişman olursunuz.
Sevgili dostlar ev almadan önce ev aldığınız yerdeki komşuları kimdir iyi araştırın. Sonrada evi alıp da pişman olmayın. Başınızı belaya sokmayın.