GİY-İN-MEK çok güzel ve çok özel bir kelime...

GİY-İN-MEK çok güzel ve çok özel bir kelime;
giyinmek istek gerektirir, giyinmek bilgi ister, giyinmek görgü ister, giyinmek ÖLÇÜ ister, giyinmek zarafet ister, giyinmek estetik ister, giyinmek saygı ister, giyinmek kaygılardan uzak cesaret ister de bu cesaret ASALETİ de beraberinde getirmelidir….
Güncel, görsel ve çok öncel bir bir GİYSİ-yle MERHABA !..
ŞARTSIZ-ŞURTSUZ ŞORTLAR 
Moda desem değil, sıcaktan mı desem değil, şakadan mı desem değil, güncellikten mi desem belki,
Derinsel, biçimsel, görünsel, kıvrımsal !...
Tensel, cinsel, kasapsal görüntüler...  İnsanın güzelliği SAĞLIĞINDAN, insanın estetiği GİYİMİNDEN değil mi ?.. Tabii, bu estetik anlayışı varsa...!?
Tensel görüntü, yerini ETSEL-GİTSEL  görüntüye bırakırsa; midede-GIDASAL zihinde CİNSEL bulantı başlar...
Başkası giydiği zaman değişik sıfatla anıyorsun, UTANMADAN, evde-dışarda kızın , eşin giydiği zaman sesini çıkarmıyorsun, HASPA-Y-A ve  hasta ruha yakıştığını sanıyorsun... Ey kendini anne-baba sananlar, ne kişisel ne toplumsal AHLÂK anlayışını beceremiyorsun, ama bedava yiyecek, alın terin olmayan PARAYI utanmadan GÖTÜRÜYORSUN !?..  Sende kültür yok, sende OKUMA yok, GÖRGÜ yok, başkasının KAYIĞINA, gıcırdayan ARABASINA binmeye bayılıyorsun, ondan sonra da kendini GÖZLÜKLE adam olduğunu sanıyorsun…!?
Nerede o BABAbaba, nerede o ANAAA!...? Ne oldu bunlara da hoşgörü yapalım derken, K..Ç görü yaptılar…  Havaların sıcak olduğu doğru da, kadın ve kız giyimlerinin bu kadar şuursuzca sergilendiği DOĞRU mu? İşte sıkıntı burada…!?
Öğretim yöntemlerinde taksonomi denen bir sınıflandırma vardır; bilişsel, duyuşsal, devinimsel ... Bu şartsız ŞORTLA, bu taksonominin neresindesiniz...? desem TAKSONOMİYİ nasıl anlayacaksın?
Bu giyimde bilişsellik yok, duyuşsallık yok, ne var öyleyse, tek şey var o da görünsel DEVİNİMSELLİK…!?
Şartsız-şurtsuz şortlar, kişiyi ve toplumu kalkındırır mı, hele bir de MEZARLIK ziyaretlerine gidenler var ki, sorma-geç cinsinden ve DERİNDEN !... Yaşadığımız dünyayı bozanlar, maalesef MEZARLIKTA yatanları da bozmakta kendileri için bir ÇEKİNCE görmüyorlar… Bereket erkeklerde başlamadı, bu  ŞARTSIZ ŞORTLAR, ya bir de onlarda başlasa ?!?..
1970’li yıllarda (bizim öğrencilik yıllarımızda) MİNİ ETEK modası vardı, 1976’ya kadar ülkemizin muhafazakâr yerleşim yerleri hariç, bir anda modacılar tarafından oluşturulan giyimle yaygınlaştırıldı. Lâkin, şimdiki ŞARTSIZ ŞORTTAN bir farkı vardı; estetikti, kibarlık ve adap etkiliydi, zihinsel-midesel bulantı yoktu, kendini bilme, giyim tarzıyla kendini bildirme de ÇOKTU !..
Mini ETEĞİ ve şartsız ŞORTU giyenlerin hedef kitlesi KİM ? desek, erkeklerdir diyerek, kendimize ayrıcalık tanımayalım, giyen kişilere sormak gerek, alınacak cevap çarpıcı olacak; “kadınlar kadınlar için” giydiklerini söyleyeceklerdir. Saftirik erkeklerimiz de kendileri için diyerek, artık HAVA atamayacaklardır.
Elbette moda vardı, olacaktı, hâlâ da var ve gelecekte de olacak; bu moda zaman zaman ÇIĞIR açabiliyor, 30 yılda bir değişiklik varmış gibi yeni yetişenlere İLK DEFA imajı veriyordu, ama ÇIĞIR, arkadan ÇAĞIRA dönüşmüyordu… Adap (b) kelimesindeki ELİF-DAL-BE ortadan kaybolmamıştı…
Gençlik; ÇILGINLIK çağının yaşandığı yıllardı da ÇAL-GIN-LIK çağının etkin olduğu yıllar değildi… İşte, bizler bunu gözden uzak tutuyor,  İFRAT-TEFRİT (her şeyde aşırılık) ölçüsünü kaçırıyoruz…
Giyimde, yemede, konuşmada-konuşmamada, yaşamada-yaşatmada, ELEŞTİRİDE-hoş görüde hep bunu yaşıyoruz, zararı-ZARA, kârı –KARI  zannediyor, yemeyi-YEMİN haline getiriyoruz…
Her şeyde ölçülü olursanız; yemede-kazanmada, kazandırmada-alınteri dökmede, sergileyeceğiniz kabasallık estetiksel HÂL alır ki model olmanız da gecikmezsiniz…
Anlamsız (yersiz-zamansız) açılma-saçılma-kapanma ÖZGÜRLÜK değil, ÖZGÜVENSİZLİK-tir…
“Unutmayınız; aşırı açılmalar, aşırı kapanmanın, aşırı hırslar, hırsızlığın zemini oluşturur…” HayrettinCE olan bu sözlerle;
Bayramınızın, söylemlerinizin-özlemlerinizin güzelliğiyle, tüm okuyucularımıza ve KKTC’ye SEVGİLER…
 

                                                                              
                                                                              Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                                              Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                                  E-posta; hparlakyildiz@mynet.com