KAYSERİ'DEN SES VERDİ KONUK YAZARIMIZ.. DEDİKLERİ, BİLİNDİK BİR YAŞANILANA DAİRDİ..

SEVİMSİZ BİR TARİH ÜZERİNE, İÇTEN GELENLER
KAYSERİ'DEN SES VERDİ KONUK YAZARIMIZ.. DEDİKLERİ, BİLİNDİK BİR YAŞANILANA DAİRDİ..
-TARİH 12 EYLÜL 1980
YANİ; 41 YIL ÖNCE BU GÜN…
NEDEN OLDUĞU DA AYRI BİR MESELE..
Konuk yazarımız Mehmet ağabey, 'Hacı baba' sından örnek ile giriyordu söze;
-HACI BABAM; “BEN 12 EYLÜL’ÜN NESİNİ SEVECEĞİM..." diye.
Ardından başlıyordu düşüncelerini yazıya döktürmeye..
"Ben 12 Eylül 'ün nesini seveceğim..” diye..
Bir net soru aslında dile gelen bu ifade.. Peki ya, sonrası..!
İşte sonrası ifadeler tam da şöyle geliyordu Kayseri'den…
“İdamda edilsem darbelere karşıyım... Kaç yıl oldu.. On iki Eylül olalı..
Ben 12 Eylülün nesini seveceğim, sevmediğim gibi devamlı küfür ediyorum...
O yaşadığım anlar.. İdam edilen canlar.. Yıllar su gibi akıyor..
Ey darbeye kalkışan şerefsizler.. Alçaklar.. Soysuzlar... Ruhsuzlar.. Vatansızlar.." vurgusu ile.
Siyasi iradeye, dahası Demokrasiye.. Milletin egemenliğine idi gerçekleşen darbe..
Hatırlıyorum da o günleri, henüz ilkokul birinci sınıf öğrencisiydim..
Fırına ekmek almaya gittiğim o sabah, her yerde idi asker abiler..
Çünkü abi idi her biri.. Öyle bildik.. Köyümüzün girişinde, 3. Deniz Piyade Taburu vardı, hepsi o birliğin askerleri idi.. Bizim dilimizdeki ismi ile, '3 Tabur asker abileri..'
Benim hatırımdaki o günleri bir kenara bırakıp, döneyim Mehmet ağabeyin dediklerine..
 "Emir komuta zinciri içerisinde gerçekleştirilen ve acılarıyla bir ülkenin travma yaşamasına neden olan 12 Eylül Askeri Darbesinin üzerinden tam 41 yıl geçti..
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı...
71 bin kişi TCK nın 141,142 ve 163.Maddelerinden yargılandı...
98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı..
7 bin kişi için idam cezası istendi..
517 kişiye idam cezası verildi..
Haklarında idam cezası verilenlerden 50 si asıldı..
300 kişi kuşkulu şekilde öldü..
171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.." şeklinde bilgiler ile, kronolojik bir anlatım da bulunuyordu rakamlar ile üstelik.
Sonrası da vardı Mehmet ağabeyin kaleme aldıklarının.. Tam da şöyle idi onlar;
"Darbe yapan ve darbeye kalkışan soysuz vatansızlara, bayraksızlara, uşaklara lanet olsun..
Türkiye de darbeler dönemini bu yüce halk 15 Temmuz da destan yazarak kapadı..
Biz Anadolu’da göçebe değiliz.
Biz Anadolu’ya davet üzerine gelmedik..
Bin yılı aşkın süredir Anadolu’da Türk Milleti olarak varız..
Dünya var oldukça da Anadolu da var olacağız..
Cihan devletleri kurduk ve yıktığınızı zannettiğiniz cihan devletlerimizin içinden genç Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurduk.
Selçuklu bizimdi, Osmanlı bizimdi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bizimdir.
Türk’ün eseridir. Ben Türküm, Türk esir olmaz..
Ben Türküm Türk Devletsiz olmaz..
Türk Bayraksız olmaz.. Ben Türküm..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, bütün oyunları ve hesapları bozacak güç ve kudrete sahiptir..
İnsanlarımızı birbirinin karşısına dikmek, Türkiye’yi içine kapanmış ülkeye dönüştürmek ve başka pek çok hesapla bu saldırının yapıldığını hepimiz biliyoruz…
Kim, hangi hesabı yaparsa yapsın, kim bu işin arkasında olursa olsun, tetikçiler kimler olursa olsun, onların hepsinin bilmesi gerekir.."
Bir kelamım olacak, bendenizin de naçizane.. Çanakkale’ den ses vereceğim, 106 yıl önce denildiği gibi;
"Tek satırda.. Net şekilde, Nokta…
Diyeceğim ki bu gün olduğu gibi, yarınlarda da;
"TÜRK DİK DURUR, ASLA EĞİLMEZ.. BÖYLE BİLDİK, BÖYLE DE OLACAĞIZ EVELALLAH..."