Sendrom Deyince Aklımıza Hep Normal Hastalıklar Gelecek Değil Ya

Ben çocukken defalarca kez izlediğim bir masaldı külkedisi. Benim gibi her çocuk Külkedisi masalını mutlaka duymuştur. Aslında diğer masallardan pek bir farkı yoktur bu masalın. Dinlerken yada filimini izlerken insanı o güzel hayatın içine istemeden de olsa çekip alıverir ve kendinizi birden külkedisi zanneder ve onun gibi birinin onu gelip herşeyden koruyup kolladığı gibi bir beyaz atlı prens hayal etmeye başlarsınız. Ancak benden kalmış olmalıki kızım da bu külkedisi masalını çok seven çocuklardan biri. Külkedisi ismi bile ilginç ancak ben bir gerçeğide internette gezinirken öğrendim. Çocukluğumuzdan gelen bu külkedisi masalının birde bizi sendroma sokan tarafları varmış ve bunun adı Külkedisi Sendromu İmiş…
İlginç bir sendrom gibi gelsede bulduğum bilgileri sizlerle paylaşmadan geçemedim. Hadi buyrun şu kükedisi masalının yanında birde bizleri etkileyen sendromunu beraber öğrenelim.
Külkedisinin de Sendromu Varmış…
Zarif, güzel ve naif prensesimiz zor bir durumdadır ve elbette onu kurtaracak bir beyaz atlı prens vardır. Masalları ne kadar irdelemek gerektiği hakkında farklı düşünceler olsa da kimse hep aynı başlayan ve aynı biten bu masalların kız çocukları üzerindeki etkisini görmezden gelemez. Kendinizde veya başka bir kadında bir ilişkiye başladığında hayatının geri kalanını arka plana atan davranışlar fark ettiniz mi? Yoksa başka birinin gelip size ilham vermesini beklerken hayatını beklemeye alanlardan mısınız? Şimdi etrafınıza baktığınızda kendisini kurtaracak o beyaz atlı prensi bekleyen kaç Külkedisi tanıyorsunuz?Külkedisi veya Cindirella kompleksi olarak bilinen bu durum, kişinin kurtarılmaya, kurtarılan olmaya karşı içinde büyüttüğü gizli bir arzuyu tanımlar. Derinlerde, kendinden sorumlu olmak istemeyen kişi, bağımsızlıktan korkar.
Sizde de külkedisi sendromu olabilir!
Bu sendrom temel olarak, zayıf ve 'kurtarılabilir' kalmak için kendi başarınızı sabote etme eğilimi ile ortaya çıkar. Bu şekilde ifade edildiğinde saçma bulabilirsiniz ancak bu durum kendini toplantılar ve teslim tarihleri ??gibi önemli şeyleri 'unutmak', hayatta büyük bir adım atmadan önce her zaman ani bir drama yaşamak ve bir hedefe ulaşmadan hemen önce fikrinizi değiştirmek şeklinde gösterebilir. Sonuçta daha iyi bir şeye adım atmamak için kendinizi engellemiş olursunuz. İhtiyaç ve bağımlılık duygularını normalden daha baskın olabilir. Partnerinizden ayrıldığınızı veya onun öldüğünü düşününce yoğun bir panik hissedebilirsiniz.Yalnızken güçlü ve anlayışlı bir insanken ilişki içerisinde bağımlı ve kıskanç birine dönüşebilir, kariyerinizi ve diğer yaşantınızı görmezden gelip hayatınızın merkezine ilişkinizi koyabilirsiniz. Artık kendi mutluluğunuzun önemsemezsiniz çünkü kendinizi sadece bir ilişkinin içendeyken, ikiniz olarak tanımlarsınız. Normalde kendi başınıza hallettiğiniz şeyleri partnerinizden beklersin. Daha fazla yemek ve temizlik yaparken finansal problemlerinizi onun çözmesini istersiniz. Hasta olduğunuzda daha fazla ilgi bekler ve iyileşseniz dahi bir süre daha ‘hasta kalmaya’ devam edersiniz. Bu durumların hepsi, bir kurtarıcının varlığını arzular. Her şeyi yoluna koyan o 'birisinin' gelmesini beklenir.
 
Külkedisi sendromu nasıl aşılır?
Birçok insan hala, bilerek ya da bilmeyerek, bağımsız olmak yerine bağımlı olmaya teşvik eden bir aile ile büyüyor. Bir kadın için bu, 'geleneksel değerlerle' yetiştirilmek gibi görünebilir. Erkekler cesur, kızlar ise tatlı ve uysal olmalıdır. Çocukken size korkuyla yüzleşmeniz öğretilmediyse, nasıl iyi bir eş ve anne olacağınız ya da zenginlerle nasıl evleneceğinizle ilgili şakalara maruz kaldıysanız, güçlü bir insan olduğunuz fikri beslenmemişse, çocukluğunuzda tüm kararları biri sizin adınıza aldıysa, yetişkinliğinde bu görevi devralacak birilerini beklemek pek de şaşırtıcı değil.Külkedisi kompleksi, kesin sınırları olan bir şeyden ziyade spektrumun bir ucudur ve birçok insan bir döngü içinde bir taraftan diğerine gidip gelir. Bir ilişkide garip bir şekilde muhtaç ve panik halinde olup ilişki bitince aşırı bağımsız bir hale gelmek, asla yardım istemeden her şeyi tek başına başarmaya çalışmak ve kendi ihtiyaçlarınıza karşı duyarsız olmak mümkün.Bunun nedeni, ne bağımlılık ne de bağımsızlığın kendi başlarına o kadar sağlıklı olmamasıdır. Bağımlılık, kendi benlik algınızı içeriden karşılamak yerine bir başkasına muhtaç olmanıza sebep olabilir. Şiddetli bağımsızlık, psikologların "karşı-bağımlılık" dediği, kendinizi diğerlerinden izole ettiğiniz ve görünüşteki özerkliğinize yönelik herhangi bir tehdidi uzaklaştırdığınız bir duruma yol açar.Öyleyse sağlıklı olan nedir? Çoğu şey gibi, en iyi yol aşırı uçlarda değil, ortadadır. Karşı bağımlılık, insanlara ihtiyaç veya çaresizlikten değil, arzu ve topraklanmış hissetme yönünden bağlı olduğunuz anlamına gelir. Bir tür paylaşım bağımlılığıdır. “Hayatta kalabileceğimi ve kendi başıma gelişebileceğimi biliyorum, kendime iyi bakıyorum ve kendimi sağlıyorum ama zaman zaman sana güvenmeyi seçiyorum ve karşılığında senin de bana güvenmene izin veriyorum”.Külkedisi kompleksi, aşk kapıyı çaldığında kişisel gücünüzü boşa harcamayı bırakacağınıza 'karar vermek' meselesi değildir. Kendinizi ve dünyayı görmenin derinden kökleşmiş yollarından ve çocukluktan beri var olan bilinçsiz inançlardan gelir.