İnsanımız, vatanımız, bayrağımız ve DİLİMİZ TÜRKÇE !?

İnsanımız, vatanımız, bayrağımız ve DİLİMİZ TÜRKÇE !?
TÜRKÇE bilmeyen, TÜRKÇE  düşünemeyen, TÜRKÇE konuşamayan, TÜRKÇE yaşamayan DİL İnkılâbını NE bilsin, NE anlasın !? Adama sorarlar, SEN kimlerdensin GARDAŞ,  tanıyamadım da, soyun-sopun NEREDEN !?...
İnsanı vatana, vatanı bayrağa, DİLE kavuşturmak, bunu sonsuza dek buluşturmak, PARAZİT seslere nasıl bir darbedir bir bilseniz !?...
Bu darbe içinde olan ASALAKLAR, bu darbe içinde DEBELENİP duran Aaa-  SALAKLAR !?.. DÖNME dolaba binip döndükçe başı dönen, dinmemiş –donmamış  DONU EKLİ dönüp dönüp aynı şeyleri söyleyen, bu milletten bu ülkeden, bu coğrafyadan haberi olmayan bazen  İSLÂMI bazen İNSANI kullanan adam, DİLİMİZİ- DİNİMİZİ kullanmaktan vaz geçseniz, biz Türkçe düşünen DEVLETİZ, devlet ?!... 
Dünden bu güne devlettik, yine devletiz. Milli Mücadele kararlılığı içinde. Toplumumuzun yumuşak karnı olan dili ve dini kullanma EMİ ?!
Kütük olanlar, kültürü ne bilir?.. Biz yüzyıllar öncesinden gelen devletiz. Kökümüz SELÇUKLU, kökümüz OSMANLI, önümüz ATATÜRK bizim, 99 yıl oldu, soyumuzda-boyumuzda inkâr yok; dilimizde-dinimizde inkâr yok, ama hâlâ anlayamadın bu DEVLETİ !?..
Kültümüzde siz ELİF’i tanır mısınız,  VAV’ı bilir misiniz ?!
Görünüşüyle ELİF (dürüst) olanlar, içtenden yuvarlaklaşma eğilimiyle TOP haline geliyorsa, gelen vurur-giden vurur ki, şahsiyet (kişilik) zedelenir, toplum içinde SIFATLARI değişir…
Zihni pislik içinde olanlar, “Türkçe düşünemezler” !?!..
“Kullanılan Latin Alfabesi değil, Yeni Türk Alfabesidir.
Türk çocuğuna hâlâ 1 Kasım 1928 de Lâtin harflerine geçtiğimiz öğretiliyor. Öğreten öğretmenlerimize de yanlış öğretmişler.
Bizim ilk milli alfabemiz Orkun alfabesidir.
2. si Sogd alfabesinden çevirme Uygur Milli alfabesidir.
3. sü ise Yeni Türk abecesidir.
Latin alfabesini kullanmıyoruz. Hatta alfabe Latinlere de ait değildir.
Orijinal alfabe 23 harflidir ancak biz 29 harfli Türk alfabesini kullanıyoruz.
Atatürk'e göre Latin alfabesi, Futhark ve Etrüsk Runik harflerinin bir türevidir; okullarda çocuklarımıza ve gençlerimize öğrettiğimiz gibi, Fenike alfabesinin değil...
Avrupa'nın Futhark ve Etrüsk runik yazısı ise Göktürk yazısıyla aynı kökenden gelmektedir.
Yani, Latin alfabesi aslında Göktürk alfabesinin zaman içinde farklılaşmış biçimidir.
Dolayısıyla Atatürk'ün Türkçeyi Latin harfleriyle yazmaya karar vermesi, bir anlamda yeniden Göktürk yazısına dönüştür ki bunun adı Cumhuriyet tarihi yalancılarının dediği gibi "gavurlaşmak" değil "öze dönmektir." (Etnolog/ Tarihçi Aytaç BOZKUYU)
Şunu da unutmamak gerek:
Yılan yerde sürünüyorsa, ağunun (zehir) ağırlığından,
   Kötü çok bağırıyorsa, iyinin sağırlığından” dır.    Burada da seviyeyi farklı yorumlayabilirsiniz.
 
Edepsizliğin, hadsizliğin olmadığı diyar yakışır bize.
  Dil kirli sözler söyler, göz kusur arar olmuş ise gönüller abdestsizdir.”

 
  Hacı Bektaş-ı Velî’nin,  aşağıdaki dizelerinde kendimizi bulabilirsek;  hem mutlu hem umutlu sayarız….  Sevgiyle, seviyesiyle…
“ Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
  Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde.
  Bizim nazarımızda, kadın- erkek farkı yok,
  Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde…!? ”
Elbistanlı şair Abdurrahim Karakoç, Türkçe düşünür, Türkçe konuşur, düşünce ve duygularını  yeni Türk abece-siyle yazardı:  
Mebus olduğunu sananlara; Mebus Bey adlı taşlamasını da değiştirilen YENİ TÜRK alfabesiyle yazdı:
“Vallahi sıtkımı sıyırdım senden,
  Tiksintimi naz belleme mebus beğ.”
Özetle deriz ki;
Türkçe düşünmek için Türk gibi yaşamak gerek, Arapça düşünüp Türkçe konuşamazsanız, haince düşünen haince konuşur…
Soyad kanunu çıktıktan ve lakapların yerine soyisim alınırken Aziz Nesin’e sorarlar:
 “1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘Eli açık’, dünyanın en korkakları ‘Yürekli’, dünyanın en tembelleriÇalışkan’ gibi soyadları aldılar. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘Nesin’ soyadını aldım. Herkes ‘Nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.” https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/1086705-aziz-nesinden-soyadinin-hikayesi
Son yüzyılın büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü, silah arkadaşlarını rahmetle, saygıyla; minnet ve şükranla anıyorum…
99.yılında bu büyük bayramımız KUTLU OLSUN…
Dr.Hayrettin Parlakyıldız Kıbrıs İLİM Üniversitesi E-posta:hparlakyildiz@mynet.com