Geçenlerle bir öğle üzeri hanımımla Çanakkale’de çarşıya inerken arabamıza yakıt alalım dedik.

Her akaryakıt alımı ertesi güne göre çok daha ucuz ya kara geçeceğimiz kesin.  
Malum, AKP iktidarı cin gibi iktidar. Bizi neremizden çarpacağını, neremizden paramızı kırpıp elimizden alacağını bilemeyiz.
Ama artık ekonomik abrakadabra numarası deşifre olduğundan şimdilerde açıktan açığa her benzin alışımızda bizi resmen tırtıklıyor.
Gözümüzün içine soka soka mazot ve benzinin pompa fiyatlarına zam üstüne zam yapıyor.
İşte bu zamlara bile bile razı gelerek, pompadan arabamıza yakıt doldurulurken benzin istasyonunun yakınındaki AVM’de Köfteci Yusuf tabelasını gördük.
Keşke görmez olaydık.
Uzun süredir döner yememiştim. Canım döner çekti.
Arabamızı park edip, Köfteci Yusuf’un katına çıktık.
Kocaman bir et yığını dikine ızgarada dönüp duruyordu.
Siparişlerimizi verdik bekliyoruz.
O da ne? Gele gele döner yerine kıyıdan kenardan yanık, vıcık vıcık yağ içerinde döner artığı gibi bir şey getirip önümüze koydular.
Biz insan gibi yaprak döner yiyeceğimizi düşünürken, kedinin önüne konacak cinsten bir tabakla karşılaştık.
Ikına sıkına yedik.
Ama sanki döner değil de resmen midemize yumruk yemişiz.
Ertesi güne kadar ağzımıza lokma koyamadık.
Köfteci Yusuf’un sattığı döner değil, tam bir rezaletti.
Hesabı öderken hem kasadaki çalışanlara, hem döner ustasına hem de yetkilisi olduğunu söyleyen birilerine şikayetimi ve teessüflerimi bildirdim.
Dönerci bize nasıl bir döner kaptırdığını biliyor olsa gerek ki “özür” dilemeyi ihmal etmedi. Ne de olsa kibar adammış.
Aklınıza hemen neden ilk başta iade etmediniz diye bir soru gelebilir?
Birinci neden aklımıza iade etmek gelmedi.
Çünkü şimdiye kadar hayatımızda önümüze konan bir döner tabağını “beğenmedik” diye iade ettiğimiz olmadı. Çünkü bu kadar berbatını döner servis eden bir lokantaya da rastlamamıştık.
İkinci neden olarak da bu lokantada daha önce hiç yemek yememiştik ve  nasıl döner sattıklarını bilmiyorduk.
Ama neden böyle servis ettiklerini de tahmin ediyorum.
Döner daha yeni pişmişti ve kıyısını kenarını düzelmek için yonttukları bu kıyısı köşesi yanmış dönerden süzülen yağların içine tıraşladıkları “talaşa dönmüş kırpıntı döneri” kenara ayırmak yerine, bize kaptırmışlardı.
Nasıl olsa “mal” gibi müşteriyiz ya. Önümüze konulan her şeyi yer itiraz etmeyiz.
Anlı şanlı Köfteci Yusuf böyle bir kalitesizliğe yöneldiğine göre iki porsiyonu geçmeyecek, müşteriye sunulmayacak dönerin parasına bile muhtaç olsa gerek.
Açıkçası yadırgadım. Ayıpladım.
Yaptıkları iş esnaflık ve işletmecilik olmaz.
Ama Çanakkalelilere bir başka dönerciyi tavsiye edebilirim.
Sıkılıkla uğrayıp doya doya döner yediğim “CHEF OKTAY”’ı herkese şiddetle tavsiye ederim.
Aynı şekilde mesela saat kulesinin yanındaki çorbacıda muhteşem “tuzlama”  servis ediyorlar. Mutlaka yemenizi tavsiye ederim.
Hem gözünü hem de karnınız doyacaktır.
İyiye iyi kötüye kötü.
 
