EYVALLAH.. KESİNLİKLE DOĞRU SÖZ… FAKAT…!      

EYVALLAH.. KESİNLİKLE DOĞRU SÖZ… FAKAT…!             
İktidar kanadından yükselen bu doğru sözü işitenlerin ettiği yorum, bir hayli dikkat çekici oldu.
Misal, “İktidar olan sizsiniz.. !” , “Daha da ağırlaşsın şu cezaları..!”  şeklinde kullanılan bazı ifadeler..
Sebebi ne olur ise olsun, insan öldürmek nedir yahu..? Öyle çok ki benzer vakalar cennet yurdumda, gücü yeten yetene neredeyse cinayetler.
Kaldı ki, benzer eylemlerin sokak canlılarını da hedef aldığını işitiyor kulaklarımız. İçimizde sanki hep bir cani var.  Bir pundunu bekliyor ve çıkı veriyor adeta, öyle değil mi..!
“Şiddetin kültürü, dini veya milleti yoktur.” şeklindeki sözleri, İktidar Partinin Çanakkale İl Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Üstün ediyordu.
Çanakkaleliler olarak şükür ediyordu oysa ki, “Ne güzel, hiçbir kadınımız şiddete maruz kalmadı” diye seviniyorduk.
Kötü haber geldi. Çoğumuzun tepkisi de bir oldu; “Olmadı… Vallahi de olmadı, billahi de olmadı. Bu ne canilik böyle..” dedi dilimiz.
Kötü bir hadise... İşitenin içi sızladı… Bir anne gitti sonuçta… Evlatları yetim kaldı.. Hem de ne uğruna..? Cehalet mi denir bu vicdansızlığa, yoksa başka bir şey mi bilinmez..
İktidar kanadından, AK Parti’nin Çanakkale il Kadın Kolları Başkanı yürek sızlatan hunharca işlenmiş cinayete ilişkin ediyordu sözünü;
 “Fatma! Kendi çalışarak işinde, iki çocuğu ile dimdik yaşam mücadelesini veren 44 yaşında güçlü kadın! “ diye önce.
Sonra da; “Çanakkale’ de 17 Mayıs sabahı kızıyla birlikte işten evine gittiği esnada sırf boşanmak istediği için iki çocuğunun babası tarafından acımasızca katlediliyor!” diye özetliyordu vakayı..
Olmuyor ise bırak be vicdansız. Hadi kadından aldın öfkeni, ya geride kalan çocuklar..!
 Düşününce, irdeleyince meseleyi, insanın içinden daha neler geçiyor. Lakin, bu noktada da ifadeler ayrı bir şiddet içeriyor..  Sanki doğanın kanunu gibi sözler.. Yanlış mıyım..?
Geleyim kadın başkanın, kadın cinayetine ilişkin dediklerine.
 “Bırakın kadınların bir damla kanının dökülmesini, bir damla gözyaşı dökmelerine dahi toleransımız yoktur.” diye çıkışına.
Ve sonrası vurgusuna; “Tek bir kadının dahi öldürülmesi insanlığı haince sırtından bıçaklamaktır.”
Vallahi doğru söz.. Hele sırtından bıçaklanan ve böylelikle yaşamını yitiren bir kadın ise, buna ne demeli..?
Kadın Başkan Üstün; “Kimsenin bir başkasının bedensel ve ruhsal bütünlüğünü zedeleyici eylemler gerçekleştirmeye hakkı yoktur.” Diye de çıkışıyordu.. Bence de son derece haklı sözler.
“Dünyada hiç bir şey bir kadının yaşam hakkından daha değerli olamaz.” sözüne de katılıyorum elbet..
Fakat şu da bir gerçek, hen an “öldürüleceğim korkusu” ile kara kara düşünen o kadar çok kadın var ki , şimdilik hayatta olan.. Onlar ne olacak sahi..?
Tartışma çıkıyor, polis çağrılıyor.. Nasihatlar nasihatlar.. “Kitle kapıyı odan da kal”  şeklinde sunulan akıllar da varmış mesela.. Öyle işittim bir tanıdıktan.. Sahi;  denilen yapılıp ise, onlar kurtulacak mı olası şiddet ve hatta olası ölümden..!
Şöyle geniş kapsamlı, tamamen olasılıklar hesaplanılarak çıkarılacak bir yasa ile, tam koruma sağlanmalı bence, her bir kadına.. Ya da şiddet mağduru olabileceği varsayılan her insana..
Ben kanun koyucu değilim elbet. Ne var ki düşünenim. Sonuçta insanım ben..!
Yıllar oldu meslekte, ne hikayelere tanıklık ettim sahada. Pisi pisine, b… yoluna giden canlar gördük yaşamda.. Peki ya değişen ne..?
Şiddet halen sürüyor canlıya. Bırakın insanı, her kalbi atana, canı olana  dair bir şiddet eğilimi var insanlıkta.. Sokakta sebepsiz tekmelenen kediler, köpekler. Onlarca yavrusu var iken öldürülen nice canlılar.. Biz çok mu çok cani olduk ne..?
Başkan Üstün; “Şiddetin kültürü, dini veya milleti yoktur. “ diyordu. Elbet te yok.. Şiddet bir hastalık bence.. Üstelik, kimin ne vakit yakalanacağı da belli olmayan bir hastalık.. Ruh hastalanıyor, sonrası şiddet..
“Yıllardır sürdürdüğümüz kapsamlı mücadeleler ile kadına ve aslında insana yakışır hak ve adaletin tesisinde büyük kazanımlar elde edilmiştir.” Şeklinde gelen sözleri vardı bir de Kadın Başkan Üstün’ ün..
Ayrıca şu dedikleri; “Bu dönem içinde, gerek partimiz gerekse kurulan tüm hükümetlerimiz ve özellikle de kadından sorumlu bakanlarımızın tavizsiz mücadeleleri ve saygın çabaları apaçık ortadadır.
Bugüne kadar kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili yapılmış yasal düzenlemelerle kadınlarımızın ekonomi, siyaset, bilim ve eğitimde güçlendirilmesine önemli katkılar sağlanmıştır.
Kadına yönelik her türlü fiziksel ve psikolojik şiddete karşı hayır demek için toplumumuzun gereken dayanışmayı ve hassasiyeti göstermesi gerektiği aşikardır.” şeklindeki vurgusu..
Tam bunlar doğru elbet. Edilen bu sözler de, yapılanlar da..
Doğru olan bir şey daha var; bir türlü önlenemeyen şiddet…
Belki sizlerin de, şiddete maruz kalacağını tahmin ettiğiniz onlarca isim var etrafınızda. Ya da bir iki..
Peki ya, elimizden gelen ne ki..?
Bıçaklanır iken tanık olduğunu, cep telefonunun kamerası ile görüntüleyenleri de gördükten sonra hayatta, şiddet nasıl bitsin bu cennet vatanda… Haksız mıyım..?
 Diyeceksiniz ki; “Ne de karamsar bir tablo çizdin..!
”Peki yine sorayım: ‘Ben böyle düşünmekte  sahiden de kaksız mıyım..?’