DİN ile DÜNÜ karıştırmadan DİN’e de DÜN’e de büyük ihtiyaç var…

DİN ile DÜNÜ karıştırmadan DİN’e de DÜN’e de büyük ihtiyaç var…
Aralarında SES benzerliği bulunan bu iki kelime bireysel ve toplumsal ihtiyaçtan doğmuş olabilir mi, önemi oradan mı gelmektedir…
“İnsanlara zorunlu dün dersi verilmeli. Yaşadıklarımızdan başka türlü ders çıkaracağımız yok çünkü.”  diyen İlber Ortaylı hoca haklı mı, bunu neden söyledi ?!..
Bizler, “DÜN” ü unutacak kadar APTAL da VEFASIZ da değildik, değildik de buraya nasıl geldik.? !.. Bunun cevabı, elbette herkeste, yere ve zaman göre değişebilir…
Bize göre de bu cevapta GÜÇ etkenliği var…Gücün olduğu yerde en güncel unsur PARA olursa, DÜN aç kalanlar, bu parayı hak etmeden bulursa; bu PARA haksız şekilde elde edilmişse, günlük ve güncel şımarıkların arasına katılınca, DÜN diye bir kavram kalmaz…
Bu GÜNÜ, YARINA, yarın gelecek güne bağlandıkça, DÜN-LE-Ş-ECEK, yine unutma, yine şımarma, yine DÜNE sebep arayıp, BU GÜNÜ etkin kılma, alıp başını gidecektir…
İlber Ortaylı hocanın dediği de budur. Dünden ders alınmazsa, bir diğer adıyla TEKERRÜR (tekrarlanma) devam edecek, bireyseller çoğalacak, toplumsallık kaybolacak, ISTIRABIMIZ toplumsallık içinde milletçe yaşanacak…
DÜNKÜ siyaset, DÜNKÜ ticaret, DÜNKÜ eğitim, DÜNKÜ öğretim, DÜNKÜ ulusalcılık, DÜNKÜ yaşayış, DÜNKÜ insanlık yargılanmazsa, İBRET alınmazsa, dün KİRLETENLER, bu günü de yarını da KİRLETMEYE devam edecektir...
Bizler DÜNÜ unutunca, BU GÜNÜ tartışıp duracağız… Yine kaos, yine öteleme, yine söveme, yine  dövme
DÜNE bakmadan mutlu olamayız, mutlu edemeyiz…
DÜNÜ yaşadık unuttuk-unutturduk-unutturulduk; bu gün ne yaşayacağımızı bilmeden, DÜNÜ oluşturuyoruz…
“DÜN”-Ü unutmamak için MEB okullara ders mi koysun da, “balık hafızalı olduğumuz ortaya çıkmasın…!?
DEĞERLERİ kaybettik, Değerler Eğitimi dersi koyduk, tarihimiz öğretelim de DÜN bilinsin dendi, ondan da verim alamadık; belki TARİH kavramını kavramakta zorlandık ?!?..
DÜN dersi üç harflik olunca, akılda kalır mı diyelim, MEB’lığından İlber hocamızın istediğine biz de katılalım… Belki, DÜNDE olanları hatırlarsak, geleceğimiz kurarız diyerek, OLUMLU olup MORAL güç kazanırız şeklinde bir UMUDA gönül bağlayalım…
“Uzak - yakın hafızanın bazen yetersiz kalmasıyla yaşanan sorunların çözümü için önerilmiş olabilir. Bugünün bilgileri referans olacaksa gelecek için geçerli işlevsel bir uygulamalı DÜN dersi olacaktır…”
Peki bu dersi kim verecek ?!...
Kolay, hemen üniversitelerdeki Eğitim Fakültelerinde yeni bölümler açarız, o dersi TERS-YÜZ etmeden, KKTC’nin memurlukta istediği, benim de çok beğendiğim adıyla KARAKTER Belgesi olanlar ile Tarihi iyi yorumlayanlar versin deriz…
 DÜN isimli DERSİ koyamazsak, Ayla Oral’lın dizeleriyle ANILARA takılıp duracağız. 
“Kurma bırak duvardaki saati,
  Beklesin yarın, sabırsızlık çocukların,
  Ben yorgunum DÜNLERE harcanmışım;
  Dün mavilik, dün ellerin, dün gözlerin,
  Mutlu kalacaktık, bu günü olmasaydı DÜN-LERİN !...”
 
ANILARA takılmak ARI olmayı engeller (Hayrettince)…  Çünkü, ARI dün dolaştığı yerleri bir daha dolaşmaz, yeni yer, yeni dal, yeni dal da yeni çiçek arar…
DÜNLERİ unutursak, bu gün önümüze konan her şeyi YENİ diye kabullenme cahilliğinde yüzer, dururuz…
DÜNLER unutuldu mu bu günleri de yarın da unutacaksınız demektir!?..
DÜNÜ unutmadan;  DÜN neredeydik, BU GÜN neredeyiz, tarafsız sorgulamasını zaman zaman yapmamız DİLEĞİYLE…
                                                                                        18.09.2022
                                                                                Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                                                  Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                                       E-posta: hparlakyildiz@mynet.com