Allah Allah!... Cumhurbaşkanımızın nasıl haberi olmaz ki?
Geçen gün, cumhurbaşkanımız emeklilere neden zam yapılmadığını büyük bir hayret ve şaşkınlıkla karşıladığını ifade etti.
Dedi ki;
“Memurlarımıza bu zamlar gelirken, emeklilerimize hiçbir şeyin gelmemesi olacak bir şey değil. Onları da inşallah memnun edecek adımları atacağız"
Açıklamayı okuyunca acı acı ama muzur muzur güldüm.
Hepimiz ve cümle alem bilmiyor mu?
Sanki bu memlekette Cumhurbaşkanımız Erdoğan veya çok yakınlarının bilgisi olmadan memlekette yaprak kıpırdıyor mu?
Memura verilen seyyanen zamlardan sanki hiç haberi yokmuş gibi üstüne üstlük birde hayıflanarak “Memurlarımıza bu zamlar gelirken, emeklilerimize hiçbir şeyin gelmemesi olacak bir şey değil.” Açıklaması gerçekten beni şaşırttı diyemem. Sıklıkla karşılaştığımız enteresan olmayan bir durum.
Millete hayatı zindan eden, yaşanmaz hale getiren hayat pahalılığını Cumhurbaşkanın değil de, zamlardan sorumlu Mehmet Şimşek her şeyin baş sorumlusu.
Yirmi küsur senedir hep inandık ve biz yine inandık hani.
Mehmet Şimşek ;olasılıkla vazifesini yerine getirdikten, milleti yokluğa ve yoksulluğa esir ettikten sonra her halde görevi ya bırakır, ya da el çektirilir.
Zaten zamları AKP değil, iktisattan anladığını söyleyen Mehmet Şimşek yapmıştır.
Yoksa AKP kesinlikle zam yapmazdı.
Bunu herkes kafasına soksun.
İyi işler AKP’nindir. Kötü işler, dış güçlerin veya muhalefetin sebep olduğu işlerdir.
 
Böylesine bir saçmalık gördünüz mü?
YSK sınav sonuçları açıklandı. Bir de duyduk ki Türkiye’nin en güzel üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesine özel kontenjandan, hem de fizik bölümüne 166,419 puanla biri yerleştirilmiş. İyi de Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü yerleşme taban puanı 511,487.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu şimdi.
166,419 puanla Boğaziçi’ne 34 yaş üstü olarak yerleştirdiğiniz kadın kim?
Onu nasıl seçtiniz.?
Ona bu kadar düşük puanla Boğaziçi fizik bölümünü tercih etmesini söyleyen akıl daneleri kim? Kim akıl verdi?
Akademik bilgisi bu üniversitede eğitim almasına yeterli mi?
Ama çok akıllı olmalı ki 166 puanla Boğaziçine gireceğini gireceğinin hesabını çok önceden yapmış. Bu öğrencimiz bu kafayla giderse, biz de ölmez sağ kalırsak onun gelecekte TUBİTAK başkanı olduğuna da şahitlik ederiz.
İşin şakası bir yana ama;
Özel kontenjanı, böyle düşük puanlılar yerine aynı okulun fizik bölümünü seçmiş ama 511,487 puan alamadığı için girememiş meseladiyelim ki 510 puanla bu okula kayıt hakkı elde edememiş bir öğrencimizi okula kaydetseydik vatana millete daha bir faydalı bir iş yapmış olmaz mıydık?
Hani deveye "boynun eğri" demişler de deve de onlara  "nerem doğru ki?" demiş.
Memlekette işler böyle gidiyor.
Son sorular.

  1. Bugün ülkemize kaç kaçak göçmen daha giriş yaptı?
  2. Yıllardır uğruna onlarca yüzlerce şehit verdiğimiz, Kuzey  Irak ve Suriye kuzeyini kapsayan “Türkmeneli Özerk Cumhuriyeti”  devletini kurdursak  memleketimize huzur ve barış gelir mi? Memleketimizde hüküm süren “Türk sorunu” kalıcı olarak çözülür mü?