Tarih var. Kültür var. Sahil var. Doğa var. Var oğlu var. Peki amma, eksik ne…?

Tarih kentiyiz eyvallah. Kültür kentiyiz eyvallah. doğa vesaire, dahası ne özellikler var sıralayınca, bir yenisini heyecan içinde tekrar ettiğimiz. O vakit eksiğimiz ne…?
Coğrafyasında, bacasız sanayi denilebilecek pek çok özelliği barındıran marka Şehriz. Buraya kadar itiraz edilebilecek bir söylemde bulunduğumu düşünen de çıkmayacağına göre, gelin birlikte beyin fırtınası estirelim diyorum.
Çanakkale üzerine yıllardır ne sözler edildi, ne hayaller kuruldu ve tüm bunlar ballandıra ballandıra dillendi.
Birebir tanıklık ettiğim, kulaklarımın şahit olduğu konuşulanları sıralamaya kalksam, biliyorum ki haftalar sürer. İki günde özetlemeye çalışacağımdan, “Daha ne olsun…?” şeklindeki başlığı attım bu güne özel. Yarın da dile getirmeye çalışacağım ve (2) diyerek noktalayacağım. Bu gün (1) dedim ya, yarını da var… Burada noktalanmayacak dile getirmeye çalışacaklarım.
Umarım, sıkılmazsınız. Son haftalarda öylesine sözler işitiyor ki kulaklarım, bendeniz de bu nedenle paylaşayım istedim duyduklarımı.
Bir ara başlık açayım önce. Diyeyim ki;
“ PASAPORTA GEREK YOK, KITALAR ARASI YOLCULUK DA VAR…”
Öyle güzel bir lokasyonda kurulu ki şehrimiz, bir adım atıp kıta değiştirebiliyor, üstelik bunu dakikalar içinde gerçekleştirebiliyoruz. Sadece bu özelliği dile getirip, yayabilsek çevremize. Bu yapıyorken de, yolculuğu ayrıcalıklı kılabilsek mesela, kim geçebilir ziyaretçi akının önüne.
Başkent gündemine göz atarken rastladığım bazı rakamlar, günlerdir bu konu üzerine bir şeyler yazma vakti şeklindeki düşüncemi daha da körükledi.
Başlık şöyle idi dikkat kesildiğim haberde geçen; “Turizmde yabancı ziyaretçi sayısı Mayıs ayında da devam etti “
Bu bir genellemeydi ve Türkiye’ yi kapsıyordu. Türkiye’nin ön sözü Çanakkale, bu genellemenin acaba neresindeydi…?
Günlerdir “Bir şey yapmalı…” düşüncesi kafamda öyle büyüdü ki, meslektaşım Başkent’te görevli İHA muhabirinin kaleme aldığı şu haber, bu anlamda hayli ufkumu genişletti.
Abonesi bulunduğumuz İHA’ nın, başkent Ankara’da görev yapan başarılı ismi Emin Kuvat imzalı haberde; “Türkiye ilk 5 ayda yaklaşık 13 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırladı.” Şeklinde bir özet bilgi geçiyordu.
Bunca ziyaretçiden, Tarih, Kültür, Doğa, Deniz, Sahil, Boğaz ve dahası onlarca özelliğe sahip Çanakkale’ yi acaba kaçı tercih edebilmişti.
Bakanlık verileri sunuyordu rakamları. Turizmde yabancı ziyaretçi sayısının Mayıs ayı verilerine göre yüzde yüzde 9,35 artış gösterdiği gerçeğine vurgu yapıyordu veriler.
Yılın ilk 5 ayındaki artıştan da söz ediliyor ve  “yüzde 11,3 oldu.” deniliyordu.
Havanda su dövercesine, hayallerimizi dile getirmekte mahsur görmememiz bir yana, hayalleri gerçek etmek için de aynı kararlılığı göstermemiş olmamıza bir anlam verilebilse, sanırım szorun çözülecek ya, neyse..
Ben kimim ki, böylesine bir konuda akıl vereyim?  Turizmci değilim. İş adamı değilim. Yetkim de yok, etkim de. Var sa bile bir yere kadar. İyi de, ben bu şehrim insanıyım.
İlk kez Çanakkale’ ye gelenin dilinden dinlediklerimi zihnimde değerlendiriyorum da, biz harika ötesi bir yeriz kardeşim.  
 Bahsettiğim konu üzerine bir uzmanlığım kesinlikle olmasa da, bazı gerçekleri görmek ve dile getirmek için uzmanlık gerekmediğini de ayrıca iyi bilenlerdenim.
Kültür ve Turizm Bakanlığının sınır giriş çıkış istatistiklerine göre Mayıs ayında, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 9,35 artış yakalayan Türkiyemden bahsedilen o haberi okudukça, sinirlerim bir ayrı gerildi.
 4 milyon 22 bin 254 yabancı ziyaretçi ağırlamış cennet ülkem.  Yılın ilk 5 ayında ise yine bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,3 artışla 12 milyon 757 bin 522 yabancı ziyaretçi ülkemize giriş yapmış.
Bu kadar ziyaretçinin bir kısmını, bu cennet ötesi özelliklere sahip Çanakkale’ ye nasıl çekemeyiz?
Aranan özelliklerin fazlası ile mevcut olduğu topraklarımız, acaba neden tercih edilmez…?
Biz de mi hata, yoksa turistte mi..? Bilmezler mi bu güzellikleri, doğayı, denizi, tarih ve kültürün bir arada bulunduğunu?
Sorgulamamız gereken tesis eksikliği mi, yoksa tanıtım mı…?
Sorular üretip, daha bir karmaşa yaratma niyetinde değilim elbet. Konun uzmanları bu konuyu masaya yatırsalar mesela. Uzun uzun söyleşiler düzenlense. Tespitler sıralanıp, çözümü için de harekete geçilse, kötü mü olur…?
Kazanç turizmden gelse, bölge insanı zenginlese, yatırımcının rotasına girse bu cennet köşesi topraklar, kim kaybeder?
Özellikleri saymakla bitmez, turizm için aranan her şeyin mevcut ve de birbirine yakınlığı son derece mantıklı iç içe bu durum, görülmüyor mu, yoksa görülüp de değerlendirmek için zamanı mı bekleniyor, vallahi anlamak zor.
Çanakkale bütünüyle, topraklarındaki eşsiz değerleriyle, 81 Vilayetli Türkiye’nin incisi gibi parlaya dursun, parıltısı göreninin iştahını kabarta dursun, bir konuşmaya devamla ömrü tüketeceğiz, bu da ayrı bir gerçek. Haksız mıyım…?
Yarın biraz daha çenemi düşürüp, ‘elimden gelen budur’ diyebileceğim. E azından, çanakkalem için bir şey yapabileceğim. Yarın görüşmek üzere. Hoşça kalın…