Emniyet teşkilatımız… Hakları ödenemezlerimiz…

Emniyet teşkilatımız… Hakları ödenemezlerimiz…
 
Hem Polis, hem Jandarma hem de Sahil Güvenliğimiz…
 
7/24 görev başındaki, içimizden birileri.. Kimi kardeş, kimi eş.. Kimi kuzen, kimi komşu çocuğu.. Her birimizin vardır bir canından parçası..
 
İçişleri Bakanlığı emrindeki güvenlik güçlerimiz, gece gündüz Vatandaşın huzur ve güvenliğini korumak için her daim sahada. Ne bayram tatilleri vardır, ne hafta sonu izni..
 
Sanki her biri, pil ile çalışıyor.. ‘Of ben artık yoruldum..!’ bilmez ve demezler..
 
Kimi zaman bir hırsızın, kimi zaman uğursuzun.. Lanet olası teröristin ve lanet olası terör sevicilerinin peşinde, her daim huzuru tahsis için canı pahasına hep mesai’ de  kalan kahramanlarımız.
 
Güvenlik güçlerimizin, karada ve havada ve dahası mavi vatan denizlerimizde hep var olmaları, hepimizin lehine..
 
Bazen olur köylünün ineği, keçisi, koyunu çalınır.. An itibari ile sığınılacak limanıdır Jandarma..
 
An gelir, arabası çalınır, dükkanına, evine hırsız girer vatandaşın, bir ‘Alo’ uzaklığındadır Türk Polisi..
 
Hele ki Sahil Güvenlik.. Evinin penceresinden başını çıkaramadığın, ayağını sokağa uzatamadığın anlarda, kopan fırtına, gürleyen hava, sağanağın ürküttüğü o anlarda, Mavi Vatan’ ın bekçileri ve koruyucuları..
 
Biri deniz kazası geçirse, saniyeler içinde uzanan yaşam eli Türk’ün Sahil Güvenliği..
 
Daha ne hikayelerin isimsiz kahramanları onlar. Polis, Jandarma ve Sahil Güvelik..
 
BAŞLARINDA BİR ACI HİKAYE,
SONRASI, BİR TATLI SEVİNÇ…
 
Jandarmamızın,işitildiğinde yürek burkan bir olay sonrası, bir köyü sevince boğduğu çalışmadan söz etmek için, etmedim ben bunca lafı.. Hani, oradan al, buraya bağla diye değil konuyu, bunca ifadelerim...
 
Üstelik, hangi söz, hangi kelime, hangi şarkı ve türkü anlatabilir ki bizim Güvenlik Güçlerimizin Vatan aşkı dolu hikayesini.. Her şey sevmekten başlıyor vesselam..
 
Ölümüne sevmek, Vatanı,  Bayrağı.. Sorgulamadan yerine getirmek bazen de, yapılacağı…
 
Kış demeden yaz demeden, gerektiğinde uykusuz kalıp, aç durup yerine getirmek en kutsal vazifeyi…
 
Bir köyümüzde, bir köylümüzün başına gelenler ve sonrası diyerek, aktarmaya çalışayım ben bu güzel ötesi hikayeyi..
Tarih, 20 Ağustos 2020 Şunnu şurasında birkaç gün evveli…
Saat 16:30 Bir kayıp haberi geliyor Jandarmaya..
 
Kayıp der iken, bu bir cep telefonu, araba anahtarı, düşürülen unutulan mesela bir cüzdan değil..
 
Ya da bir güneş gözlüğü hiç değil.. Öyle ya, bu aralar güneş gözlüksüz durmak mümkün mü sokakta..
 
Kayıp olan, olmazsa olmazımız bir maske de edil.. hani ölümcül virüse önlem için yüzümüz ile bütünleşen.. (Gerçi, ara da bir kullanmayanlarımız, ya da umursamazca çene  altında tutanlarımız çok da..)
 
Ezine ilçemizin, Çamköy’ ünden gelen haber üzerine, alarma geçiyor Jandarma.. Çünkü, kayıp olan bir can, bir vatandaş..
 
Allah hanelerimizden uzak tutsun, bir istenmez hastalığın pençesinde, Alzheimer hastası bir nine..
 
 
Yaşı da var haliyle… Ne yapar tek başına, bu haliyle koca arazide..?
 
Z.B. ‘nineyi bulmak gerek vakitlice.. Ve alarma geçiliyor işte o an itibariyle..
 
Ezine 1944.doğumlu, Z.B’ nine için, tüm Jandarma gibi, köylü de seferberlikte…
 
Hikaye böyle başlıyor.. Ve maalesef tüm yürekler o anlarda, hep ağızlarda..
 
Merkez Jandarma Karakol Komutanlığından (3) Asayiş Timi ile birlikte köy içerisinde ve köyün yakın çevresinde Asayiş Timleri ve Drone ile arama faaliyetlerine başlıyor an itibari ile..
 
Havadan drone, karadan Jandarma timleri, bakmadık çalı dibi, yoklamadık dere yatağı bırakmıyor…
 
Dakikalar geçiyor da, gel de sen ninenin yakınlarına sor hele.. Sanki her dakika, bir ömür..
 
Saatler 18.15’ i gösterir iken, Çamköy’ün  iki kilometre uzağında rastlanılıyor nineye..
Zeytinlik alanda,  ağaçların arasında…
 
Şükürler olsun ki, durumu iyi.. Biraz yorgun sadece. Bir de susuz kalmış Ağustosun sıcağında..
 
Jandarma’ nın matarasından yudumluyor suyunu.. ‘Oh be..’ çekiyor adeta…Serinliyor bi  nebze, kana kana içiyor sonra ikram edilen suyu..
 
Bazen evini bulmakta zorlanan bir dede ve nineye, bazen başka bir nedenden dolayı kayıp olan bedene..Öylesine şefkatle uzanan eldir ki Türk Güvelik Gucü… Can’dandır çünkü her hali..
 
Bilmem hangi nedenden dolayı olur ise olsun, bu aralar birilerince pek sevilmedikleri gözlense de, TÜRK Milleti, TÜRK Güvenlik Gücü’ nü ölesiye seviyor bu da biline…
 
İşitiyoruz ki, yasa dışı göstericilere, yasaları hatırlatıyorlar diye, Güvenlik Güçlerimize öfke ile bakan birileri de varmış bu aralar..
 
…Yahu; öfke ile bakan, o kem gözünden olur. Yüce TÜRK Milleti’nin gözünden sakındığı değerlerine hiç kem gözle bakılır mı? Demedi de demeyin…