Bu kelime ne biçim ZAMİR ki, bir türlü dur-durak bilmiyor, devamlı şahıs zamirinin  başında birinci olduğu için hep gündemde hep BENLİK anlayışı içinde yerini koruyor da koruyacağım derken SEN...

Bu kelime ne biçim ZAMİR ki, bir türlü dur-durak bilmiyor, devamlı şahıs zamirinin  başında birinci olduğu için hep gündemde hep BENLİK anlayışı içinde yerini koruyor da koruyacağım derken SEN olamıyor, “kendi” olmak adına BİZ ve SİZ zamirlerini küstürüyor…
 “BEN” i “BİZ” yapmak ne kadar zor iş !?!.. Tekili, çoğula çevireceksin, tekliğin yerini çokluk alacak, ama o çokluk bazen nezaket ifadesi içinde BİZ-SİZ olacak, bunu becermek için HIRS-tan HARS-a geçmek gerek, değil mi?  
Teklik Allah’a, çokluk insana yakışır !? Teklikte olunca yalnızlaşır, çoklukta toplumlaşırsınız…
Ben-likle kişileri küstürenlere;
KÜSMEK !..
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür..
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.
Yalansızdır.
Küsmek; ‘seni seviyorum-dur
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek
Kızdım ama hâlâ buradayımdır,
Gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, ‘benim için değerlisin-dir.
Küsmek; sevdiğini söyle demektir,
“Hadi anla” demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır,
Yani, diyeceğim o ki :
Ben sana küstüm…(Nâzım Hikmet)
 
ÖĞRETMEN-öğrencimden BEN-li şiir…
 
Ben, müziğini kaybetmiş bir gül
ve sen;
İşte buydu tüm hikâyem.

Gülistana kargalar dadanıyor şimdi,
çer çöp dadanmış sunağına.
Börtü böcek hep kaçarken yağmurdan,
ben de yokum orada.
Kokusu, baharın kokusu;
Çiçeklere bulaşmış toprak kokusu...
Esti yağmur ve rüzgar esti,
bir yıldız esti de duydum.
Gördüm, bizzat gördüm;
sabahleyin örttüğüm gözlerinde gördüm.

Şimdi dün, bugün aldım kalemi,
hep yarına söyleyeceğim;
Şiire bulanmış bir öyküydün sen.

Yaşayan benim,
Gören sensin.
Arayan benim,
Bulan sensin.

Konuş, bak, ağla,
Sev, tat, sarıl,
Solu hayatı.
Hangi ismi koyarsan,
Ona döner yaşamak…

Beni sana hapsederken,
Seni benden azat ettim.
Bilimin bilmediği,
Dilimin dönmediği noktada !

Kalp kapakçıklarımdan atıyorum,
Kan havliyle canımı.
Gözlerimden  ifraza,
Dilime iftira yakarışa.

Sayfalarca sorduğum,
Beynelmilel bir yarış bu..
Alemi karış karış,
Cümbüşünle yazdığım…

Velhasıl kalmadı,
Soruma itiraz,
Sonuma itimadım;

Solumak zindanında, yaşamaktayım.
Ben, elimdeki kalemden,
şiirimi çaldım.
Sen, dilimdeki kelamdan,
Yüreğimi.
Hayata istinaden söylüyorum;

Varlığı var eden yokluğa sesin.
Daha büyük bir harf yok,
Daha sesli,
Yok sesinden sesli bir es.
Kıyasa münhasır,
Varlık da nesi;
Yokluğa eş sesin,
Kıyam'es sesin. (İbrahim Kabahaliloğlu)
Ben, ben diye diye ne BEN ne SEN, ne BİZ, ne SİZ olamazsınız…!?
BEN diye diye “ isimlerin içini boşaltan insanlardan zamirlerin içini doldurmasını bekleyemeyiz ki !? ”
BİZDEN sizlere selâm ve sevgiler…
                                                                                                                                                                    
                                                                 10.10.2021
                                                                 Dr. Hayrettin Parlakyıldız
                                                                 Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                                 E-posta: hparlakyildiz@mynet.com