Sanki aylardır su görmemiş toprak gibi olur bazen ağzımız.. 

Sanki aylardır su görmemiş toprak gibi olur bazen ağzımız..  Takır takır olur kuruluktan dilimiz damağımız…    Kelimeler çıkmak ister de zorlanırsınız…
Belki de, aktaracağım bu denilenlere neden konudan ötürü,  pek çoğumuzun zihninde benzeri düşünceler oluştu ancak, sustuk , konuşamadık..
Bir çürük elma yüzünden,  onca vatan evladı kırılır diye düşündük  çünkü o an her birimiz..
Denilenler çoktu velhasıl, günlerdir işitti kulaklarım.. Kimini duymazdan geldim, kimi tepkiye kökten tıkadım kulaklarımı..
Son aylarda, yazdıklarını benimle paylaşıp, gazetemiz aracılığı ile Çanakkale okurlarına sesini duyuran  konuk yazarımız Kayserili mesleki büyüğüm Mehmet Uzel’ den öylesine bir serzeniş geldi ki, görmezden gelinecek, işitmemek için de kulak kapatacak gibi değildi kaleme alınan ifadeler.
Şöyle başlık atıyordu Uzel; “NER DE ANNE BENİM BEYAZ GELİNLİĞİM ?”
Başlıyordu içinden geçenleri yazmaya sonra;“Ey  sadist,vicdansız,vahşi insan müsveddeleri.. İnsanlıktan hiç mi nasibinizi almadınız?” soruyordu açık açık.
Ve ekliyordu dahası düşüncelerini; “O gencecik bedenleri katlederken,ellerinizde mi titremedi ?..
‘Ama üzeri açılır da hasta olur’ diye yıllarca sabahlayan bir annede mi gelmedi gözünüzün önüne..” vurgusu beraberinde, net ifadeler kullanıyordu, gazeteci Uzel.
 Başlıyordu anlatmaya sonra; “Geçtiğimiz günlerde Batman da uzman çavuş tarafından kaçırılarak 20 gün boyunca tecavüz edilen 17 yaşındaki kızımızın ölümüne neden olan bu çavuşun haberini yapan gazeteci tutuklu, ama adam serbest kaldı..” diye.
Bir soru eşliğinde devam ediyordu yazmaya konuk yazarımız.  Şöyle ki; “Acaba yeni yasa felan mı çıktı benim mi haberim yok tecavüzcüler serbest mi kalıyor?…
O Anne kızımı uzman çavuşlar gelsin de tecavüz etsin diye büyütmedi kızını.. Sayın İçişleri Bakanı dahi olaya müdahil olup üzüntüsünü söylüyor..Herif serbest bırakılıyor, bu adamın haberini yapan gazetecide içerde yatıyor..
Ve bu kızımız henüz 17 yaşında yaşadıklarını kaldıramayıp ailesine yazdığı bir veda mektubu ile intihar ediyor..Batman da tedavi gördüğü hastanede  hayatını kaybetti..
Alışkınız bu iki kelimelere..’Hayatını kaybetti’
 …Annesinin öpmeye kıyamadığı 17 yaşındaki bir kız çocuğunun,uğradığı tecavüzden dolayı iç organları parçalanmış..
Dikkat edin iç organları neden parçalanıyor,  Tecavüzden!.. Soruşturma dosyasında “gizlilik” kararı getirilen uzman çavuş,’nitelikli cinsel istismar’ suçundan sevk edildiği mahkemece kontrol şartıyla serbest bırakıldı.. 20 gün boyunca tehditle alıkoyulan 17 yaşındaki bu kızımız artık yok! Artık olmamasının anlamını idrar edebilen var mı? Ben edemiyorum…
Sayın Adalet Bakanım,Gaziantep de intihar eden kızımızın ailesini ziyaret etiğinizde ailesinin anlattıklarından gözleriniz doldu.. Siz de Babasınız, burada bir şey sormak istiyorum; ‘size göre ne olması gerekir bir şahsın ceza alması için?.. Bir kız çocuğa 20 gün tecavüz edilmesi  yetmiyor mu?.. Bir ocağa ateş düşmesi az mı sizin için?.. Bir annenin dinmeyen gözyaşlarını görülmemesinin nedeni nedir?.. Bir canı katletmenin, bir yaşamı söndürmenin bedeli nedir? Görüyorum ki yok!!!’
Benim kızım öğretmen olacak, doktor olacak, mühendis olacak, avukat olacak diye gururla gezen anne ve baba ya damı hiç acımadınız? Hayalleri olan, dünya ya gülerek bakan gözlere nasıl kıydınız? Ne kadar acıdır, kendi elleriyle hayatını adadığın evladının tabutuna beyaz gelinliğini örtüp,daha sonrada toprağın altına koymak..
Sadece öldürdüğünüz gencecik insanları değil, bütün ailesini öldürdünüz..Nasıl yaşayacak o anne,baba ve kardeşleri?.. Bir ana babanın tek gayesi vardır,o da evlatlarına iyi bir gelecek hazırlamak.. Siz hem o evlatların geleceğini yok ettiniz,hem de o ana babaların yaşam sebeplerini..
Ölmesin gencecik beyaz melekler..Kıymayın artık onlara...”  vurgusuyla..
‘Susamaz’ olduğumuz bazı anlar diyerek  güne başladım.. Susuz kalıyor bazen dilimiz damağımız.. Susamaz oluyoruz  haliyle.. Kısacası, konuk yazarımızın anlattıkları ve üzerine yaptığı yorumlar böyle idi dostlar..
Ne diyeyim ki şimdi ben, Çanakkale’den, taa Batman’a.. Rahat uyu demekten başka , ne dile getirebilirim ki şuan!!!
En ağır ceza ne olabilir ki ayrıca, yanan kavrulan yüreklere su serpecek, soğutmaya yetecek..!!!
Giden gittikten sonra, hangi ceza geri getirebilir ki gideni!!! Keşke getirebilse ayrıca kesilen cezalar, aramızdan her ayrılanı…
Kanayan bir yara, çözüm bulunmaz büyük sorun.. Tecavüz…  Ve her seferinde, ayağa kalkıp haykırdığımız… ’BU SON OLSUN’
Artık bir sonu olsun şu iğrençliğin.. Dayanacak yürek de kalmadı, sabır edecek  hal de!!!…
Davulun sesi uzaktan hoş gelir demiş  atalar.. Bir de, başına gelen bilir… Kimseye vermesin rabbim evlat acısı.. O  ya da bu nedenden dolayı..
İçinde zerre vicdanı olmayanlardan tam olarak arındırılmış bir dünya diliyorum herkese.. Ki, hep birlikte huzur bulalım..Hoşça kalın.. Huzurlu kalın, sağlıkla kalın.. Ve de elbette, Maske, Mesafe, Hijyen…