.

Siyasetin diline dolanan bir okkalı çıkış var. “Eyy..!” vurgusuyla…
Dünya devletlerinin çoğuna yönelik sarf edilen o sözün sahibi, Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ dı. Öyle değil mi, ben mi yanlış anımsıyorum..?
Dün, Başkent’(ten yükselen ses;  “Türkiye ne Rusya, ne ABD’ ye taviz vermemeli” demekteydi.
İyisi mi konuyu biraz daha açayım. CHP Grup Başkanvekili sayın Altay diyordu:
“Türkiye ne Rusya ne ABD’ye taviz vermemeli, pabuç bırakmamalıdır” diye..
Bendeniz, bahsettiğim bu dikkat çekici sözlerin geçtiği haberi okuduğumda, ilk verdiğim tepkiyi Köşe başlık ettim. Ve  “Ben mi  yanlış hatırlıyorum caba?” deyiverdim. Bir de ekledim; “Taviz yok zaten..” diye.
Başkentli meslektaşlarım Ahmet Umur Öztürk ve Nurullah Geylani’ nin kaleme aldıkları haberi okur iken,  bir de kendi kendime söylenmişim. Bu sırada, mesai arkadaşlarım; “Ağabey, yine kendi kendine konuşmaya başladın. Hayırdır..?” şeklindeki bir soruyu yöneltti. Güldüm elbet. Yanıt yok benden..
 Beni deli konuşturan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Engin Altay’ ın Ankara’da ettiği  , “Türkiye ne Rusya ne ABD’ye bölgedeki hak menfaatleri bakımından taviz vermemeli, pabuç bırakmamalıdır. Rusya ile ABD’ye ayrı konuşursa Türkiye’nin başı ağrır, Rusya’ya ne söylüyorsa ABD’ye de onu söylemesi lazım” şeklindeki ifadeleriydi.
Uzunca süredir, dünya gündemini meşgul eden birçok başlığa sert çıkışları ile yine gündem yaratacak şekilde tepki veren lider, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı değil mi Allah aşkına..
Şimdi dün edilen,  “Türkiye ne Rusya ne ABD’ye bölgedeki hak menfaatleri bakımından taviz vermemeli, pabuç bırakmamalıdır. “ ifadesine ben nasıl gülmeyeyim..!
Üstelik; “Rusya ile ABD’ye ayrı konuşursa Türkiye’nin başı ağrır, Rusya’ya ne söylüyorsa ABD’ye de onu söylemesi lazım” şeklindeki öneriye neden,  aksi bir durum mu gözlenmektedir, bunu da merak etmemek ayıp olur bence..
Bence diyerek, edeceğim sözler daha da var da, şimdilik üzerime vazife değil.. Yekten edilmiş o kadar çok  sözü anımsadığım gibi, denilenlerin görüntülerini de internetteki haber sitelerinde bulabilmek te mümkün üstelik..
Ben döneyim denilenlere. Yorumlarımı kendime saklayayım. İçimden konuşayım bir de. Böylece, deli demesinler bendenize.
 
CHP Grup Başkanvekili sayın Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenliyor,  Ege Denizi’ndeki adaların Yunanistan tarafından silahlandırıldığı iddialarına ilişkin konuşuyor ve sorular sıralıyordu.
 Şöyle geliyordu sözleri; “Savunma Bakanımıza dört soru yönelteceğiz. Hukuk devletinin geldiği noktayı paylaşacağız.
Devlet yönetmek Türkiye gibi stratejik olarak en önemli konumda bulunan bir ülkeyi yönetmek ciddiyet, kararlılık ister. Türkiye’nin, 82 milyonun, bin yıldır bu toprakları yurt edinmiş bu milletlerin, bu ülkedeki halkların binlerce yıl daha güven içinde kalacağını dosta düşmana göstermek gerekir.
Milli Savunma Bakanımız Perşembe günü bir değerlendirmede bulundu. ‘Ege’de uluslararası anlaşmalarla belirlenen gayri askeri statüde ada olmasına rağmen bunlardan 16’sı anlaşmalara aykırı olarak silahlandırılmıştır.
Akar bunu Ocak’ta söyledi ama dün gibi hatırlıyorum iki yıl önce Kılıçdaroğlu ada ismi vererek Bulamaç Adası’nın Yunanistan tarafından silahlandırdığını iddia etti. Kaldı ki Bulamaç Adası aidiyeti belirsiz coğrafi formasyon değil.  Bize ait, Yunanistan’a ait adalar var, aidiyeti belirsiz formasyonlar var ve tartışmalı. Bu sebepten dolayı askerden arındırılmış adalar var”  diye..
CHP kurmayı sayın Altay’ ın, “Devlet yönetmek Türkiye gibi stratejik olarak en önemli konumda bulunan bir ülkeyi yönetmek ciddiyet, kararlılık ister.” Şeklindeki sözü, ne yalan söyleyeyim  bana pek manidar geldi.. Bu denileni anlatır cümleyi okur iken de gülmüşüm kahkaha ile.. Hatırlıyorum da, onca yıldır olmayan bir kararlılık ile, Sınır ötesi harekat ve operasyonlar sanki bir filmin senaryosu..
