Eğer birgün biri karışınıza geçipte size birkaçgünlük ömrünüz kaldı deseydi diye hiç düşündüğünüz oluyor mu benim bazen oluyor.

Bu dediğin filimlerde olur der dediğinizi duyar gibiyim ancak hayat bir oyun ve bu oyunun içinde hepimiz birer oyuncuyuz bence. Hayatlarımız inişlerle çıkışlarla, bazen acı bazen tatlı anılarla dolu olabilir ancak hepimizi nyaptığı en büyük hata geçmişimizden sıyrılıp kurtulamamak ve kendimizi elalem ne der diye sorgulayarak hayatı kendimize zehir edenlerdeniz bence. Yıllarca herkes için çok şey yapmış biri olarak bugün kaç yaşına gelmiş olursam olayım geçmişte yaptığım fedakarlıkların bugüne göre dönüp geriye baktığım zaman hiçkimse için bir önemi olmadığını daha yeni anlayanlardanım bende. Nedendir bilmiyorum da bundan 2 sene öncesine dek bende hayatımı çok ciddiye alıp herşeye üzülen herşeyi sorun haline getiren biriydim . Taki hayatımın avucumun içinden kayıp gittiğin ifarkettiğim ana dek. Sonra dedim ki kendime kızım sevinç dön bak etrafına senin uğrunda fedakarlık yaptıkların hani şimdi nereler deler?
 
Sonra dedim ki Hayatı fazla ciddiye almak anı yaşamaya en büyük engelmiş benim için. Devamlı gelecek planları yaparak yaşamak, geriye dönüp baktığında anlatacağın eğlenceli bir anın olmaması, öğreneceğin milyarlarca şey varken sadece sana çizilen yolda yürümeye çalışmak. insan otuzlarına yaklaştığı zaman en çok bunlara kafa yoruyor. Sanırım bu hayattaki en isabetli kararlar ne olmalı diye soracak olsanız hayatın gidişatını fazla zorlamadan eğlenmeye , kendini geliştirmeye ve kimseye muhtaç olmadan ayakların üzerinde durmaya cesaretiniz olmalı derim.
insanın hayatında bazen en büyük şansI da aile oluyor. Bazen de en büyük şanssızllığı. Yeri geldiğinde bu durumla mücadele etmeniz için saygınlık kazanmanız şart ama. Bu da büyük bir paradoks yapılacak en mantıklı davranış bazı şeyleri elde edene kadar sabretmek, olgunluğa erişince bağımsızlığınızı ilan etmeniz olacaktır. Yani 18 yaşına gelip de " ben okumayacam, evlenicem, evden kaçacam" demek pek aklıllıca değil. Aynı şekilde 30 yaşına gelip "el alem ne der, acil çocuk yapmam ve evlenmem lazım. Ev almam gerek, arabam lüks olmalı" gibi fikirlerle kendini yiyip hayatın o en zevk dolu olması gereken zamanlarını göz açıp kapayıncaya kadar harcamamalı. Çünkü bir yaştan sonra hayatın çok hızlı aktığını görüyorsunuz. Hep ertelediğiniz şeyler için vakit bulamıyorsunuz ona üzül buna yan, devamlı dert yan derken bir bakmışınız sağlınız gitmiş ya da yarın bir gün yatalak kalmanız, kafanıza bişey düşüp ölmeniz an meselesi. hayat kısa.uzun lafın kısası hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıp yarın ölecekmiş gibi her saniyenin tadına varmak lazım.Herkesin zevki farklıdır. Kimi sadece uyuyarak ve film seyerderek, kimi hobileriyle uğraşarak, kimi sevdikleriyle vakit geçirerek, kimi çalışarak, kimi de gezip tozarak geçirir. önemli olan ne kadar mutlu olduğun başkalarını eleştirerek ona buna "seninki de hayat mı be" diyerek geçirmek gerçekten zaman kaybı.
İşte bu yüzden benim en önemli laflarımdan birini sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Hayat bazen ne kadar çıkılmaz bir hale gelsede hayatımızda yaşadığımız her anın çok önemli olduğunu unutmamanız temenni si ile…