Türkiye’de aldığımız nefes hariç her şey paralı oldu.

Temel ihtiyaç maddelerine gelen ardı ardına kontrolsüz zamlar, birçok vatandaşı yokluğa mahkûm etmektedir.
Adı üstünde temel ihtiyaç maddeleri.
Yani bir insanın kimseye ihtiyaç duymadan hayatta kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu zaruri ihtiyaç maddeleri
Basit anlatımla beslenme, giyinme ve barınma.  
Gıda maddelerine her gün gelen zamlar, kiraların aşırı artışı, sıradan giyinmemin bile lükse dönüştüğü bir ortamda insanın mutlu olması, hayatta sağlıklı kalması çok güç.
Ülkemizde artış gösteren cinayetlerin, gaspların, hırsızlığın, fuhuşun, mafyalaşmanın, kolay yollardan para kazanma hırsının, uyuşturucu satış patlamasının ardında yatan ana neden, insanların temel ihtiyaç maddelerine ulaşma güçlüğünün olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.
Türkiye’de yaşanan hayat pahalılığı, adeta piyasa tipi ekonomik soykırıma dönüşmüştür.
Bu gidişata dur diyecek yegâne güç, iktidar ve devletimizdir.
1400’lü yıllardan bize seslenen Seyyid Nesimi’de bizim çektiğimiz sıkıntıları mı çekmişti acaba? Bakın neler demiş?
Bir acayip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda’dır, kula minnet eylemem
Lider kimdir?
Karakter tespitindeki en önemli kriter, insanın stres anında verdiği kararların isabetliliğidir.
Bu özellik, aynı zamanda bir insanın iyi bir lider olup olamayacağını da ortaya koyar.
Liderlerden beklenen özellik ise, yönettiği toplumu içine düştüğü krizden hızla çıkarmaktır.
Bugün için Türkiye’de siyaseten üç hatta dört ittifak vardır.
Her ittifakta sayıları ikiden altıya kadar çıkan parti liderleri vardır.
İttifak içinde liderlerin lideri  var mıdır? Varsa kimdir?
 İran ve Afganistan
 Günlerdir, aylardır İran’daki olayları, ABD’nin viraneye çevirdikten sonra Taliban’a teslim ettiği Afgan halkının çektiği eziyetleri izliyorsunuz değil mi?
Din adına hareket ettiğini söyleyen bu iki ülkenin yöneticileri, İslamiyet’i yorumlama ve anlama kapasitelerine göre, sözüm ona şeriat adına hüküm vererek, kendi halklarına ve özellikle kadınlara çağ dışı dayatmalarda bulunmaktadır.
Dikkat ediyorsanız Müslüman ülkelerden kaçanların sığındığı ülkeler, genellikle batının Hristiyan ülkeleridir.
Kendi halklarını soyan Müslüman ülke devlet yöneticileri, kişisel servetlerini her nedense yine batının Hristiyan ülkelerine kaçırmaktadır.
Müslüman ülkelere şeriat getirmeyi vaat eden kanunsuz örgütlerin sığındığı, beslendiği ve örgütlendiği ülkeler de yine batını Hristiyan ülkelerdir.
Müslümanlık en güzel dindir.
Dünyada ve ülkemizde Müslümanlığa en büyük kötülüğü, din adına hareket ettiğini söyleyen cahiller ordusunun kimi cemaat ve tarikatlarıdır.
Ülkemizde hızla ve kontrolsüz olarak çoğalan cemaat ve tarikatların, tıpkı Afganistan ve İran’dakine benzer bağnazlıklara başlamayacağını kim garanti edebilir ki?
Aslında sorduğum sorunun da cevabıdır.
İnsanlarımızın ülkemizde muhasır medeniyet istikametinde çağdaş normlarla yaşamasını temin edecek olanlar laik devlet anlayışını sahiplenen devlet adamları, siyasiler, savcı ve hâkimlerdir.
Laik düzenimizin bozulmasına müsaade edilmemelidir.
Aksi taktirde IŞİD ve Afgani zihniyet bizi ülkemizde sokar yok eder.