Yüzyıllar boyunca dünya yüzeyinde var olanın adı bence tam da bu...

Yüzyıllar boyunca dünya yüzeyinde var olanın adı bence tam da bu... Bu düyünceye kim katılmaz denilmesin,  ülke içinde dahi mevcut Türk düşmanlığı...
Bir gün bakıyorsunuz Fransa, bir gün Yunanistan, ertesi günlerde ise diğerleri. Mesele Türkiye' ye ve Türke olan nefretle harmanlaşmış, yüzyılların öfkesi..
Viyana kapılarında, Avrupa'nnı bir başka lokasyonunda..  İzleri olunca bir Milletin, olacak tabiki hazımsızlık.. Sevgisizlikleri de olacak yüce Milletimize vede yurdumuza...
Hiç de şaşırmadığmıız davranışların bir yenesini geçenlerde Fransa yine sergileyen oldu.. Fransızın bu tutumu hiç de şaşırrtmıyor..
Son sergilenen tutuma, Dışişleri Sözcüsü Aksoy: “Macron’un Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan için kullandığı ifadeler kabul edilemez” diyerek karşılık verdi dün Başkent'ten.
Haber Ajansı turundaydım, şöyle bir ülkeyi dolaştım.. Elbette ki önce Ankara'nın gelişmelerine, önce çıkan denilenlere  göz gezdirdim.
Abonesi olduğmuuz İHA' nın aücar muhabirlerinden Musa Erdoğan yazıyordu, Fransaya verilen yanhıtın detaylarını 
Haberin ilk cümlesi;  - Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir Fransız televizyon kanalına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye haksız ve tutarsız ithamları kabul edilemez" dedi. - şeklinde geliyordu.
Sonrası denilenin detayları ve ifadelerin tam hali geliyordu haberin içeriğinde.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir Fransız televizyon kanalına verdiği mülakattaki ifadeleri hakkındaki soru üzerine,
“Fransız devlet televizyonu France 5 kanalında dün akşam, Sayın Cumhurbaşkanımız ve onun şahsında ülkemizle ilgili haksız ve tutarsız ithamlara yer verilen bir program yayımlanmıştır.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, programda yöneltilen kasıtlı sorulara verdiği yanıtlarda, ülkelerimiz arasındaki dostluk ve müttefiklik ilişkisi hilafına kullandığı ifadeleri kabul edilemez buluyoruz” şeklinde sözlerle çarpıcı çıkışa imza atıyordu.
“Türkiye Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya konularında uluslararası hukuktan kaynaklanan meşruiyete dayanan politikalar izlemektedir.
 AB Zirvesi öncesi kasıtlı hazırlanan ve Avrupalı Türkiye gerçeğini aşındırmaya yönelik yayının ve bu tutarsız iddiaların amacına ulaşmayacağı açıktır" vurgusu ile sözlerni devam ettiroyordu sözcü Aksoy.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy ayrıca şu açıklamada bulunuyordu Başkent'ten;
"Türkiye gerek izlediği bölgesel politikalarla gerek üye ülkelerle oluşturduğu yakın ikili ilişkilerle Avrupa kıtası, NATO ve transatlantik ilişkilerinde etkin olmaya ve en büyük katkıları sunmaya devam edecektir.
Öte yandan, Sayın Macron’un Türkiye’nin Fransa’nın iç siyasetine gelecek seçimler üzerinden müdahale edeceği hususunda kesin hükümlerle ileri sürdüğü iddiayı da, ülkede yaşayan yabancı kökenli toplumları yabancılaştırıcı ve bu yönüyle tehlikeli buluyoruz.
Türkiye’nin ülkede yaşayan yaklaşık 800 bin nüfuslu Türk toplumunun refahı, huzuru ve uyumu dışında Fransa’nın iç siyasetine ilişkin bir gündemi bulunmamaktadır. Buna mukabil, Fransa’nın da Türkiye konusunu özellikle seçim dönemleri öncesinde bir iç politika tartışması haline getirmemesi en haklı beklentimizdir.
İki ülke ilişkilerinde yaşanan gerilimlerin yerini sükunete ve dostluğa bırakması için adımlar attığımız bu dönemde, Sayın Macron’un bu açıklamalarının talihsiz ve tutarsız olduğunu düşünüyoruz. Fransa’yla son dönemde yaşanan sorunların temelinde de bu samimiyetsizlik ve tutarsızlık yatmaktadır. Fransa’nın bu dönemde sergileyeceği müspet ve menfi tutum ve söylemlerin Türkiye tarafından aynı şekilde mukabele göreceğini yeniden hatırlatıyoruz.”
Birilerine ne söylesek boş... Misal Almanya.. Almanya'da yaşam süren gurbetçilerimiz bir kenetlense, düünün olacakları.. Ne ekonomiden hayır bekle, ne de dahasından..
Hiç, sınırları dışındaki insanını zorluyor mu Türkiye? Şöyle yapın, böyle yapın derdinde mi Türkiye...!
Diplomasi işliyor dış ilişkilerde.. Bence sayın sözcü Aksoy' un rakam dile getirip;
"Türkiye’nin ülkede yaşayan yaklaşık 800 bin nüfuslu Türk toplumunun refahı, huzuru ve uyumu dışında Fransa’nın iç siyasetine ilişkin bir gündemi bulunmamaktadır. " sözü, birilerinin en dikkat çekmesi gereken ifade..
Hele hele; "Buna mukabil, Fransa’nın da Türkiye konusunu özellikle seçim dönemleri öncesinde bir iç politika tartışması haline getirmemesi en haklı beklentimizdir." vurgusu da dikkate alınmalı.. Haksız mıyım..!
Dış ilişki uzmanı değilim bendeniz.. Öyle olsam, bitişik yazardım 'Dışilişki' diye..
Görebiliyor, duyabiliyorum sonuçta.. Yıllardır AVRUPA' nın tutumunu gözlemleyebiliyorum.. Yunanistan da aynı.. Ne vakit, siyaseten işler yerinde gitmiyor, hoop bir gündem yaratıyor komşu..
Bir gün havada it dalaşı. bir gün kendini bilmez sözlerle verilen demeçler.. Al sana kriz... Komşu hep aynı yemek derdinde.. Pişirip pişirip servisi kolay geliyor diye olmalı...
Neyse, mesele bence kesinlikle Türk düşmanlığı.. O düşmanlığın derdindekilerin başına , şöyle en obezinden 200 kiloluk bir Türk düşsün de, görün gününüzü..

BİR ULU MESAJ.... ANLAYA NA ELBET....
NE DEMİŞ TÜRK ATASI; "KÜN TUĞ BOL GIL, KÖK KORİGAN..."
Biz korunaklı biliriz gök yüzünü.. Biliriz kıymetini.. Duamız, bereketli olsun derdindeki otağmıızadır. Tersi duaları ederiz de, ders vermek üzere çıkılan cenk yolunda, güç kuvvet versin Alp'lere diyedir tersi dualar...   gerisi zaten de teferruattır Türke...