Kendimce değerlendirmelerimi, kendime saklayayım. Sussam, içten versem tepkimi, bu kez de gülmekten alamıyorum ben kendimi. Bu kez de; “Deli gibi kendi kendine neden gülüyorsun?” sorusuna muhatap kalıyorum. Ben de bir tuhafım. İçten verince de, dışa vurunca da deli zannediliyorum.. 
Gülmeyeyim iyisi mi, konuşmayayım da..! Denilenlere döneyim ben yine.
Altay, Milli Savunma Bakanı Akar’a yöneltiyordu sorularını. Sıralıydı, özetle çoktu sorular.
CHP’ li Altay, “16 adanın ya da coğrafi aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonun isimleri nelerdir? 16 kara parçasının, adacığın isimlerini aziz millet adına öğrenmek istiyorum. Bu durumu ne zaman fark ettiniz?
Üçüncü sorum, Türkiye o günden durumu tespit ettiğiniz günden bugüne kadar, açıklama yaptığınız günden bugüne kadar hangi adımları attı?
Dördüncü soru, bu durum saray kabinesinde konuşuldu mu, dar bir toplantıda mı konuşuldu, bunu da soruyorum. Bakanlar biliyor mu bilmiyor mu, soruyorum” ifadelerini kullanıyordu.
İdlib konusunda ise; “15 şehidimiz geldiği esnada ve sonrasında hükümetimiz misliyle karşılık verildiğini açıklamıştı. Türkiye ne Rusya ne ABD’ye bölgedeki hak menfaatleri bakımından taviz vermemeli, pabuç bırakmamalıdır. Rusya ile ABD’ye ayrı konuşursa Türkiye’nin başı ağrır, Rusya’ya ne söylüyorsa ABD’ye onu söylemesi lazım. 900 kilometre bir sınırın yarısını ABD, yarısını Rusya ile muhafaza edeyim dersen ortada kalırsın.
İdlib, Rusya’dan, Lavrov’ dan, Trump’tan ibaret değildir. 1 milyonluk Türkiye’yi bekleyen tehdit vardır” diyordu CHP’ li Altay
Belki komik gelecek fakat, benim aklıma düşen takıldığım bir soru var.
“Düşen cemre, sıcak bölgenin ısısını daha da arttırır mı acaba?”
 Neyse, ben biraz daha serin bir bölgeden gelen bir haberden de söz edeyim şimdi. Neme lazım, cehennem sıcağı..!
“Türk ekibi Beyaz Kıta’da çalışmalara başladı “ başlıklı haberin detaylarını, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank veriyordu Ankara’da
 Sayın bakan diyordu ki; “Sınırlarımız dışındaki ilk GNSS istasyonu Antarktika’ya kuruldu”
Abonesi oludğumuz İHA’ nın dikkatimi çeken bir güzel haberiydi bu. Meslektaşım Neşra Durmaz imzasıyla gelen
 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'ni gerçekleştiren Türk ekibi, uzun bir yolculuğun ardından ulaştığı Antarktika'da çalışmalarına başlamış vesselam.
 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 24 kişilik bilim ekibinde yer alan Harita Genel Müdürlüğü uzmanlarının Türkiye’nin sınırları dışındaki ilk sabit GNSS istasyonunu Antarktika’ya kurduğunu açıklıyordu Başkent’te  
Cumhurbaşkanlığı himayesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde ve TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinesinde gerçekleşen 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’ne katılan ekip, tam 15 bin kilometrelik yorucu yolculuğun ardından,  daha önce belirlenen 15 proje üzerinde çalışmalarına başlamış. Alla kolaylık versin.
Peki ya, ekip ilk iş ne yapmış?  Dismal Adası'na Türkiye’nin yurt dışındaki ilk sabit GNSS istasyonunu kurmuş.  Türkiye’den götürülen malzemeler gemiden adaya helikopter ve botlarla taşınmış. Bu aları gösterir kareler de mevcuttu bahsettiğim haberin ekinde.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı sayın Varank, 24 kişilik bilim ekibinde yer alan Harita Genel Müdürlüğü uzmanlarının Türkiye’nin sınırları dışındaki ilk sabit GNSS istasyonunu Antarktika’ya kurduğunu açıklar iken; İstasyonunun geçici Türk Bilim Kampı'nın bulunduğu Horseshoe Adası'na 73 kilometre uzaklıkta kurulduğunu anlatıyordu önce, sonra da istasyon ile kıtadaki yer şekillerinde ve buzullardaki değişimlerin takip edileceğini söylüyordu.
Benim anladığım ise şu a dostlar, Küresel ısınmaya bağlı eriyip yok olan buzullar nedeniyle yer kabuğu değişime uğruyor malum.. Bu noktada, değişimin eni ve boyunu öğrenmek için gerçekleşen çalışmalarda ismimiz,  kısacası bizim de çorbada tuzumuz var artık.