Son günlerde, bilen de konuşuyor, bilmeyen de.. Her zamanki gibiyiz yine....

Son günlerde, bilen de konuşuyor, bilmeyen de.. Her zamanki gibiyiz yine....
Yitkili isimlerin sözleri ve vurguladıklarından ziyade, toplum olarak yine bilidğimizi okuyoruz günlerdir.
İki önemli başlık için, denilenlere göz attım dün.. Başkent'ten ses veren Bakanlar ve Meclis Başkanı, kadın ve dokunulmazlıklara ilişkin net ifadeler kullanmışlar.
Önce sayın İUçişleri Bakanı Soylu'nun dedikleri diyeyim ve başlayayım aktarmaya.
Bakan Soylu: “Kadına yönelik şiddet, insanlığa ihanettir” ifadesine imzasını koydu dün.
Abonesi olduğumuz İHA' dan dönen haberlerden söz edeciğmi sizlere.
Başkentli meslektaşlarım Engin Yağcı - Adem Aslan kalema ılyordu bakan Soylu'nun sözlerini.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter hesabından kolluk kuvvetlerinde görev yapan kadın çalışanların yer aldığı bir video paylaştı. Videonın içeriği, kadın haklarının teminatının sözleşmelerle değil, kanunlarla korunduğuydu özetle.
Kadına yönelik şiddette sıfır tolerans prensibiyle mücadele edildiğini belirtiyordu Bakan Soylu ve şöyle diyordu net bir şekilde;
“Kadına yönelik şiddet, insanlığa ihanettir. Kadına yönelik şiddette sıfır tolerans anlayışıyla ihtiyacı olan her an yanınızdayız”
Bir de Bakan Selçuk çarpıcı bir söz ediyordu Ankara'dan, Diyordu ki;
“Türkiye'de kadın haklarının teminatı, başta anayasamız olmak üzere ulusal mevzuatımızda yer alan mevcut düzenlemelerdir”
Ve ekliyordu Kadın Bakan; “Bir kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi, güçlü bir toplum inşa etmenin önemli bir göstergesidir” diye.
Verilen söz de hayli açıktı, şöyleki; “Kadınları hayatın her alanında desteklemeyi sürdüreceğiz”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk' un açıklamalarını, kadın meslektaşım Hülya Keklik kaleme alıyordu.
Bakan Zehra Zümrüt Selçuk' un tam olarak söylediği şuydu; , "Türkiye'de kadın haklarının teminatı, başta anayasamız olmak üzere ulusal mevzuatımızda yer alan mevcut düzenlemelerdir. Ortaya çıkan ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeleri uygulamak için güçlü ve dinamik bir yasal zemine sahibiz"
Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu’nun 65. Oturumu kapsamında düzenlenen “Pandemi Perspektifinden: Türkiye'de Kadınların Yeni Normali” başlıklı paralel etkinliğe katıldı dün sayın Bakan..
Salgının kadınların yaşamları üzerindeki etkisine dikkati çekiyordu söze bayladığında ve şöyle diyordu tam olarak;
“Bu zor zamanlarda sokağa çıkma yasakları nedeniyle kadınların aile sorumlulukları ve üzerlerindeki yükler önemli ölçüde arttı. Ne yazık ki salgın süresince kadınların şiddete maruz kalma riski de arttı”
Kadına yönelik şiddetin her şeyden önce insanlık suçu olduğunu kaydediyordu kadın  Bakan Selçuk, sıfır tolerans ilkesiyle şiddetle mücadeleye devam edeceklerini dile getiriyordu.
Türkiye'de kadın haklarının teminatının başta anayasa olmak üzere ulusal mevzuatta yer alan mevcut düzenlemeler olduğunun altını çizerek, şöyle devam ediyordu;
 “Ortaya çıkan ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeleri uygulamak için güçlü ve dinamik bir yasal zemine sahibiz. Bu nedenle milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde kadına yönelik şiddete 'sıfır tolerans7 ilkesiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz”
Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri ve her ilde bulunan 148 kadın sığınma evi aracılığıyla mağdurlara hizmet verdiklerinin bilgisini veriyordu birde sayın bakan.
Şiddet mağdurlarının barınma ihtiyaçlarını karşılamak için 71 ek tesis hizmete açtıklarını ve salgının başlangıcında kadına yönelik şiddet vakalarına hızlı yanıt verebilmek için “Sosyal Destek Hattı” çağrılarında “önceliklendirme” sürecini başlattıklarına vunrguluyordu ayrıca.
Açtığı bir başlık ise; “Sosyal Koruma Kalkanı Programı için yaklaşık 56 milyar TL ayrıldı” şeklinde idi.
Salgın döneminde çalışma hayatı, sosyal güvenlik, sosyal hizmet ve sosyal yardım olmak üzere dört temel bileşenden müteşekkil “Sosyal Koruma Kalkanı Programı”nı hayata geçirdiklerini anlatan Bakan Selçuk;  salgının başlangıcından bu yana Sosyal Koruma Kalkanı Programı'nın finansmanı için toplamda yaklaşık 56 milyar TL ayırdıklarını açıklıyordu.
