Seçim, birinci gündem maddemiz.. Sonuçlarına yönelik, türlü değrelendirmeler var.. Olacak da..

Eleştirilere yol açan tavırlar, kararlar kadar, Adaylar için de edilen söz çok
"O olsay dı, bu olsay dı" türünden yapılan değerlendirmeleri işitmeyiniz sanırım kalmadı.
Sonuca yönelik denmedik laf da kalmadı. Bakış açısı önemli. Bu noktada, çoğumuzun sinirlerini bozan bazı değerlendirmelere, sağduyu sahibi olanlar günlerdir tepki gösteriyor..
Depren bölgesinden  gelen sonuçlara öfkelenenlerin söylemi, gözlemim şu ki, günden güne daha da bir ağırlaştı.. "Tuhaf olan" diyerek, bir cümle kurmayı düşündüm, fakat bir kez daha düşününce; kendimi frenledim.. İlerleyen satılarda, belki fren boşalır, bilemem artık...
'Bu da bir kakış' dememe neden olan, sabah saatlerinde dikkatimi çeken  o tweet oldu.
Şöyle geliyordu cümle; "Kalıçdaroğlu kaybetmedi"
Bu denilen karşısınad; "Nasıl yani?" olmamak ne mümkün.. Ben de öyle oldum, yalan yok.
Sonrası anlatımda, Cumhurbaşkanı adayı sayın Kılıçdaroğlu'nun, sayın Cumhurbaşaknı Erdoğan' ın karşısına ilk' kez aday olarak çıktığı ve kaybetmediği görüşü savunuluyordu. İlk tur da, kaybedenin Cumhurbaşkanı  asıyın Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altı çiziliyordu.
21 yıldır, Kılıçdaroğlu'nun lik' kez,  Aday olarak Erdoğan' ın karşısına çıktığı görüşü savunulan bahsettiğim o tweet, beni hafızamı zorlamaya yöneltti bir an..
"İlk' kez, aday olarak çıktı" ifadesi üzerine,  "gerçeklik payı var mı, yok mu" dedim önce kendime..
Şunu hatırladım an itibariyle; geçmiş yıllardaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 'evet aynen de öyle' olmuştu..
Bu da bir görüş.Saygı göstermek gerek.. Haklılık payı, elbette ki de var..
Diyeceğim şu ki, günlerdir öfke seli oluşturma çabasındakilere, aynı misyon ve losyon sahibi oldukları  gibi görülen, siyasetin kurkmayları, neden tepki vermiyor..
Avcaba diyorum; aynı görüşte mi onlar da?, bu nedenle mi,  bu denli sessizler!?..
Br afet yaşadık, kimimize göre yüzyılın, kimimize göre bin ylın felaketi.. Binlerce insanımız canından oldu.
İğneyi kendimize , çuvaldızı karşımızdakine düşüncesi bile düşmedi aklımıza.. Çünkü, aynı gemideyiz, aynı ülkenin insanlarıyız. Ayni Milletiz NOKTA..
Deprem kuşağında kurulu şehrimizin bir yaşayanı olarak, benzeri felaketi bizler de muhakkak ki bir gün gelecek yaşayacağız.. Bilim öyle diyor çünkü..
Deprem kaçınılmaz gerçeğimiz.. Sel gibi, kar fıtınası gibi, bir doğal afeti de her an yaşamamız mümkün.
Diyorum ki içimden şuan; Böyle bir duumda, siyaseti mi düşüneceğiz, o partiye verdin, bu partiye neden vermedin sorusuna, bizler de mi muhatap kalacağız.. Bu mudur insanlık, bu mudur siyaset.. Pes diyorum, başka bir söz de gelmiyor değil aslında aklıma.. Lakin dedim ya başlarda, frenliyorum kendimi..
Türlü senaryolar, türlü beklentiler.. Herkesin dilinde neredeyse.. Şimdi de, yeni seçim sonuçlarına dair bir dizi  iddialaşmalar..
Şu da bir gerçek; Umut hep olmalı insanda..
İddialaşım, bir sonraki seçim sonuçları üzerine.. Ben hiç giymiyor olsam da, mesela takım elbisesine.. Buna da tamam..
Tamam diyemeyeceğim;  yaşanılan o  felaket karşısında, içimizi ayrı bir yakan bu felaketin yaşandığı cofrafyadan gelen sonuçlara yönelik,  gelişen o iğrez düşünce..
İnsan olamaz, tepki gösterdiklerimiz,  öyle düşünenler.. Ben de böyle düşünüyorum NOKTA..
Nokta dedim de, bitmedi az müsade.
Bir paylaşımda rastladım, çok hoşuma gtiti. daha önce tekrar etmiş de olabilirm.. Ama olsun, yine tekarar edeyim..
O kaleme alınmış denilen, şöyle idi;
"Uğruna, birbirimizin kalbini kırdığmıız siyasetçiler, sen öldüğünde tabutunu taşıyanlar olmayacak.. Tabutuna, kalbını kırmış oldukların omuz verecek.. "