2022’nin son günlerindeyiz. Çanakkale’ye ne yağmur yağdı, ne de havalar soğudu. Sanki baharı yaşıyoruz.

Hal böyle olunca, çocukların direnç gösteremediği tuhaf bir salgın hızla yayılıyor.  Hastane poliklinik koridorları hasta çocuk kaynıyor ve hatta kimi aileler kollarına serum bağlanmış  çocuklarıyla klinik servislerinde boşalacak yatak bekliyorlar.
Vatandaşlar kendi aralarında salgının yapay olup olmadığını tartışıyor.
Gerekçeleri de belli. Önceki yıllarla göre bu yıl kışa girerken salgın  hastalıkların daha fazla yaygın hale gelmesi. Şimdilerde çocuklara musallat olan yaygın hastalığın covit-19 benzeri bir hastalık olduğunu ama bu mikrobun daha çok çocuklara musallat olduğunu ileri sürüyorlar.
 Türkiye’de nereyi arasam milletin hastalıktan kırıldığını duyuyorum.
Eskiler kar yağmadan mikroplar ölmez derlerdi. Boşuna dememişler bu sözü.
Biz kışı beklerken, havalar öyle ılıman ve öyle sıcak geçiyor ki, incir ağaları meyveye bademler tomurcuğa durdu. Böyle giderse tüm ağaçlar uyanacak. Toprak ana, kara kışı görmeden baharı atlatacak.
Sonbahar yağmurları da yeterince yağmayınca önümüzdeki günlerde kar yağışı tek umut oluyor.
Yağmurun karın yağmadığı, fazlaca soğuğun yaşanmayacağı kış geçiriyoruz. Eğer kar ve yağmur yağmazsa seneye büyük bir susuzlukla, kuraklıkla karşı karşıya kalacağız.
Olan yine halka olacak. Zaten ekonomik krizin çiftçiye maliyeti çok ölümcüldü. Sebzenin meyvenin fiyatı tavan yapmıştı. Birde kuraklık baş gösterirse, sebze ve meyve yeterince yetişmezse halk sebzenin meyvenin yanına yanaşamayacak.
Allahtan sırtımızı Kaz Dağlarına dayamışız da içimiz rahat.
Öyle veya böyle su sorunu yaşamıyoruz. Ama kar ve yağmur olmazsa ne yer altı suları beslenir, ne yer üstünden pınarlar dereler akar.
Suyu dikkatli kullanmak lazım. İsraf etmemek lazım.
Düşünsenize eskiden yaşam ne kadar kolaydı.
Şimdilerde aldığımız nefes hariç her şey parayla.
Ve ne yazık ki büyük metropollerde yoksulluğun pençesine kapılmış insanlar kendilerini dört duvar arasına hapsetmiş adeta gönüllü mahkumiyet yaşıyorlar.
Biz Çanakkale’de yine çok çok iyiyiz. En azından deniz kenarına kolayca ulaşıp ruhumuzu dinlendiriyoruz.
Önümüzdeki 2023 yılı en azından haziran sonuna kadar havasıyla, suyuyla, ekonomisiyle siyasetiyle çok ama çok zor geçeceğe benziyor.
En iyisi hazırlıklı olmak.
Sağlığı korumak,
Kış günlerinde sıkı sıkı giyinip şifayı kapmamak.
Lüzumsuz harcama yapmamak ve mecbur kalınmadıkça borca girmeyip kendi yağında kavrulmak.
Aksi takdirde karşılaşacağımız belalarla baş edemeyiz.