Salgın döneminin çalışma hayatı için zor bir dönem olsa da sosyal koruma yoluyla istihdamın korunmasına yönelik önlemleri başarıyla uygulamaya devam ettiklerinin altını çiziph, ekilyordu ayrıca; bu çerçevede kısa çalışma ödeneği, normalleşme desteği, nakit ücret desteği ve iş sözleşmelerine getirilen fesih kısıtı gibi istihdamın korunmasına ilişkin önlemler ile büyük gelir kayıplarının da önüne geçildiğine dikkat çekerek.
 “Bir kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi, güçlü bir toplum inşa etmenin önemli bir göstergesidir” şeklindeki bir sözü de vardı sayın bakanın.
“Araştırmalar, kadınların eldeki kazançlarını tasarruf ve çocukları için kullanmaya daha istekli olduklarını göstermektedir. Bu nedenle bir kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi, sadece bir bireyin refahının artmasının çok ötesinde olup, güçlü bir toplum inşa etmenin önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir” diyerek,  Türkiye’de sosyal yardımlardan faydalananların yaklaşık yüzde 65'inin kadın olduğuna işaret ediyoırdu Bakan Sleçuk.
Ayrıca aile dostu yaklaşımların geliştirilmesine yönelik gerekli yasal düzenlemelerin de yapıldığını anımsatıyordu.
Sayın bakan' ın, “Evde bakım desteği, doğum izni düzenlemeleri, kreş desteği, prim desteği ve yarı zamanlı çalışma uygulaması, bu alanda hayata geçirdiğimiz program ve teşviklerden bazılarıdır” şeklindeki değerlendirmesi de bence dikkat çekici idi.
“Çocuk bakım hizmetlerine verilen önem sayesinde 15 bin kadın ilk kez sosyal güvenlik sistemi kapsamına alındı” diyerek,  “Aile ve iş hayatı arasındaki uyumun sağlanması ve kadınların kayıtlı istihdamının teşvik edilmesi bakımından çocuk bakım hizmetlerine özel önem atfediyoruz” şekilnrdeki ifadeleri ardından sayın Bakan Selçuk, “Ev Tabanlı Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi ile şimdiye kadar 25 binden fazla çalışan anne desteklendi”  açıklamasında bulunuyordu başkentte.. 
GELELİM İKİNCİ ÖNEMLİ BAŞLIK VE DENİLENLERE…
TBMM Başkanı Şentop: "TBMM'de bin 300'e yakın dokunulmazlık dosyası var, çok vahim bir tablo" DİYORDU, SON GÜNLERİN TARTIŞMALI KONUSUNA İLİŞKİN.
"Ömer Faruk Gergerlioğlu konusunda Enis Berberoğlu emsal gösteriliyor. Doğru bir kıyas değil" diye de ekliyordu TBMM Başkanı sayın Şentop.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “TBMM’de bin 300’e yakın dokunulmazlık dosyası var.
Bu çok yüksek bir sayı. TBMM’de bu kadar çok dokunulmazlıkların kaldırılması fezlekesinin olması çok vahim bir tablo. Türkiye açısından doğru bir tablo değil” şeklindeki sözleri ile Başkent’ te gündem oldu.
TRT’de katıldığı bir programda açıklamalarda bulunan Meclis başkanı Şentop;
“TBMM’de bin 300’e yakın dokunulmazlık dosyası var. Bu çok yüksek bir sayı. TBMM’de bu kadar çok dokunulmazlıkların kaldırılması fezlekesinin olması çok vahim bir tablo. Türkiye açısından doğru bir tablo değil. “ ifadesi ardından, “Ömer Faruk Gergerlioğlu konusunda Enis Berberoğlu emsal gösteriliyor. Doğru bir kıyas değil" değerlendirmesine imza atıyordu.
Gergerlioğlu'nun Mecliste gözaltına alınması ile ilgili ise söyledikleri tam da şöyle idi sayınŞeptop’ un;
"TBMM İçtüzüğü'nün 170. maddesi, 'Meclis binalarında ve bahçesinde bir suç işlendiği takdirde savcılığın doğrudan soruşturma yapacağı bir suçsa savcılığın talimatı yerine getirilir' diyor. Savcılıktan gelen talimatı orada görevli arkadaşlarımız yerine getirmiştir”
Gergerlioğlu'nun sabah namazı için abdest alırken gözaltına alındığı iddiası ile ilgili ise, "Namaz ve abdest üzerinden bu tartışmanın yürütülmesini FETÖ'cü bir yöntem olarak görüyorum" diyordu sayın Başkan.
Türkiye’nin Başkentinden aktaracaklarım şimdilik bu kadar. Gelişmeleri ajanslardan takip edip, aktarmaya devam edeceğiz tabi ki.. Hoşça kalın, sağlıkla kalın..