Bir bilen dediki; Ne istersen ye!


"Çünkü" dedi sonra, gerekçelerinden söz etti..
Madde madde anlattı, neden rejim yapmamamız greketiğini..
Sıraladıkları, yüz gülümsemeye yeter türdendi aslında.
Nasıl mı? Aynen, şöyle...
"1- Koşu bandının mucidi 54 yaşında öldü
2- Jimnastiğin mucidi 57 yaşında öldü
3- Dünya vücut geliştirme şampiyonu 41yaşında öldü
4- Dünyanın en iyi futbolcusu Maradona 60 yaşında öldü"
Mucitlerin de başaına gelebilecek kaçınılmaz sondan bahsetse de bu sıralanan maddeler, hayatı bylesine haife almak da doğru değli bence.
Bu 4 olaydan söz edip, ardından da şöyle diyordu 'bir bilen'
"Tamam mı? Anlaştık mı?
Bak şimdi: 1- KFC mucidi 94 yaşında öldü
2- Nutella markasının yatırımcısı 88 yaşında hayata gözlerini yumdu
3- Sigara üreticisi Winston, 102 yaşında öldü
4- Afyonun mucidi 116 yaşındayken ama afyondan dolayı değil; bir depremde öldü?
5- Hennessy (konyak içkisi) mucidi 98 yaşında öldü
6- Afgan yemeklerinin mucitleri (Qabeli, Manto ve Chapli Kebab) hâlâ yaşıyor."
Bir de şöyle bir soru geliyordu.. Soru şu:
"Bu doktorlar, egzersizin yaşamı uzattığı sonucuna nasıl ulaştı?"
Tavşanlar her zaman zıplar ama hepi topu topu 2 yıl yaşarlar. 
Ancak yaşamı boyunca hiç egzersiz yapmayan kaplumbağa familyası tamı tamına 125 yıl yaşıyor."
Düşününce , hayli mantıklı.. Peki ya, mesaj ne!?.. Bu bir subliminallik hali mi yoksa!?..
Bir bilene göre, işte sonuç;
"Hayatın tadını çıkar.. Üç günlük dünyada, sen ağzınnı tadına, yemene bak..."
Bu da, gayet mantıklı bir çağrı gibi geldi bana..
Gerçi şu da bir gerçek;
"Yiyen de ölüyor, içen de.. İçmeyen de ölüyor, yemeyen de;)))"
Deniz sezonuna hazırlıklar, bu aralar hat safhada.. Belki de bu nedenledir, son günlerde en çok işittiğimiz o söz: "Rejim yapıyorum.."
Fazla kilolardan kurtulup fit görünüme sahip olmayı kim istemez ki? Fit olacağım der iken, damak tadına ara vemek..
Vallahi, benlik değil bu rejim işi.. Ben, doğal tatlar ile, doğal kilo verme taraftarıyım.
Bu mümükün.. Evet. yalnış duymadınıız.. Bu mükkün!?..
Bir dörneml, acayip kiloluydum.. Sorunu, her akşam bir ceviz demleme yöntemi ile çözdüm..
Bir cevizin içi, yarım bardak su yeterli demlemek için.. Yarı bardak su içine, bir ceviz içini atıyorsunuz, sabaha kadar demleme için beklemeye bırakıyorsunuz..
Aç karnına, bir tatlı kaşığı çörek otu eşliğnide, önce sbuyu içip, arıdnadan da cevizi afiyetle yiyorsunuz.. Bu iksiri, yaz ayı boyunca tüketin..
Yemek sınırlama yok, sıvı tüketme kısıtlaması yok.
Kolestrol, şeker, tansiyon gibi sıkıntılarınız da var ise şayet, onlar da bir dengeye kavuşacak..  
Denedim yıllar önce, hayli başarılı buldum.. Benden söylemesi..